Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise alacaklardan talep edilenlerin bir kısmının tefrikine ve geri kalan alacak yönünden ise reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı, menfi tespit ve alacak isteğine ilişkindir. Taraflar, 08.03.2007 tarihinde evlenmiş, 08.05.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 05.05.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m)....
MK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, (MK.nun 170.m) bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (4722 s.yür.k.m.10). Dava konusu 4 ada 19 parsel 01.09.1992 tarihinde tapu memuru huzurundaki resmi satışta davalı ... adına, onun da 05.11.1998 tarihindeki satışıyla diğer davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir....
Öğretide “katılma alacağı” olarak adlandırılan bu alacak "edinilmiş mallara katılma" rejimine ilişkin bir kavram olup, TMK’nın 218-241. maddelerinde düzenlenmiştir. TMK ile kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar (TMK m. 218). Edinilmiş mal, her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir. Kişisel mallar ise TMK’nın 220. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; “1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevi tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” kanun gereğince kişisel mal sayılırlar....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/97 ESAS DAVA KONUSU : Katılma Alacağı KARAR : Mal rejimine dayalı alacak davasında; ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin Mahkemesinden verilen 02.12.2021 tarihli ara kararın istinafen incelenmesi davalı-davacı kadın vekili tarafından süresi içerisinde istenmiş olmakla; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü; GEREKÇE : Asıl davada davacı vekili dava değerini 20.000,00TL olarak bildirdiği 13/02/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı adına olduğunu iddia ettiği tüm taşınmazlar ile araç üzerine üzerine ihtiyati tedbir konulması ve mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı talebinde bulunmuştur....
Tasfiyeye konu edilen 1453 parsel taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 11.06.1993 tarihinde satın alınarak davalı adına tapuya tescil edilmiş olup, davacının katkı payı alacağı isteği hakkında Mahkemece katkı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir....
Zira, ancak tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye süreci, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanır. Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulması doğru olmaz." gerekçesiyle TMK'nın 241. maddesi anlamında henüz yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından davacı vekilinin inançlı işleme konu ve dahili davalılar adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması isteminin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı kadın vekili, istinaf dilekçesinde özetle; tedbir talebinin reddi ara kararının hatalı olduğunu belirtmiştir....
Aile Mahkemesi, tarafların mal ayrılığı rejimine tabi olduğu, uyuşmazlığın, taşınmazın muvazaalı olarak üçüncü kişiye devri sebebi ile tapu iptali davası olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı değerlerine katkı payı alacağı olduğu ve Aile Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda Davacı, evlilik birliği içinde satın aldıkları aile konutunun boşanma davası devam ederken davalı ... tarafından kardeşi ...' e satıldığı iddiasıyla yapılan satışın iptalini, birleşen dosya ile de evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı değerlerine yaptığı katkı bedelinin ödenmesini talep etmiştir. Dosya kapsamından, ... 7....
nun Aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerin tatbikini gerektiren bir husus bulunmadığından, davada görevli mahkeme aile mahkemesi değil, genel mahkemelerdir. Bu durumda uyuşmazlığın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince .... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 07/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamındaki deliller ve bilirkişi raporundaki tespitlere göre, davaya konu eşyalar ithalat rejimine tabi olmayıp, transit rejimine tabi ihracat eşyası niteliğindedir. 2017/10 sayılı genelgede ise, (IATA) tarafından yayınlanan "Havacılık Kargo Tarifesi"belgesinde de serbest zaman ,birçok ülkede en az 24 saatlik bir zaman kadar uygulandığı belirterek açıkça ihracat rejimine tabi eşyanın geçici depolanması halinde ülkemiz havalimanlarında ilk 12 saat için serbest zaman uygulamasının bulunduğu, ancak aynı uygulamanın ithalat eşyası için geçerli olmadığı tespit edilerek, ithalat rejimine tabi eşyalar bakımından da serbest zaman uygulamasına ve ardiye ücreti sınırlandırılmasına yönelik düzenleme yapılmıştır. Dolayısıyla söz konusu genelge doğrultusunda, ihracat rejimine tabi eşya bakımından serbest zaman uygulamasının mevcut olduğu anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2021/289 Esas sayılı dosyası üzerinden mal paylaşımı davasının da derdest olduğu belirtilmek suretiyle taşınmazların davalı T3 adına olan tapu kaydının iptali ile, dahili davalı T4 adına tapuya tesciline karar verilmesinin talep edildiği ve eldeki davanın genel muvazaaya dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır....