Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu kalp krizi olayının kurumca iş kazası olarak kabul edildiği, tarafların kusur durumuna dair iş güvenlik uzmanlarından bilirkişi kusur raporu alındığı, bu raporda kalp krizinin meydana gelişinde davalı ünivertsitenin %5, diğer davalıların %15 oranında kusurlu oldukları, bunun yanında krizin gelişiminde %80 oranında da sigortalıdaki bünyesel faktörlerin etkisinin bulunduğu yönünde görüş bildirildiği, anılan kusur raporunu düzenleyen bilirkişi heyetinde hekim iş güvenliği uzmanı bulunuyor ise de bu hekimin kardiyoloji uzmanı olmadığı anlaşılmaktadır. İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır....
Bu durumda, kusur oranları yönünden mevcut bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek kusur hasar uzmanı bilirkişiden kaza tespit tutanağı, sürücülerin karakol beyanları, mevcut resimler, keşif, tanık beyanı ve mevcut bilirkişi raporları birlikte irdelenmek suretiyle, raporlar arasında kusur oranları yönünden meydana gelmiş olan çelişkilerin giderilerek sürücülerin kusur oranlarının tespiti ve davacı aracında oluşan gerçek zarar miktarının belirlenmesi için ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK Maluliyet Daire Başkanlığı raporunda davacının sürekli iş göremezlik oranının % 41.2 olduğunun belirtildiği, SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda davalı işverenin % 60, davalı işyeri yetkilisi dava dışı Z.. D..'ın % 5, davacı işçinin % 35 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır....
İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümlerinin, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçların ayrıntılı olarak irdelenmesi, kusur aidiyet ve oranlarının gerekçeleriyle birlikte ortaya konulması gerekir....
(TBK.74) maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Hakim, kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede tam bağımsızdır. HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre de, kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır. Somut olayda da, mahkemece, yasanın işaret ettiği üzere teknik bulguların tespiti amacı ile ... Teknik Üniversitesinden (İTÜ) seçilen uzman bilirkişi kurulundan ve Adli Tıp Kurulu (ATK) Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır....
Dosya kapsamı incelendiğinde, meydana gelen iş kazası nedeniyle, Adana Çalışma ve İş Kurum İl Müdürlüğünce düzenlenen 26.04.2011 tarihli raporda; davalının %50, sigortalının %50 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, yargılama safhasında alınan 11.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda, davalının %70, sigortalının %30 oranında kusurlu olduğu, çelişki üzerine alınan 30.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise davalının ve sigortalının %50 kusurlu olduğunun belirtilmesi üzerine mahkemece, %50 kusur oranı üzerinden karar verildiği anlaşılmış ise de; 11.12.2013 ve 30.05.2014 tarihli bilirkişi raporlarındaki kusur ve aidiyet oranlarının belirlenmesinde dikkate alınan kriterlerin aynı olması ile 11.12.2013 tarihli bilirkişi raporundaki belirlenen ve kusur oranlarının oluşa daha uygun olduğu söz konusu rapordaki belirlemelerde; ....kaza; tahtaları keserken meydana geldiği, şerit testerenin operasyon nokta koruyucusu bulunmadığı, işveren kazazedeyi iş güvenliği konusunda yeterince eğitmediği,...
rapor ve çelişkileri gideren 3. raporda ise kaza olayının meydana gelmesinde işverenin %80 oranında, davacı işçinin ise %20 oranında kusurlu olduğu belirlendiği, davacı ile davalı işverenin kusur durumlarının tespiti için alınan bilirkişi heyeti raporlarının ehil ve konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edildiği, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen kusur durumunun tespitine ilişkin raporların kapsamlı, gerekçeli ve denetime elverişli olduğu gibi dosya kapsamına, delil durumuna ve somut olayın meydana geliş şekline de uygun olduğu, taraflara izafe edilen kusur oranlarının tarafların somut olaydaki yükümlülükleri ile de örtüştüğü ve kusur oranlarının hakkaniyete uygun olarak tasnif edildiği, bilirkişi heyeti raporlarının tarafların görev ve sorumlulukları ile kusur oranlarının belirlenmesi açısından dosya kapsamı ile örtüştüğü, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından 19.06.2018 tarihli ve 06.11.2018 tarihli farklı bilirkişi heyetleri tarafından tanzim edilen...
Hukuk Dairesinin 10.03.2015 tarih 2014/23979 Esas, 2015/4105 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş, Yargıtay bozma ilamında, "mahkemece, kusur oranlarının tespiti için kusur uzmanı emekli komiser bir bilirkişiden rapor aldırılmış; 30/05/2011 tarihli bu rapora göre, kazanın oluşumunda davacıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve %65 oranında kusurlu, davalı şirket yetkililerinin ise tali ve %35 oranında kusurlu olduğu, karşı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı belirtilmiş; taraf vekillerinin itirazı üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti'nden aldırılan 05/11/2013 tarihli rapora göre de aynı görüşe iştirak edilmiş; mahkemece, bu raporlardaki kusur oranları hükme esas alınmıştır. Aynı kazaya ilişkin her iki dosyada kusur konusunda aldırılan bilirkişi raporları tamamıyla birbirinden farklı olup bu farklılık nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin giderilmesi gerekir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru değildir....
Somut olayda, davacı ile davalı işverenin kusur durumlarının tespiti için alınan heyet raporunun ehil ve konusunda uzman bilirkişiler tarafından tanzim edildiği, bilirkişiler tarafından tanzim edilen kusur durumunun tespitine ilişkin raporun kapsamlı, gerekçeli ve denetime elverişli olduğu gibi dosya kapsamına, delil durumuna ve somut olayın meydana geliş şekline de uygun olduğu, taraflara izafe edilen kusur oranlarının tarafların somut olaydaki yükümlülükleri ile de örtüştüğü ve kusur oranlarının hakkaniyete uygun olarak tasnif edildiği, bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporunun tarafların görev ve sorumlulukları ile kusur oranlarının belirlenmesi açısından dosya kapsamı ile örtüştüğü, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından bilirkişi heyetleri tarafından tanzim edilen kusur durumunun tespitine ilişkin rapora itibar edilerek bu raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin kusur raporuna ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı...
İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır....