Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında noterde düzenlenen 29.04.2002 günlü mal ayrılığı sözleşmesi ile aralarındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten ( boşanma davasının açıldığı 18.03.2002 ) sonraki tarihe aittir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde hem eşler arasındaki mal rejimini düzenleyen hükümlerin hem de boşanma ve sonuçlarını düzenleyen hükümlerin değerlendirilip tartışılması gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Gebze Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar....

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Taraflar 26.09.1996 tarihinde evlenmiş, 03.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM'nin m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK'nun m. 202/1). Tasfiyeye konu 34 DAR 46 plakalı araç, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 15.09.2000 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK'nun m. 179/)....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yasal Mal Rejiminin Mal Ayrılığına Dönüştürülmesi, Eşya ve Ziynet Alacağı ... ile ... aralarındaki yasal mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesi, eşya ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair...Aile Mahkemesi'nden verilen 16.01.2014 gün ve 246/54 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinin ekindeki listelerde gösterilen çeyiz eşyalerı ile ziynet eşyalarının aynen, olmazsa bedellerinin iadesine ve yasal mal rejiminin ''mal ayrılığı'' rejimine dönüştürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....

          Somut olaya bakıldığında, borçlu vekili tarafından verilen mal beyanı dilekçesinde borca itiraz edilmediği, sadece işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiği, aynı dilekçe ile mal bildiriminde de bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sözü edilen İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 29. maddesinin "e" bendinde faize itirazdan bahsedilmediği ve borçlunun vekili aracılığıyla verdiği dilekçede mal beyanı ile birlikte borcun sadece faizine itiraz edildiği dikkate alındığında, faize itirazının iptali kararından sonra mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlunun vekili aracılığıyla verdiği mal beyanının İİK'nın 74. maddesine uygun değilse de, vekilin verdiği usulüne uygun olmayan mal beyanından dolayı asilin cezai sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir....

            Medeni Kanunun, evlilik saymadığı birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı talebinde bulunulamaz. Mal rejiminin tasfiyesi davasına konu edilebilmesi için, malvarlığının mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması veya evlilik öncesi edinmekle birlikte ödemelerinin tamamının ya da bir kısmının mal rejiminin devamı süresince yapılmış olması gerekir. Buna göre, önceden edinilen malvarlığının, mal rejiminin içine sarkan ödemesinin bulunmaması durumunda eşler arasındaki uyuşmazlık mal rejiminin tasfiyesi kurallarına göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözüme kavuşturulur. Somut olayda; eşler, 08.08.2008 tarihinde evlenmiş, 13.06.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son)....

              Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 1485 ada 2 parselde bulunan 10 numaralı bağımsız bölüm ......e üye olunmak suretiyle edinilmiş, davalı tarafından ......e 10.09.1999 tarihinde üye olunmuş, 10 nolu bağımsız bölüm 26.06.2008 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı eş adına tescil edilmiş ve 22.04.2009 tarihinde 3.kişiye satılarak devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179)....

                Y A R G I T A Y 17.HUKUK DAİRESİ -K A R A R- Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmaktan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda; beraatına dair ALTINEKİN İcra Ceza Mahkemesinden verilen 09/11/2005 gün ve 8 esas 14 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay’ca incelenmesi müşteki tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı tebliğname ile C.Başsavcılığından 29.05.2006 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Borçlu sanığın yasal süresi içinde verdiği mal beyanında yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını açıklamadığı, mal beyanının İİK.nun 74.maddesine uygun nitelikte olmadığı ve geçersiz mal beyanı ile İİK’nun 338. maddesinde tanımlanan gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma suçunun oluşmayacağının anlaşılmasına göre müştekinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sonucu itibariyle doğru olan hükmün İcra ve İflas Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 07/12/2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

                  Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, diğer yandan mirasbırakanın geride mal varlığının kaldığı, mal kaçırma kastıyla hareket etseydi tüm mal varlığını ya da önemli miktarda bir kısmını devredebileceği, salt bedeller arasındaki farkın da muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur. 3.İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı İstanbul Anadolu 20....

                    Taraflar 22.10.1993 tarihinde evlenmişler, 14.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”(743. Sayılı TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasanın 10.m.). Dosya arasındaki belgelere göre, davalı ..., mal ayrılığının geçerli olduğu 06.05.1995 tarihinde S.S.... Konut Yapı Kooperatifine üye olmuş, evlilik birliği içinde ödemelere devam edilmiş boşanma davasının açılmasından sonra da inşaat ve kooperatif ödemeleri tamamlanarak taşınmaz 20.12.2006 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Kooperatif aidat ödemelerinin bir kısmı mal ayrılığı, bir kısmı ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu