e satış suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmayıp, kız çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını, murisin 361 parsel sayılı taşınmazdaki payını da oğlu Nevzat'a bağışladığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, kök muris H.. E..'in ölümünden sonra mirasçıları arasında pekçok davalar açıldığını, muris F.. E..'in ölümünden sonra da benzer çekişmelerin yaşanmasını istemediğinden mallarını mirasçıları arasında taksim ettiğini, çocuklarının da bu paylaşımı kabul ettiklerini, anlaşma ve taksim gereğince 8, 393 ve 422 parsellerin davacılara intikal ettirildiğini, paylaşımda babasına 2 dönüm eksik yer verilmesi nedeniyle davaya konu taşınmazın kendisine verildiğini, tapuda fazla harç ödememek için işlemin bağış değil, satış olarak yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, S.....
rejimine tabi olduğunu, mal paylaşımı davasına konu edileceğini, eldeki davadan hemen sonra da mal paylaşımı davası açılacağını belirterek dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile T4 adına tescilini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, yararına hükmolunan tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....
Limited Şirketi'ni kurdukları, şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde ayrılmaya karar verdikleri, 07/04/2008 tarihinde ortaklıktan ayrılan sanığın, şirket malı olan Laptop bilgisayar ve cep telefonunu alıp yanına götürdüğü ve istenmesine rağmen iade etmediği, bu şekilde, sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ile katılanın daha önceden şirket ortağı oldukları, anlaşmazlık sonucu ortaklığın bozulduğu, mal paylaşımı konusunda aralarında hukuki ihtilaf oluştuğu ve sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediği, bu nedenlerle suçun yasal unsurları oluşmaması karşısında, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Mal Paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan boşanma davası ile davalı-karşı davacı kadının açtığı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hüküm; taraflarca temyiz edilmiş, Dairemizin 24.02.2016 tarihli ilamı ile, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığından bahisle karar bozulmuş, bozma sebebine göre, "tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu belirtilerek", tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizin bu bozma kararı ile, ilk verilen hüküm tüm yönleri bakımından tamamen ortadan kalkmıştır....
Davalı, davacının giriş kapısını ayırmadığını ve kendi giriş kapısından girmeye çalıştığını, taraflar arasında mal paylaşımı olmadığını, ortaklığın giderilmesi için dava açılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar Dairemizce, “..Çekişmeli taşınmazdaki yapının tasarruf biçiminin önceden belirlendiği ve binanın giriş yerinin taraflarca ortak alan olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla taşınmazdaki kullanma biçimi bu şekilde oluşmuştur. Taşınmazın paydaşlarca sözü edilen kullanım biçimine uygun olarak tasarruf edilmesi asıldır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne, binanın ortak girişinden her iki tarafın yararlanmasını sağlayacak biçimde çekişmenin giderilmesine karar verilmesi gerektiği..” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahekemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Mal Paylaşımı-Ziynet Eşyası Alacağı KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davalı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 12.02.2014 gün ve 20101 - 2529 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde silahla ateş etme HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın babasıyla mal paylaşımı nedeniyle çıkan tartışma sırasında silahla ateş etmesi eyleminin silahla tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmaz hissesinin miras paylaşımı sonucu alındığını, borcun tasarruf tarihinden sonra doğduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince, davalı Ergün'ün vergi borcunun esas itibarıyla 2008 yılı ve sonrasına ait olduğu, bu tarihten öncesi vergi borçlarının ödendiği, özellikle tasarruf tarihinden sonraki iki yıllık süreç için herhangibir amme alacağı olmadığı, dolayısıyla borçlunun alacaklıdan mal kaçırmasını gerektiren bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece 10/02/2022 tarihli celse ara kararı ile; "1- Her ne kadar davalı vekilince ihtiyadi tedbir kararının kaldırılması talep edilmiş ise de, dava dilekçesinin ilk sayfasında konu kısmında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve mal paylaşımı şeklinde yazıldığı, dava dilekçesinin 8. Sayfasında da "evlilik birliği içinde alınan tırın müvekkilin hissesine düşen kısmının davalı kocadan alınarak müvekkile verilmesini talep ediyoruz" şeklinde mal paylaşımı talebinde bulunulduğu, hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin içeriğinden davacı tarafın katılma alacağı talebinde bulunduğu kanaati oluştuğundan" şeklindeki gerekçe ile "Davalı vekilinin ihtiyadi tedbirin kaldırılmasına ilişkin itirazının REDDİNE" karar verilmiştir....