WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önceki Medeni Kanun'un değişik 24/a maddesi kişilik haklarının korunması davalarında hem davacı hem davalının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğu, son fıkrasında ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin kişilik haklarının korunması davası ile birlikte açıldığında davacının ikametgahı mahkemesinde görülebileceğini öngördüğü halde, yeni Türk Medeni Kanunu'nun 25/son maddesinde sadece kişilik haklarının korunması davalarında davacının ikametgahı mahkemesinde yetkili olduğunu öngörmüştür. TMK'nın 25. maddesinde kişilik haklarının korunması davaları BK'nın 49. maddesine dayanan kişilik haklarına tecavüz nedeniyle manevi tazminat davalarından ayrıca düzenlenmiş ve bu konuda sadece kişilik haklarının korunması davalarındaki yetki ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu durumda, somut olayda sadece kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmiş olması karşısında, TMK'nın 25/son maddesinin bu davada uygulama yeri yoktur....

    Ancak; Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi (TBK.nun 58. md.) hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, malvarlığı zararları bu madde kapsamına girmemektedir. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

      Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedebilmek için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması yanında; boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarını zedelemiş olması da gereklidir (TMK.md. 174/2).Toplanan delillerden, davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği için kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Birlik görevlerinin yerine getirilmemesi, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gibi; dosyada kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilebilecek davalı erkekten kaynaklanan başkaca maddi bir hadisenin varlığını gösteren bir kanıt da bulunmamaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir....

        bu açıklamaları gördüğünde ruh dünyasının etkilenmesinin doğal olduğu ve manevi olarak acı ve elem duyduğuna mahkememizce vicdani kanaat getirildiği, ortaya çıkan zarar ile davalının eylemi arasında illiyet bağının bulunduğu..." şeklindeki gerekçelerle davacı taraf yararına kişilik haklarına saldırı teşkil eden haksız saldırı niteliğindeki eylem sebebiyle manevi tazminata hükmedilmiş olması yerinde olduğu gibi, yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, eylemin niteliği ve olayın cereyan tarzı dikkate alındığında, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı da yerindedir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından; maddi tazminatın miktarı ve manevi tazminat talebinin reddi yönünden, davalı (koca) tarafından ise; kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 18.11.2014 günü duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av.... geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı ... ile vekilleri gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....

          Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davacı- karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir....

            Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/52 Esas sayılı dosyasında taraf avukatı olduğunu, bilirkişi olan davalı tarafından düzenlenen ek raporda sarfedilen sözlerin kişilik haklarını zedelediğini belirterek manevi zararının tazmini isteminden bulunmuştur. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Karşı davada davacı, aynı dosyada kendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna karşı avukat olan davalı tarafından sunulan itiraz dilekçesinde sarfedilen sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyanla, manevi tazminat isteminde bulunmuştur Davalı, iddiaları kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Asıl davada davalının bilirkişi sıfatıyla düzenlemiş olduğu ek raporda ve karşı davada davalının taraf avukatı sıfatıyla vermiş olduğu davaya konu dilekçede geçen söz ve ifadelerin kanaat belirtme ve savunma sınırları içerisinde kaldığı, kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bulunmadığı anlaşılmaktadır....

              KARŞI OY YAZISI Dava kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının 20/03/2013 tarihinde sosyal paylaşım sitesi olan .... hesabında paylaştığı tweetleri ile davacıya ağır hakaretlerde bulunduğunu, terörist olmakla itham ettiği ifadelerin eleştiri sınırlarını aştığını ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, bu iletinin yayınlandığı andan itibaren görsel medya organlarında, internet haber sitelerinde ve televizyonlarda geniş yer bularak kamuoyuna duyurulduğunu belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece davalının kullandığı ifadelerin davacının kişilik haklarına zarar verecek mahiyette olmadığı, siyasi icraatlarının ağır şekilde eleştirisi niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 11/06/2015 tarih ve 2014/11081 esas, 2015/7753 karar sayılı kararı ile onanmış bu kez davacı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur....

                Davacı, davalı hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı savcılığa şikayet dilekçesi verdiğini, bunun üzerine davalının şikayetini geri alması için baskı yaptığını ve kendisine onlarca cinsel içerikli mesaj yolladığını, bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek, uğranılan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı, davacının da kendisine hakaret ettiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının sözlerinin kişilik haklarına saldırı içerdiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. .. 58. (BK 49) maddesi gereğince kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....

                  Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalıdan kaynaklanan davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmamış ve Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmamıştır. O halde, davacı kadının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.06.2018(Prş.)...

                    UYAP Entegrasyonu