"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1- Davacının dava dilekçesi içeriğinde (... tarafından mükerrer kadastro olduğunun tespiti ve yapılacak düzeltme işlemi için verilen süre) belirttiği Tapu ve ...nce davacıya yapılan bildirim ve süreye ilişkin belgelerin, varsa ... tarafından mükerrer kadastro olduğunun tespitine yönelik ve yapılacak düzeltme işlemine dayanak tüm belgelerin, 2- ... çalışma alanında bulunan eski 265 parsel ile ... çalışma alanında bulunan eski 23 parsel sayılı taşınmazlara ait uygulama tutanaklarının aslı dosya içerisinde bulunmamaktadır. Kadastro davalarında tutanak aslının dosyada bulunması zorunludur....
Kanun) 1026 ncı maddesinde düzenlenen ve niteliği itibariyle mülkiyet ihtilafından kaynaklanan, mükerrer kadastro nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı ... vekili, Tapu Müdürlüğünün yazısı ile kamu orta malı mera vasfıyla sınırlandırılan 117 ada 186 parsel ... taşınmazın mükerrer olması nedeniyle tapu kütüğünden iptal edileceğinin Hazineye bildirilmesi üzerine, 3402 ... Kadastro Kanunu’nun (3402 ... Kanun) 22/1 inci maddesi ve 4721 ... Kanun'un 1026/2 nci maddesi uyarınca, tapu kütüğünde yapılacak iptal işlemine karşı, dava konusu taşınmaz hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak eldeki davayı açmıştır....
Kadastro Müdürlüğünün Kadastro Kanununun 22/a maddesi gereğince kadastro yenileme çalışmalarına başladığı, bu çalışmalar sırasında müvekkili odanın mülkiyetinde bulunan tapulaması tamamlanmış .... mahallesi, 101082 ada 1 parsel ve 926 parsel sayılı taşınmazın mera parselleri ile binmeli olduğunun bildirilmesi üzerine taşınmazlar üzerine mükerrer kayıt olduğu yönünde belirtme yapıldığının, hak kaybına uğranmaması için yapılan bu işleme iki ay içerisinde mükerrerliğin giderilmesi yönünde dava açılması gerektiğinin müvekkili odaya bildirildiğini, 22. madde uyarınca ikinci defa yapılan kadastronun Tapu Sicil Müdürlüğünce resen iptal edileceği, söz konusu mükerrerliğin kadastro yenileme çalışmaları sırasında meydana gelmişse de evvelce yapılan kesinleşmiş mevcut kadastro çalışmalarının herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından kadastro yenileme çalışmalarının iptali gerektiğinin mükerrer tescil işleminin tapu kaydına belirtme işleminin yapılması işleminin usulsüz olduğu iddiasıyla müvekkillerinin...
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesine dayanılarak kadastro müdürlüğünce mükerrer kadastro işleminin iptali ile bu işleme ilişkin belirtmenin terkini isteğine ilişkindir. Anılan 22. madde hükmü uyarınca, evvelce tespit, tescil ya da sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Şayet, ikinci kadastro yapılmış ve ilk kadastroda mülkiyet durumu kesinleşmiş yerler için ikinci bir sicil oluşturulmuşsa ikinci kadastro da yasa gereği hükümsüz sayılacağından Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinin gönderme yaptığı Türk Medeni Kanununun 1026. maddesinde yapılacak işlem basamakları sıralanmıştır. Buna göre de, bir ayni hakkın sona ermesi ile tescil hukuki değerini kaybettiği takdirde terkini talep edecek kişi ilk kadastroda mülkiyet hakkı kesinleşen kişidir....
Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır" şeklinde açıklandığı ve yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, bir taşınmaz hakkında kadastro çalışması yapıldıktan sonra, aynı taşınmaz hakkında yeniden kadastro çalışması yapılmış olması durumuna ilişkin olup, madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, yapılan ikinci çalışmanın mükerrer kadastro çalışması sayılabilmesi için, bir kadastro çalışması niteliğinde bulunması zorunludur....
Köyünde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarının 19.02.1990 tarihinde askıya çıkarılarak kesinleştiğini, daha evvel orman kadastrosu yapılmamış yerlerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yaplan kadastro çalışmasının orman kadastrosu sayılacağı, ancak, bu kadastro çalışmasının kesinleşmesinden sonra aynı köyde 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılarak 29 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 3402 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalar sonucu tespit edilen 2/B parsellerine ilave olarak ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... nolu 2/B parsellerinin oluşturulduğunu ileri sürerek, bu parsellere ilişkin yapılan sınırlandırmanın mükerrer kadastro olduğundan yok hükmünde sayılmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır....
Sahibi olduğu taşınmazın 420,71 m² yüzölçümündeki bölümünün çekişmeli 1161 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olduğunu, öğrenmiş olan davacının, mükerrer olduğu belirlenen bölüm hakkında kadastro öncesi nedene dayalı dava açma hakkının mevcut olduğu kuşkusuzdur. Buna göre Mahkemece hukuki durumun (mülkiyet hakkının taraflardan hangisine ait olduğunun) ilk kadastro çalışmasına ait tespit günü esas alınarak belirlenmesi gerekir....
Davacılar, Tapu Müdürlüğünün yazısı ile, maliki oldukları 6463 ve 6464 parsel sayılı taşınmazların mükerrer olduğu tespit edilen bölümünün tapu kütüğünden iptal edileceğinin kendilerine bildirilmesi üzerine, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. madde ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026/2. maddeleri uyarınca, tapu kütüğünde yapılacak iptal işlemine karşı, dava konusu taşınmazlar hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak eldeki davayı açmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde "kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" düzenlenmiştir....
Somut olayda, davacı Hazine, mülkiyeti kendisine ait 1529 parsel sayılı taşınmaz ile imar uygulaması sonucunda oluşan 11312 ve 9028 parsel sayılı taşınmazların kısmen mükerrer olarak tapuya tescil edildiği iddiasına dayanarak dava açmış olup; mülkiyeti Hazine’ye ait 1529 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı, kadastro çalışmaları sonucunda değil 1995 yılında idari yoldan tescil sonucu oluşmuş olup, davadaki somut uyuşmazlık mükerrer kadastrodan kaynaklanmadığı gibi, dava konusu 1529, 11312 ve 9028 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan bir düzeltme işleminin de bulunmadığı Kadastro Müdürlüğünün dosya içerisinde mevcut 2018 tarihli müzekkere cevabından da anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "düzeltme işlemi ile iki köy arasında taşınmazların birbirine binmeli olarak tersim edildiği, sınırlar saptanırken kenarlaştırma yapılmadığı, fiili kullanımın dikkate alınmadığı, bu nedenle aynı taşınmaz parçasının mükerrer kadastroya tabi tutulduğunun anlaşıldığı, mükerrer kadastronun söz konusu olduğu hallerde artık Kadastro Kanununun 41. maddesine göre değil de 22. maddeye göre işlem yapılması gerektiği, Mahkemece davanın doğru hasma yöneltildiği ve yapılan işleminde Kadastro Kanununun 41. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği hususu gözetilerek bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....