Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24.11.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1958 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir....

    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 29/10/1989 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 08/07/1980 tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında neden tescil harici bırakıldığı mahkemec resmen ilgili kuruluşlardan sorulmamışsa da dosyadaki pafta fotokopi örneğinde orman olduğu yazılıdır....

      Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, tapu kaydına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün tapu kaydına dayanılarak ... adına tescili istemine ilişkindir. Davacı ..., kamulaştırma yoluyla oluşan tapu kaydına dayanmış ve çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kapsamında kaldığını ileri sürerek tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünün davacı Hazineye ait tapu kaydının kapsamında kaldığı ancak fiilen yol olarak kullanıldığı ve kadastro paftasında da yol olarak gösterildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir....

        Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....

          /B maddesi uygulamasına dayalı kullanım kadastrosunda (eski 1037 p.) yeni 1590 parsel sayılı taşınmazın kendi kullanımında olduğunu, yanlışlıkla davalı ... adına tesbitinin yapıldığını, Hazineye ecrimisil yatırmakta olduğunu ileri sürerek, taşınmazın kendi kullanımında olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava 3402 sayılı Kanunun Ek ... maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu tesbitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1949 yılında yapılan ve 1950 yılında ilânı yapılıp kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 08.06.1992 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve .../B uygulaması vardır....

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılan taşınmazın, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713. maddesi gereği tapuya kayıt ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasaya göre 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1977 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 08.11.1977 tarihinde, komisyonun itirazları incelemeye ilişkin çalışmalar 31.01.1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1988 yılında yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, orman kadastrosu yapılmamış yerlerin kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....

              Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 22.03.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1962 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir....

                Bölge Adliye Mahkemesince, kullanım kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz bölümü hakkında kadastro tutanağının düzenlenmediği ve kullanım kadastrosu yapılmayan yer hakkında İdarenin yerine geçerek kullanım kadastrosu yapacak şekilde karar verilemeyeceği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 203 ada 2 ve 280 ada 1 parsel sayılı 520.618,95 ve 347.242,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, kamu orta malı-mera vasfında olduğu belirtilerek özel siciline kaydedilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları vekili taşınmazın mera vasfında olmadığını, farklı bölümlerinin zilyetliklerinde olduğuna dayanarak kullanım şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır....

                    Yargıtay H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 sayılı kararı ile H.G.K.nun 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfında çalılık olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın öncesinin orman olduğunun kabulü ile daha sonraki tarihte yapılacak orman kadastrosunda tespit harici bırakılmasından dava tarihine kadar yirmi yıllık zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmediği durumda davanın reddinin gerekeceği hükme bağlanmıştır. Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosu 18.07.1998 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğine göre, orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılma tarihinden dava açma tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Açıklanan nedenlerle; (A ve C) işaretli bölümlere de yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

                      UYAP Entegrasyonu