Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mal beyanında bulunmanın amacı, alacaklının alacağını kolayca kavuşabilmesi için borçlunun haczi kabil mallarını göstermesidir. Borçlunun beyanda bulunurken mal veya alacaklarını bildirmeyip gizlemesi, yahut olmayan veya olduğundan fazla gösterdiği bir alacağını veya malını bildirmesi halinde İİK'nun 338. maddedeki suç oluşur. Başka bir ifadeyle borçlu, başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisininmiş gibi veya kendisine ait mal, alacak ve hakları başkasına aitmiş gibi gösterir veya saklar, ya da kendisine ait mal, alacak ve haklar üzerinde üçüncü şahısların mevcut haklarını bildirmez veyahut bildirdiği malların kıymetleri ve vasıfları hakkında icra müdürünü hataya düşürecek müspet beyanda bulunur ve bu durumda borç ve masraflar tamamen karşılanmazsa diğer mal ve alacaklarını kaçırmak maksadıyla beyan etmediği gerçekleştiği takdirde gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu işlenmiş olur....

    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının isticvabında mükerrer olduğunu beyan etmiş olduğu 29.11.2011 tarihli belge nedeniyle davacıdan mal teslim almadığını kanıtlaması gerektiği, davalıya bu hususta ispat imkanı tanındığı, tarafların talebi doğrultusunda Tarsus Hal Müdürlüğü'ne müzekkere yazıldığı, cevabi müzekkerede davacıdan davalıya mal teslim edildiğine dair herhangi bir kaydın yer almadığının bildirildiği, öte yandan dosya kapsamında sunulan beyanlar nazara alındığında davacının 10.06.2014 tarihli dilekçesinde davalıya göndermiş olduğu malların davalının iş yerindeki muhasebe kayıtlarında yer aldığını beyan ettiği, davalının cari hesap kayıtları uyarınca 29.11.2011 tarihli bir teslimat bulunmadığı, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu mal teslim pusulasındaki ürünlerin kayıtlı olduğunun görüldüğü dinlenen tanık beyanları da nazara alınarak 29.11.2019 tarihli belgenin mükerrer olduğu ve davacıdan mal teslim almadığının davalı tarafından kanıtlanmış...

      Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine üçüncü maddenin (ı) bendinde, İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanlar olarak tanımlanmıştır....

        Davalı vekili asıl davada; taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan yetki şartı gereği İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafın ödeme iddialarının doğru olmadığını, davacının müvekkilinden satın aldığı mal bedelini çeklerle ödediğini ileri sürerek davanın reddini istemiş, birleşen davada ise; müvekkilince davalıya satılan mal bedellerinin ileri tarihli çeklerle ödendiğini, davalı şirketin bakiye çek bedellerini ödemediğini, davalının aldığı mal bedelinin 158.427-TL olduğunu, iade mal ve fatura bedeli olan 23.660-TL'nin düşümü ve ana davada bilirkişinin belirlediği 47.431,83-TL nin düşümü ile davalıdan 87.335,17-TL alacaklarının bulunduğunu, bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

          Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasa m.10, TMK m.202/1)....

          bir belgenin bulunmadığı, raporda, davalının davacıdan son mal alım tarihinin 15.01.2016 olduğu, davalının 31.03.2016 itibariyle --------mal almaya başladığı hususlarının tespit edildiği; davalının delil olarak sunduğu 22.06.2016 tarihli fatura ile söz konusu bilirkişi raporundaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının ---------- çalışmaya başlamasının davalının davacıdan mal almayı durdurmasından sonra gerçekleştiği kanaati edinildiği; bu sebeple, davalının ------ maddesine dayalı savunmasının dayanaklı görülmediği, ------- 3ncü maddesinin e) paragrafı uyarınca, davalı davacıdan satın aldığı malın bedelini ödemediği takdirde davacının mal teminini durdurma hakkı bulunduğu; bu nedenle, davalının "kendisine davacı tarafça mal verilmediği için başka firmadan temin etmek yoluna gittiği" şeklindeki savunmasının dayanaklı görülmediği;Davalının borcu nedeniyle davacı ona mal teminini durdurmuş ve davalı dükkanını işletmeyi sürdürüp para kazanabilmek için başka yerden mal temini ihtiyacı...

            Haksız mal edinmenin tanımı 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 4. maddesinde; “Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilmeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, bu Kanunun uygulanmasında haksız mal edinme sayılır” şeklinde yapılmış, yaptırımı da aynı kanunun “Haksız Mal Edinme, Mal Kaçırma veya Gizleme” başlıklı 13. maddesinde; “Kanunun daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde haksız mal edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyon liradan on milyon liraya kadar adli para cezası verilir” şeklinde düzenlenmiş olup kaynağı fail tarafından gösterilemeyen ve geliri ile uygun olmayan harcamalar haksız mal edinme olarak kabul edilmiştir....

              -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin 15 yıldan beri davalılardan toptan iplik alarak perakende satış yaptığı, 2001 yılındaki krizden dolayı davalılara borcunu ödeyememesi nedeniyle bono ve sair kıymetli evrak vererek ve bu şekilde uzun vadelere yayarak borcunu kayden kapattığını, davalılardan yeni mal alımı için piyasadan toplanan çekleri davalılara verdiğini, fakat davalıların bu çekler karşılığında mal teslim etmediklerini belirterek teminat veya gönderilecek mal bedeli olarak verilen çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, iadesi talep edilen çeklerin davacının karşılıksız çıkan önceki çekleri karşılığında verildiğini, gönderilecek mal bedeli olarak verilmediğini, 3.000.000 USD borcu olan davalının davasının reddi gerektiğini savunmuştur....

                -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin 15 yıldan beri davalılardan toptan iplik alarak perakende satış yaptığı, 2001 yılındaki krizden dolayı davalılara borcunu ödeyememesi nedeniyle bono ve sair kıymetli evrak vererek ve bu şekilde uzun vadelere yayarak borcunu kayden kapattığını, davalılardan yeni mal alımı için piyasadan toplanan çekleri davalılara verdiğini, fakat davalıların bu çekler karşılığında mal teslim etmediklerini belirterek teminat veya gönderilecek mal bedeli olarak verilen çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, iadesi talep edilen çeklerin davacının karşılıksız çıkan önceki çekleri karşılığında verildiğini, gönderilecek mal bedeli olarak verilmediğini, 3.000.000 USD borcu olan davalının davasının reddi gerektiğini savunmuştur....

                  katılandan mal alırken verip zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik yapmak sureti ile nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin kabullerinde isabetsizlik bulunmamış, dolandırıcılık suçu bakımından;sanığın 18750TL lik çeki verip mal aldıktan bir süre sonra 2.defa mal almak için gelip 19450TL lik çeki sunup mal almaya teşebbüs etmesi karşısında eylemlerinin zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmasına rağmen her iki eylemin tek bir dolandırıcılık suçuna vücut verdiği kabul edilerek menfaat miktarının her iki çek bedeli toplamı değil yalnızca 18750TL lik çek bedeli olduğu kabul edilerek sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmammıştır....

                    UYAP Entegrasyonu