Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARŞI OY Başvurucunun maluliyet oranı %50 olup kaza tarihinde yürürlükte olan "Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinde, tek oran %60'dır." Yargısal uygulamada kıyasen önceki yönetmelik düzenlemeleri uygulanmaktadır. Karara esas alınan maluliyet raporu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlemiştir. Sayın çoğunluğun bu yöndeki bozma ilamına katılmıyorum....

    Yargılama safhasında yürürlüğe giren söz konusu mevzuat kapsamında da değerlendirme yapılması gerektiğinden, mahkemece 28/09/2021 tarihli Maluliyet Ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği kapsamında, maluliyetin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp (maluliyetin bulunduğuna karar verilmesi durumunda başlangıcın, yönetmeliğin yürürlük tarihi olduğu gözetilmek kaydıyla) sonucuna göre karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33....

      Eldeki dosyada; gerek Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ve gerekse de Adli Tıp Kurumu raporları nazarında yazılı şekilde karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin kararı sonrası 28.09.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren Maluliyet Ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır....

        Ne var ki; anılan bu rapordaki maluliyet belirlemesinin hangi yönetmeliğe göre yapıldığı belli olmadığı gibi, davalı tarafından alınan 19.04.2018 tarihli raporda kaza ile illiyet bağı bulunmadığı tespiti yapılan "anal fissür" rahatsızlığının da maluliyet belirlemesinde dikkate alındığı görülmektedir. Bu yönüyle, maluliyet oranı tespitine ilişkin rapor, hükme esas almaya elverişli olmadığından, maluliyetin belirlenmesi konusunda araştırma yapılmayışı, eksik inceleme niteliği taşımaktadır....

          Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında;davacının kaza tarihinden itibaren tüm tedavi evrakları getirtilerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde, kazadaki yaralanma ile maluliyet arasındaki illiyet bağı da kurularak düzenlenen, usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde, ATK İhtisas Kurulu'ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından, 03/07/2017 tarihli ATK raporu ile 30.11.2018 tarihli maluliyet raporları arasında çelişkileri giderir yeni bir rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....

            İhtisas Kurulu'ndan, davacının kalıcı işgöremezliğe maruz kalıp kalmadığı, varsa geçici ve sürekli maluliyet oranlarının, iddia edilen maluliyetin ne kadarının kaza ile illiyetli ne kadarının kaza sonrası düşme olayı ile bağlantılı olduğu, kaza sonrası maluliyet oranı tespiti konusunda, dosya kapsamında yer alan raporları da irdeleyen ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3-) Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekili ile davalı ... mirasçılarının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....

              Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş: 5510 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen prosedür uyarınca ve 5510 sayılı Yasanın 95’inci maddesi gereğince, öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, davacıdaki hastalık ve arazların ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte var olup olmadığı ve maluliyetin bu tarih itibariyle bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınmalı, maluliyetin daha sonra ortaya çıktığının belirlenmesi durumunda bu hastalık ve arazların, tahsis talep tarihinden(27.08.2012), 31.08.2013 tarihine kadar Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde; 01.09.2013 tarihi sonrası için Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde malûl sayılmayı gerektirecek derecede bulunup bulunmadığı, malûl ise, malûllük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair rapor alınmalı, iş bu rapora davacının itiraz etmesi halinde ise; Adli Tıp Kurumundan aynı şekilde alınacak raporla; bu raporun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan...

                TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin T4 de çalışırken 02.12.1997de kaza geçirdiğini, kurum tarafından 29.09.2015 de %10 malul sayıldığını, 09.01.2017 de bu tespite itiraz edildiğini, YSK nın da 23.02.2017 tarihli karar da maluliyetin %10 olduğunu belirttiğini, bundan önce davacının 14.06.2002 de başka bir iş yerinde geçirdiği kaza sebebiyle kurum tarafından %60 malul kabul edilerek aylık bağlandığı, iş veren tarafından maluliyet oranı tespiti amacıyla açılan davada 15. iş mahkemesi tarafından 2004/430 sayılı dosyada %50 malul olduğunun saptanması üzerine kurumca davacıya bağlanan aylığın iptal edildiğini ve ödenen aylıkların iadesi için Kastamonu iş mah 2015/178 esas sayılı dosyada dava açıldığını, dosyanın halen Yargıtayda olduğunu, kurumun her iki kazadaki maluliyeti birleştirmesi sonucu maluliyetin %55 olduğunu kabul ettiğini, ilk kaza ile ilgili %10 luk mululiyetin düşük olduğunu belirtilerek davacının adli tıp kurumuna...

                Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda; davacı tarafça sunulan Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığı tarafından düzenlenen rapor ile davacının % 10 maluliyeti olduğu belirlenmiş, davacı tarafça maluliyetinin arttığını beyanla Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen maluliyet raporu ile davacının % 30 malul kaldığı ifade edilmiştir. İtiraz hakem heyetince davacı vekiline maluliyetin artıp artmadığı ve hangi tarihten itibaren arttığının belirlenmesi için verilen 7 ve 15 günlük kesin sürelerde rapor sunulmadığından, maluliyet artışının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                  Mahkemece bu konuda yanılgıya düşerek, davacının Kuruma başvurması ve Kurumca maluliyetin tespit edildiği tarih itibariyle zararın öğrenildiği kabul edilerek sonuca gidilmiştir. Oysa ki davacının olay tarihinden hemen sonrada Kuruma başvuruda bulunması, kendisindeki maluliyeti tespit ettirmesi ve davasını açması da mümkündür. Bu bakımdan Kuruma başvuru ve maluliyetin tespiti tarihi değil, kesinlemiş maluliyetin başlangıç tarihi önemlidir. Somut olayda 20.09.1994 tarihinde sağ el orta parmağı giyotin bıçağı arasında kalarak yaralanan davacının tedavisi Kurum hastahanesinde 20.09.1994 tarihinde tedavi edilerek 30 günlük raporun sonunda tedavisi tamamlanmış olup kontrol kaydı ya da gelişmekte olan bir durum da sözkonusu değildir....

                    UYAP Entegrasyonu