İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, dava konusu bağımsız bölümün ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....
Ne var ki tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır. 6502 sayılı yasa 11/3. maddesinde “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi mevcuttur. Yine aynı yasanın 83/1. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi yapılmıştır....
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; motor ve şanzımanda meydana gelen arıza nedeniyle araçta gizli ayıp bulunduğu, satış tarihinde aracın ayıplı haliyle değerinin 36.000,00 TL, ayıpsız değerinin 48.000,00 TL olduğu, aracın ayıplı haliyle kullanılmaya devam edilmesi sebebiyle iş gücü kaybı bulunmadığı belirtilmiştir. Ayıp oranında bedelde indirim tutarının Yargıtayca benimsenen nispi metoda göre hesap edilmesi gerekmekte olup, aracın sözleşme tarihindeki ayıplı değeri 36.000,00 TL/ sözleşme tarihindeki ayıpsız değeri 48.000,00 TL x sözleşme bedeli 49.000,00 TL=36.750,00 TL 'nin satış bedeli olan 49.000,00 TL'den düşüldüğünde bulunan 12.250,00 TL ayıp oranında bedelden indirim tutarını oluşturmaktadır....
Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. (3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır. “ 3. Aynı Kanunu'nun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası; "Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. " 3....
Mahkemece satılanın ayıplı olması nedeniyle davacı satıcının satış bedelini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de alıcının satım konusu malı kullanmakta olduğu mahkemece yapılan keşifle anlaşılmıştır. Ayrıca davalı keşide ettiği ihtarda ve davaya cevabında sözleşmeden döndüğünü de bildirmemiştir. Hal böyle olunca maldaki ayıp nedeniyle semenden indirim yapılıp yapılamayacağının tartışılmamış olması hatalıdır. Kabule göre de, satıma konu malın davacıya iadesine de karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
sonra iki kere ek bilirkişi raporunu aldıran mahkemece ıslah yapılamayacağına neticeten karar vererek usul ekonomisine aykırı davrandığını, ayıp oranında bedelden indirimin de hatalı olarak çıkarıldığı, müvekkilince yapılan masraf kalemlerinin ısrarla hatalı olarak indirim miktarından düşüldüğünü, aracın değişen parçaları ayıplı kısımlarının da bedelde indirim miktarına yükseltecek nitelikte olmasına rağmen bu konuda itiraz ve taleplerine rağmen bilirkişiden rapor alınmadığı gerekçeleriyle ıslah doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına istemiştir....
Dava, ayıplı mal nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Gerek yerel mahkemece, gerek istinaf mahkemesince davalı tarafından davacıya gönderilen 28.11.2013 tarihli e-posta iletisinde açıkça satın alınmış su sayaçlarının kullanım amacına uygun olmadığı, malın ayıplı olduğunun kabul edildiği sonucuna varılmış ise de, davalı tarafından davacıya gönderilen yukarıda belirtilen 28.11.2013 tarihli e-posta iletisindeki beyanı açıkça satıma konu malların ayıplı olduğunun kabulü niteliğinde değildir. Müşteri memnuniyeti açısından mallar üzerinde inceleme ve tespit yapılabileceği varsa satıcıdan kaynaklanan bir sorumluluğun yerine getirileceği belirtilmiş, ancak davacı tarafından davalının bu istemi yerine getirilmemiştir....
İhtilaf teslim edilen direklerin ayıplı olup olmadığı, ayıbın süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının bedelde indirim talep etme hakkının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktır. Bilirkişilerce yapılan incelemede taraf ticari defterlerinin uyumlu ve davacının takip miktarı kadar davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Cevap dilekçesi ile sunulan delillerin incelenmesi sözleşme konusu ürünlerin ayıplı olduğu ve davacıya süresinde bildirildiği kabul edilse dahi geçi kabul tarihi itibariyle teslim edilen malların ayıpsız ve sözleşmeye uygun olduğu dava dışı idarenin tespitleri ile sabittir. Davalı ürünlerin ayıplı olması nedeniyle şantiyede işlerin 10 gün durduğunu beyan ettiği cevap dilekçesinde bedelde indirim nedeniyle ödeme yapmadığını savunmadığı gibi işi üçüncü kişiye yaptırdığına ilişkin herhangi bir delili de cevap dilekçesine eklememiştir....
imalat niteliğinde olması, en geç 30.06.2005 tarihinde iskanı alınmış ve cins tashihi yapılmış kat mülkiyetine geçilmiş, anahtar teslimi olarak teslimi gereken binanın kararlaştırıldığı şekilde teslim edilmemesi noktasında toplandığını, bu durumdan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, bu nedenlerle eksik ve ayıplı imalatlar ile saptanacak bu imalatların giderilmesi için yapılması gerekli masrafların tespit edilmesine, eksik ve ayıplı imalatlar ile sözleşme ile yükümlenilen ancak hiç yapılmayan imalatlar nedeniyle yapıda oluşan değer kaybının tespit edilmesine, tespit edilen meblağın, davalılara ödenen sözleşme bedelinden düşülmesi ile bulunacak rakamın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 100.000,00 TL'ye yükselttiğini beyan etmiştir....
imalat niteliğinde olması, en geç 30.06.2005 tarihinde iskanı alınmış ve cins tashihi yapılmış kat mülkiyetine geçilmiş, anahtar teslimi olarak teslimi gereken binanın kararlaştırıldığı şekilde teslim edilmemesi noktasında toplandığını, bu durumdan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, bu nedenlerle eksik ve ayıplı imalatlar ile saptanacak bu imalatların giderilmesi için yapılması gerekli masrafların tespit edilmesine, eksik ve ayıplı imalatlar ile sözleşme ile yükümlenilen ancak hiç yapılmayan imalatlar nedeniyle yapıda oluşan değer kaybının tespit edilmesine, tespit edilen meblağın, davalılara ödenen sözleşme bedelinden düşülmesi ile bulunacak rakamın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 100.000,00 TL'ye yükselttiğini beyan etmiştir....