Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şöyle ki; dava konusu taşınmazın Çiftlik Köyünde yapılarak 1981 yılında kesinleşen arazi kadastrosunda kadastro harici bırakıldığı, kadastro müdürlüğü yazısında 2007 tarihinde bitişikteki Çırpı Köyünde yapılan arazi kadastrosunda da Çiftlik Köyü tapulama sınırında kaldığından kadastro tespit tutanağı tanzim edilmediğinin bildirildiği, Çiftlik Köyünde orman kadastrosunun 1970 yılında yapıldığı ve taşınmazın orman kadastrosunda tahdit dışında, tahdit sınırına bitişik olduğu, tahdit tutanağında da köy toplu arazisi olarak tahdit dışı bırakıldığı, köy toplu arazisi olarak bırakılan bu yere ilişkin gerçek kişiler tarafından birçok tescil davaları açıldığı ve bu taşınmaz bir bütün olarak değerlendirildiğinde orman içi açıklık olmadığı, memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan yer olarak gözüktüğü, ziraatçi bilirkişi raporuna göre de taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğu ve 20 yılı aşkın süredir tarım arazisi olarak zilyet ve tasarruf edildiğinin bildirildiği...

    Şöyle ki; dava konusu taşınmazın Çiftlik Köyünde yapılarak 1981 yılında kesinleşen arazi kadastrosunda kadastro harici bırakıldığı, kadastro müdürlüğü yazısında 2007 tarihinde bitişikteki Çırpı Köyünde yapılan arazi kadastrosunda da Çiftlik Köyü tapulama sınırında kaldığından kadastro tespit tutanağı tanzim edilmediği bildirildiği, Çiftlik Köyünde orman kadastrosunun 1970 yılında yapıldığı ve taşınmazın orman kadastrosunda tahdit dışında, tahdit sınırına bitişik olduğu, tahdit tutanaklarında da köy toplu arazisi olarak tahdit dışı bırakıldıkları, köy toplu arazileri olarak bırakılan bu yerlere ilişkin gerçek kişiler tarafından birçok tescil davaları açıldığı ve bu taşınmazlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde orman içi açıklık olmadığı, memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan yer olarak gözüktüğü, ziraatçi bilirkişi raporuna görede taşınmazın zilyeklik ile kazanılacak yerlerden olduğu ve 20 yıla aşkın süredir tarım arazisi olarak zilyet ve tasarruf edildiğinin bildirildiği...

      arasında bulunan dava konusu taşınmazın batısındaki tescil harici bırakılan yerlerden katıldığını, bu nedenle hatalı yapılan uygulama kadastrosunun düzeltilerek tescil harici bırakılan yere katılmasını talep ve dava etmiştir....

      Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1956 yılında tesis kadastrosu çalışmasının yapıldığı ve dava konusu taşınmazın kısmen 337, 338 ve 1026 parsel sayılı taşınmazların sınırları içinde kaldığı; ilam örneği bulunamamakla birlikte 1966 yılında hükmen orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verildiği; aynı yerde 1975 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca orman tahdidi ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. Madde uygulaması, 1986 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ek madde 4. Maddesi uyarınca kullanım kadastrosu ile 2015 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca kullanım kadastrosu çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır....

        Çekişmeli taşınmazda, yapılan kullanım kadastrosu sırasında davalı lehine kullanıcı şerhi verilmiş, kullanım kadastrosunun kesinleşmesinden sonra davalı yasal süresi içinde idareye müracaat ederek taşınmazı satın almış ve tapuda adına tescil işlemi yapılmıştır. Davacı ise bu satış işleminden sonra tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Çekişmeli taşınmazın fiili kullanıcısının kullanım kadastrosunun yapıldığı tarihte davalı olarak belirlendiği, Hazinenin de taşınmazı fiili kullanıcı olarak tespit edilen davalıya sattığı, davacının satış işleminden önce açılmış bir davasının bulunmadığı anlaşıldığına göre davalı adına yapılan tescil işleminin mevzuata uygun olduğu tartışmasız olup yolsuz tescil olduğundan bahsedilemez....

          Aynı çalışma alanında bulunan 121 ada 1 parsel sayılı 3678,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, tarla vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın beyanlar hanesine; “taşınmazın 6831 sayılı kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1985 yılından beri ... oğlu ... ve ...’ın kullanımında olduğu” şerh düşülmüştür. Kullanım kadastrosu sırasında lehlerine kullanım şerhi verilen davacılar, dava konusu taşınmazlara ait eski tapu kayıtlarının bulunduğunu, bu taşınmazların arazi kadastrosu sırasında tescil harici bırakıldığını, daha sonra Hazine adına 121 ada 1 ve 120 ada 2 parsel sayısı ile tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazların adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Maddesi hükmüne göre o yerin kadastrosu yapılabilir veya Orman Yönetimi bu yerin 4999 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. Maddesi hükümlerine göre yapacağı orman kadastrosunda bu yeri orman sınırları içine alabilir. 2- İşte, 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırı dışında bırakılan (orman kadastro tutanağı düzenlenmeyen) yerin orman sınırı içine alınması konusunda, Orman Genel Müdürlüğünün aktif dava ehliyeti olduğu gibi 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman ve arazi kadastrosunda 6831 ve 3402 Sayılı Yasa hükümleri birlikte uygulanacağından, kadastro ekiplerince herhangi bir nedenle tutanak düzenlenmeyerek tesbit harici bırakılan yerlerin orman sınırı içine alınması konusunda, Orman Genel Müdürlüğünün askı ilan süresi içinde açtığı davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerekir....

              "kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazlar 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Fen bilirkişilerince hazırlanan raporda (B) harfi ile gösterilen 69.02 metrekarelik bölüm kullanım kadastrosu çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılmış olup, kullanım kadastrosuna konu bir parsel değildir....

                Mahkemece taşınmazın paftası getirtilmediği gibi keşif sonucu düzenlenen teknik biilirkişi raporuna ekli kroki eklenmek suretiyle taşınmazın tapulu olup olmadığı da sorulmamıştır. Mahkemece keşif sonucu düzenlenen teknik biilirkişi raporuna ekli kroki eklenmek suretiyle Kadstro Müdürlüğünden taşınmazın tescil harici bırakılıp, bırakılmadığı tescil harici bırakılan yer ise hangi nedenle hangi tarihte tescil harici bırakıldığı sorulmalıdır. Taşınmazın 766 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca tespit dışı bırakılan yerlerden olması halinde, böyle yerlerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmelerinden sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılmaları mümkündür. Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır....

                  Asliye hukuk mahkemesi de, 2008/485-2010/309 sayılı kararı ile, taşınmazın bulunduğu yerde 5831 sayılı Kanun uyarınca yapılan kullanım kadastrosunda taşınmaz hakkında 389 parsel numarası ile kadastro tutanağı düzenlendiğinden 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro mahkemesince, taşınmazın kısmen 2/B sahasında, kısmen de ormanlık alanda kaldığı, tescil koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tescil istemine ilişkindir. Dava, asliye hukuk mahkemesinde tescil davası olarak açılmış, yargılama sırasında yörede 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 4. madde gereğince kullanım kadastrosu yapıldığı için görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine gönderilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu