Alacaklısından mal kaçırmak amacında olabilen borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkanı vardır. Gerek tasarrufun iptali davalarında, gerekse HUMK.nun 446. maddesinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak suretiyle açılan davaların yasal düzenlemelerinin, aynı amaca yönelik olduğu kuşkusuzdur....
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanan mal paylaşımı istemine ilişkin olduğu, kararın yabancı aile mahkemesince verildiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usûllerine Dair Kanunun 4/2. maddesi; 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkındaki Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizinden kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Somut olayda davacı Avustralya devleti Brisbane Aile Mahkemesinin 209 Ekim 2009 tarih ve (P) BRF8564/2001 sayılı kararı ile davalının müvekkiline 200.000,00 Dolar alacak ve 15.902,00 Dolar mahkeme masrafı olmak üzere toplamda 215.902,00 Dolar ödemesine karar verdiğini belirterek, davalının dava süresi sonunda Avustralya'dan ayrılıp Türkiye'de yaşamaya başladığından alacak ilâmının tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
murisin mal paylaşımı yaptığı savunmasında bulunmuştur. Mirasbırakan ...'na ait olup da kız çocuklarına intikal eden taşınmaz olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamadığı gibi İzmir Kemalpaşa 1. Noterliği 20/10/2000 tarihli mirastan feragat sözleşmesinde adı geçen ve miras bırakana ait olduğu iddia edilen 199 ada, 5 parsel, 71 ada, 42 parsel, 11 ada, 65 parsel, 199 ada, 15 parsel, 199 ada, 4 parsel, 199 ada, 14 parsel sayılı taşınmazların çap kayıtlarının olmadığı görülmektedir. İlgisi yönünden; 1-Mirasbırakan ...'na ait olup da kız çocuklarına intikal eden taşınmaz olup olmadığının, 2-İzmir Kemalpaşa 1....
(soyisim tashihi yapılmış)’un kız kardeşi diğer davalı ...’a cirolandığını, senedin borçlusunun ölümünden sonra davalı tarafın mal paylaşımı yapılmasını istediğini, eğer buna yanaşılmadığı takdirde murisin teminat olarak verdiği 50.000.-YTL.lik senedi icraya koyacağını söylediğini, senetten bu şekilde haberdar olduklarını, bu senedin ahlaka ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, bononun verilme sebebinin akrabalık ilişkisi olmadığını, aralarındaki ilişkinin iş ilişkisi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalı duruşmaya katılarak davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : İPTAL VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, dava konusu 136 ada, 8 parsel ve 134 ada, 2 parsel sayılı taşınmazların muris... adına kayıtlı olduğunu, 8 sayılı parseli davalıya satmayı amaçlamışken 2 nolu parseli temlik ettiğini, bu hatayı murisin ölümü üzerine yaptıkları mal paylaşımı sırasında fark ettiklerini, takas konusunda anlaştıklarını, 8 sayılı parseli devrettikleri halde davalının 2 nolu parsel hakkında tapuda ferağ vermediğini, 8 parselin halen davalının kullanımında bulunduğunu ileri sürerek, 134 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ½ payla adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal Paylaşımı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 12/06/2017 gün ve 2016/2289-2017/7247 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
un diğer mirasçısı davalı ... ile mal paylaşımı konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, anlaşmaya göre bir kısım yerlerin ..., ... ve ...'ya verildiğini, ancak davalı ...'ın, ...'ı devir tarihinde 70 yaşında olması, okuma yazma bilmemesi ve unutkanlık sorunu yaşamasını kullanılarak kandırdığını, 143 ada 24 ve 27 parselleri kendi adına tescil ettirdiğini, tescilden kısa bir süre sonra akrabası olan davalı ...'a devrettiğini, davalı ...'nın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapusunun iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ... taşınmazları iyi niyetle pazarlık yaparak satın aldığını, taraflar arasında şifahi anlaşmadan haberdar olmadığını, iyiniyetli olduğunu, hata-hile-ikrah için öngörülen sürelerin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır. Mahkemece taksim işleminin tapuda resmi şekilde yapıldığı, taksim sözleşmesinde davacı ...'ın ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca boşanma talebinde bulunmuş, ön inceleme duruşmasında davacı kadın protokolü kabul etmediğini, protokolde maddi ve manevi hiçbir talebinin olmadığını beyan etmişse de mal paylaşımı talebi olduğunu beyan etmiş, bu sebeple anlaşma bozulmuş, mahkemece TMK'nun 166/3 maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır....
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet ve Mal Paylaşımı KARAR DÜZELTME İSTEYEN : ... Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına-kısmen onanmasına dair Dairemizin 10.04.2018 gün ve 2018/1433-2018/4790 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
Davalılar, kök mirasbırakanın sağlığında taşınmazı taksim ettiği iddiasının doğru olmadığını, mirasçılar arasında rızai taksim yapılmadığını, diğer erkek çocukların kendi aralarında mal paylaşımı yaptıklarını, davalıların mirasbırakanı ...’ye de kız çocuğu olduğu için verimsiz arazinin bırakıldığını, sunulan eski tapu kaydı ve vergi kaydında gösterilen miktarların zaten davacıların fiilen kullandıkları yerleri karşıladığını bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dayanılan tapu kaydının çok geniş bir alanı kapsadığı, tedavül görmediği için hukuki değerini kaybettiği, tapu kayıt maliki...’nun davacıların mirasbırakanı olduğunun ispatlanamadığı gibi kim olduğunun da belli olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde ve duruşma talepli olarak temyiz edilmiş olup, duruşma talebi değerden reddedilerek Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....