141.vd maddelerindeki maddi zarar kavramına dahil edilemeyeceği; koruma tedbirleri nedeniyle istenebilecek maddi zararların tedbirin uygulandığı döneme ilişkin olması gerektiği dikkate alındığında davacının müdürlük görevinden alınması sebebiyle sonradan ortaya çıkan maaş farkının maddi tazminata dahil edilmesinin mümkün bulunmadığı; davacının döner sermaye ek ödeme tutarlarının da yina maddi zarar kavramına dahil edilemeyecek olması karşısında bu istemlerin maddi zarar kapsamında koruma tedbiri nedeniyle açılacak tazminat davasında istenebilecek zararlardan olmadığı sabit olduğu, ceza yargılamasındaki vekalet ücretinin de yine CMK'nın 141. maddesi kapsamında istenebilecek maddi zararlardan olmadığı, tüm bu değerlendirme ve kabuller çerçevesinde davacının talep edilebilecek nitelikte olmadıkları anlaşılan maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminata ilişkin; davacının sosyal ekonomik durumu, beraat ettiği dosyadaki üzerine atılı suçun hukuki niteliği, tazminata konu işlemin gerçekleştiği...
Her ne kadar davacı ceza yargılaması sırasında kendisini temsil etmesi için özel müdafiine 1.980 TL ödediğinden bahisle bu hususun da maddi tazminat kapsamında değerlendirilerek davalı Hazine'den tahsil edilip kendisine verilmesini talep etmekte ise de davacının ceza yargılaması sırasında müdafisine ödemiş olduğu vekalet ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması ve bu ödemenin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilememesi nedeniyle davacının ödemiş olduğu vekalet ücretine ilişkin talebinin reddine, davacının manevi yönden de zarara uğradığı kabulü ile takdiren 4.000 TL manevi tazminatın tutuklanma tarihi olan 02.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. B....
TEMYİZ SEBEPLERİ Davacı vekilinin temyiz istemi; hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna, avukatlık ücreti ve cezaevi harcamalarının maddi tazminat hesabına dahil edilmemesine, ilişkindir. III. DAVA KONUSU Temyizin kapsamına göre; A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü Davacı (sanık) hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan dolayı 30.06.2017 tarihinde tarihinde tutuklandığı, yapılan yargılama neticesinde Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.01.2019 tarih ve 2017/261-2019/8 sayılı kararıyla beraatine ve tahliyesine dair karar verildiği, anılan kararın 13.05.2019 tarihinde kesinleştiği ve davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde davaya konu koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasını açtığı anlaşılmıştır....
doğu tazminatı olarak nitelendirilen üç kalem tazminatın çalıştığı kurumdan gelen cevabi yazıdan anlaşılacağı üzere fiilen çalışmaya bağlı tazminatlar olduğu, davacının açıkta bulunması nedeniyle zaten fiili çalışmasının söz konusu olamayacağı, açıkta olduğu dönemde ve ihraç edildiği dönemde koruma tedbiri uygulandığı gözetildiğinde fiilen çalışma durumunun zaten söz konusu olamayacağı 1/3 maaş farklarının da iade edildiği gözetildiğinde doğu tazminatı olarak nitelendirilen tazminat istemlerinin tamamen reddine, davacının haksız tutukluluk nedeniyle manevi tazminat istemine yönelik olarak sosyal ve ekonomik statüsü, gözaltı ve tutuklulukta kaldığı 314 günlük süre, duyduğu manevi acı ve üzüntü, üzerine atılı suçun niteliğinin toplumdaki yansıması, kişisel ve ailevi durumu gözetilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın 29.01.2017 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir....
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir....
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine, 250.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 30/05/2015 tarihinden işletilecek yasal faiz ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Gerekçeli karar başlığında dava türü olarak “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” yerine “CMK. 141-144 maddesi gereğince koruma tedbirleri nedeni ile tazminat istemi” olarak yazılması, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir. Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 5....
İSTİNAF NEDENLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine yöneliktir. İİK 257. maddesinde, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulması şeklinde ihtiyati haciz tanımlanmıştır. İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK'nın 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir....
Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Dava konusu istek, maddi manevi tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır. Ancak, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir olarak hem de ihtiyati haciz olarak değerlendirme yapılmasında istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine hukuka aykırılık görülmemiştir....
Uyuşmazlık; trafik kazası nedeniyle tazminat davasında geçici hukuki koruma istemine ilişkindir. Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK'nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür. Buna göre; 1-a-İhtiyati haciz, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....