Kıymet takdirine ilişkin eksikliklerin ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülebilmesi için süresinde icra mahkemesine itiraz edilmiş olması zorunludur. Şikayetçinin kıymet takdirine itiraz ettiği, Osmaniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarih ve 2017/108 Esas ve 2018/864 sayılı karar ile davacı vekilinin itirazının kabulü ile taşınmazın değerinin 243.802,00 TL olarak tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Şikayetçi usulsüz tebliğ olsa bile süresinde şikayet hakkını kullanmıştır. Belirtilen durum karşısında, kıymet takdiri tebliğ işleminin usulsüz olması ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülemeyeceği gibi kıymet takdirine ilişkin nedenlerle ihalenin feshi yoluna da gidilemez. Satış ilanı davacının vekiline 13/11/2019 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edilmiştir....
İcra Dairesi' nin 2018/491sayılı icra dosyasında 22.06.2021 tarihinde yapılan ihale ile 3.770.000,00- TL bedelle, davalı Rüştü Gümüş' e ihale edildiğinin 28.06.2021 tarihinde öğrenildiğini, icra dosyasında müvekkiline yapılan tüm tebligatların (ödeme emri, kıymet takdir raporları, satış şartnameleri, satış ilanları ile ilgili bilimum işlemlere ilişkin bilgi ve belgeler) usulsüz olduğunu, tebligatların tamamının usulsüz olarak yapıldıklarını, 28.06.2021 tarihinde öğrendiklerini , satış ilanının müvekkili/şikayetçi Ahmet Göçmen'e tebliği usulsüz olup, bu durumun da ihalenin başlı başına feshi sebebi olduğunu, müvekkili şikayetçiye icra dosyasından 347 barkod nolu tebligatla, gönderilen 02.09.2020 tarihli bilirkişi raporu kıymet takdir raporunun tebliğ işleminin de usulsüz olduğunu, kıymet takdir raporunun usulsüz olarak tebliğ nedeniyle de, icra hukuk mahkemesine kıymet takdirine itiraz davasını da açma hakkından mahrum kaldıklarını, icra dosyası nda yer alan ve taşınmazın değerini...
Davalı alacaklı Akbank vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından söz konusu kıymet takdir raporu hakkında 25/10/2018 tarihinde kıymet takdirine itiraz davası açıldığını, taşınmazların kıymet takdirinin mahkemenin 2018/344 Esas sayılı dosyasında verilen kararla kesinleştiğini, dolayısıyla davacı borçlunun kıymet takdirinden haberdar olup kıymet takdir raporunun tebliğ edilmediği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, dava konusu taşınmazların satış ilanının elektronik posta kanalı ile tebliğ edildiğini belirterek usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ihale alıcısı T5 vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zira İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2018/4025 E. ve Muğla 1....
Davacı borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanının tebliğine ilişkin tebliğ işlemleri Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüzdür. İİK'nun 128/a madddesi uyarınca; kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde, raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Kıymet takdir raporunun, borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır....
Asıla yapılan tebligat hüküm ifade etmez. Diğer yandan kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edilmesi de tek başına ihalenin feshi nedeni değildir....
İhalenin feshini isteyen şikayetçinin, kendisine ya da vekiline yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece kendiliğinden fesih nedeni olarak incelenemez. Buna göre, davacının satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu fesih sebebi olarak ileri sürmediği, davacıya satış ilanının 31/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren yasal sürede kıymet takdirine itiraz edilmediği, dava dilekçesinde kıymet takdirinin düşük belirlendiği iddiasının da bulunmadığı anlaşılmakla, kıymet takdirinin kesinleştiği kabul edilmiştir....
Sk. 3/16 Zeytinburnu/İstanbul adresine 16.07.2021 tarihinde sözde tebliğ edildiğini , usul ve yasaya aykırı işbu tebligatın kabulünün mümkün olmadığını, Tebligat Kanunu m. 35'e göre; kişiye adresinde tebligat yapılmasının akabinde ilgili kişi adresini değiştirir ve yenisini de bildirmezse kendisine bu madde uyarınca eski adresinde tebligat yapılmasının mümkün olduğunu, Tebligat içerisinde ödeme emri bulunduğunu, icra dosyasından evvelce hiçbir tebligatın ilgili adreste yapılmadığı ortada iken Tebligat Kanunu m. 35'e göre; kıymet takdiri ve ödeme emrinin bir arada tebliğ edilmesinin mümkün olmadığını, takibin kesinleşmediğinin şüphesiz olduğunu, usulsüz tebligatlar nedeniyle müvekkilinin öncelikle icra takibine itiraz hakkına mani olunduğunu, usulsüz işlemlere devamla dava konusu ihalenin gerçekleştirildiğini, 04.11.2021 tarihli ihalenin feshi gerektiğini, müvekkilinin kıymet takdirinden ve satıştan haberdar olamadığını, usulsüz tebligat nedeniyle taraflarınca kıymet takdirine itiraz...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı tarafından açılan davanın kıymet takdirine itiraz davası olduğu, ilk derece mahkemesince 27/03/2019 tarihli kararla kıymet takdirine dair şikayetin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilinin 02/04/2019 havale tarihli dilekçe ile istinaf yasa yoluna başvurulduğu, ilk derece mahkemesince 02/04/2019 tarihli ek kararla verilen kararın kesin olması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verildiği,bu karara karşı davacı tarafça istinafa gelindiği anlaşılmıştır. 02/03/2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 2004 sayılı İİK'nun 363/1. maddesi ile aynı Kanunun bazı maddelerinde (m. 134/4, m. 97/5, m. 36/5 gibi), istinaf yoluna başvurulamayacak icra mahkemesi kararları sayılmıştır. Davacının icra mahkemesine başvurusu, kıymet takdirine yönelik şikayet olup, borçlunun şikayeti hakkında ilk derece mahkemesince verilen karar İİK'nın 128/a-1 ve 363/1 maddeleri gereğince kesin niteliktedir....
Somut olayda, borçlunun, ihalesi yapılan taşınmaz yönünden vekili aracılığıyla Bozdoğan İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/11 esas, 2018/2 karar sayılı dosyası üzerinden kıymet takdirine itiraz ettiği, anılan mahkemenin 03/01/2018 tarihli kararının takip dosyasında mevcut olduğu, alacaklı vekilinin de, kıymet takdirine itiraz yargılamasına katılarak borçlunun vekille temsil edildiğinden haberdar olduğu, vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, satış ilanının, kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz....
Yine kıymet takdir raporunun tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de, davacılardan Oluşum şirketi ile ilgili kıymet takdiri tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde kıymet takdirine itiraz davasının açılmış olduğu ancak İİK'nın 128/a maddesi gereğince yasal gider avansı yatırılmadığından davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bu haliyle bu davacı açısından kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edilmiş olduğu ileri sürülerek ihalenin feshinin istenmesinin hukuki dayanağı yoktur. Diğer davacı açısından ise kıymet takdirine itiraz davasının yasal süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiği ancak kıymet takdirine itiraz davasında kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülmediği görülmüş olup, bu nedenle bu hususun artık ihalenin feshi davasında da ileri sürülemeyeceği tespit edilmiştir....