İcra Dairesi'nin 2016/12936 E sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde 17/02/2020 tarihinde yapılan ihalenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı borçluya ödeme emri tebliğinin, kıymet takdiri tebliğinin ve satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu, kıymet takdirine itiraz hakkının tanınmadığını kıymet takdirine de bu dava ile itiraz ettiklerini taşınmazın değerinin çok düşük belirlendiğini, ayrıca taşınmazın davacı borçlunun haline münasip evi olduğunu, davacının başkaca taşınmazının bulunmadığını meskeniyet itirazlarının da olduğunu beyan etmiş, kıymet takdirine itirazlarının kabulüne, meskeniyet şikayetinin kabulüne ve ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın kıymet takdirine itiraz istemine yönelik itirazında, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde yapılması gerektiği, icra dosyası içerisinde kıymet takdir raporları borçlu Abdul Vedat vasisine tebliğ edilmiş olup, dava dilekçesinde de bu tebliğin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddiada bulunulmadığı, tebliğden 7 gün içerisinde bilirkişi raporlarına itiraz edilmediği ve dolayısıyla süresinde itiraz edilmediğinden kıymet takdirine ilişkin itirazlarının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, meskeniyet şikayetine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde haciz aşaması bulunmadığı, kaldı ki, kıymet takdir raporunun, borçlu vasisine 24.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarih itibariyle 7 gün içerisinde vasinin meskeniyet şikayetinde bulunması gerekirken bu şikayet de süresi içerisinde ileri sürülmediği, dolayısıyla davacı tarafın meskeniyet iddiasının süre aşımı nedeniyle reddine...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın niteliğinin arsa olarak yazdığını, alacaklının 3008 parselde mesken olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, mesken olup olmadığının yapılacak keşif ile belli olacağını, 7 günlük sürenin, kıymet takdirine itiraz süresi olduğunu, hacze itiraz süresinin 3 gün olduğunu, dolayısıyla 3 günlük süre içerisinde hacize itiraz etmediğini, kıymet takdir tutanakları bilirkişi raporunun borçlu davacı T1 04.08.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davayı ise davacı 11.08.2021 tarihinde süre geçtikten sonra açtığını, davalının 3008 parsel sayılı taşınmaz haczinde hiç bir kusuru olmadığından, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, meskeniyet iddiasına ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamı ve mevcut deliller değerlendirildiğinde davacı tarafından mahkememizde açılan davanın İİK 82. maddesinde düzenlenen haczedilmezlik şikayeti olduğu ve İİK 16 maddesi gereğince 7 günlük şikayet süresine tabi olduğu, mahkememizce yukarıda incelemesi yapılan icra müdürlüğü dosyası ve kıymet takdirine itiraz dosyalarının yapılan incelemesi ile sabit olduğu üzere dosyamız davacısı en geç mahkememizin 2019/128 esas sayılı dosyasına müracaat tarihi olan 19/07/2019 dava tarihinde kıymet takdiri raporlarını tebliğ almış olup zira dava dilekçesindeki ''..Rize İcra Müdürlüğünün 2018/2738 esas sayılı dosyası ile ........
mesken almasının imkansız olduğunu ileri sürerek meskeniyet rakamının yeni kıymet takdirine göre hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2011/478 Talimat sayılı dosyasında kıymet takdiri raporu alındığı, kıymet takdir raporunun davacı borçluya 18/12/2014 tarihinde bizzat kendi imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanında davacı - borçlu tarafından 23/12/2014 tarihinde Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1127 Esas sayılı dava dosyası ile kıymet takdirine itiraz edildiği görülmektedir. Bu durumda şikayetçinin taşınmaz kaydına konulan hacizden en geç 18/12/2014 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dava dilekçesinde, kıymet takdiri raporunun tebliğinin usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir. Şikayete konu taşınmaz kaydına konulan hacizden 18/12/2014 öğrenme tarihi itibariyle 06/10/2017 tarihinde yapılan şikayet İİK 16.maddesi uyarınca süresinde değildir. O halde ilk derece mahkemesince, şikayetin süreden reddine dair karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da aynı doğrultudadır....
Borçlunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazına 28.06.2011 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin 09.08.2011, kıymet takdiri raporunun da 06.09.2011 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 103 haciz davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini ve kıymet takdirinin tebliği üzerine oğlunun bildirmesi neticesinde takipten ve hacizden haberdar olduğunu belirterek icra mahkemesine 09.09.2011 tarihinde başvurarak borca itiraz ettiği görülmektedir. Borçlu tarafından en geç borca itiraz ettiği 09.09.2011 tarihinde haczin öğrenildiği, buna karşın İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük süreden sonra 13.03.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır....
İcra Hukuk Mahkemesince ise, kıymet takdiri raporunun Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2020/1354 Tal sayılı dosyası üzerinden yapılmış olması sebebiyle kıymet takdirine ilişkin şikayetin iş bu dosyadan tefrik edilerek 2021/496 Esas sırasına kaydedildiği, iş bu dosyada yalnızca meskeniyet şikayetine ilişkin değerlendirme yapıldığı, taşınmaza asıl takip dosyası olan İdil İcra Dairesinin 2020/47 Esas sayılı dosyasından 25/02/2020 tarihinde doğrudan haciz konulduğundan anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisinin, haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu İdil İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İİK'nın 4. maddesi gereğince, takip hangi icra dairesinden başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir....
İcra Hukuk Mahkemesince ise, kıymet takdiri raporunun Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2020/1354 Tal sayılı dosyası üzerinden yapılmış olması sebebiyle kıymet takdirine ilişkin şikayetin iş bu dosyadan tefrik edilerek 2021/496 Esas sırasına kaydedildiği, iş bu dosyada yalnızca meskeniyet şikayetine ilişkin değerlendirme yapıldığı, taşınmaza asıl takip dosyası olan İdil İcra Dairesinin 2020/47 Esas sayılı dosyasından 25/02/2020 tarihinde doğrudan haciz konulduğundan anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisinin, haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu İdil İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İİK'nın 4. maddesi gereğince, takip hangi icra dairesinden başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir....
Borçlu icra mahkemesine başvurusunda; genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takipte haczedilen ihale konusu taşınmazı ile ilgili meskeniyet şikayetinde bulunduğunu ve bu konuda icra mahkemesinin verdiği kararı ihale tarihinden evvel temyiz ettiğini belirtmiştir. Bu durumda mahkemece, borçlunun bu yöne ilişkin şikayetinin incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesi mümkündür. Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler. Somut olayda, şikayetçi borçlunun, icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirine ilişkin 18.12.2015 tarihli itirazının, ... 2....