Ancak, satılanda adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olupta bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanununun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ayıpların bir kısmının açık,bir kısmının ise gizli olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir....
Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden ise davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir....
Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. BK’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut uyuşmazlıkta ise davacının dava dilekçesinde tanımladığı ve davalı tarafında da inşaa edildiği anlaşılan mevcut durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. O halde, davacının dava konusu bağımsız bölümü teslim aldığı tarih mahkemece araştırılarak, 4077 sayılı kanunu'nun 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, satın alınan taşınmaz maldaki ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 01.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, sözleşmenin ifa yeri...olduğundan ve dava garanti süresi içinde açıldığından yetki ve zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı, dava konusu araçta imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp bulunduğu, araçtaki arızanın tamir ile düzeltilmesi mümkün bulunan arızalardan olduğundan yeni araç ile değişim ve fatura bedelinin iadesi talebinin yerinde olmadığı, ancak tamir bedeli talebinin yerinde olduğu ve aracın kullanılamadığı süre açısından uğradığı zararın da 3.525 TL olduğu gerekçeleriyle davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi ve fatura bedelinin tahsiline yönelik talebinin reddine, onarım bedeli ve aracın kullanılamadığı süreye ilişkin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde makinedeki ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu, makinanın 22.04.2007 teslim tarihinden itibaren hiç çalışmadığı iddia edildiğinden ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı bu durumda davacının ayıba karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde herhangi bir tazminat talep edemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle TTK 25/3. maddesinde öngörülen süre içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili uyuşmazlığın davacının iddiasının aksine 8.11.2005 ve 16.11.2005 günlü fatura kapsamındaki mallardan kaynaklandığını; satım sözleşmesinin feshi nedeniyle takip konusu borcun hiç oluşmadığını, davacıya yapılan ayıp ihbarı sonrasında, davacının malları başkasına satmayı vaad ettiğini, ancak gereğini yapmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı vekili karşı davasında malların alıcılar tarafından kendisine iade edilmesinden ve davacı yanca bunların alınmaması üzerine yapılan stok giderlerinden oluşan zararın şimdilik 6.000,-TL.lik kısmının tazminine karar verilmesini istemiştir....
Davalı vekili, dairelerin teslim tarihinde teknik şartnameye uygun olarak bitirildiğini, davacı da dahil, tüm müşterilerini daireleri teslim almaya davet ettiklerini ve teslim tutanakları ile daireleri teslim ettiklerini, davacının maddi bir kaybının olmadığını, davacının eksik işlere ilişkin taleplerini kabul etmediklerini, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, dava konusu dairenin tapu kaydına göre 30.04.2001 tarihinde davacıya devredildiği, davacının bu tarihten itibaren 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 25/3. maddesi gereğince öngörülen süre içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu ve ayıp ihbarına ilişkin bir delil dosyaya sunmadığı gibi ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin bir iddiasının da olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini açıklayıp ıslah ederek gecikme için 115.080,00 TL, eksikler ve ayıplar için 42.800,00 TL, okulun zamanında açılmaması nedeniyle uğranılan zarar için 40,000,00 TL talep ettiğini belirtmiştir....
Davalı vekili, satılan malda ayıp bulunmadığı gibi süresi içinde bir ayıp ihbarı yapılmadığını, astar kumaşta arıza varsa bunun dikim sırasında derhal tespit olunabileceğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece satım konusu kumaşta gizli ayıp bulunduğu, ancak davacının kontrol etmeden kumaşın tamamını kullanması nedeniyle %25 kusurlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2- Davalının temyizine gelince, Hatalı olduğu ileri sürülen astar kumaşların 04.05.2009, 11.05.2009, 11.05.2009 tarihinde davacıya teslim edildiği ve astarların kullanımı ile üretilen ceketlerin Norveç'e ihraç edildiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır....