"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava dilekçesinde, davalının Azmi Bakır Apartmanına ait otopark ve ortak alanlarının tümüne müdahalede bulunduğu inşaat malzemelerini bırakarak, diğer kat maliklerinin bu yerleri kullanmasına izin vermediğini ileri sürerek, davalının haksız el atmasının önlenmesine, otopark ve ortak alanların tahliye edilerek boşaltılmasına fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile ....000.-TL ecrimisilin .......2014 tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece açılan dava 634 sayılı KMK'ya ilişkin olup 2814 sayılı Kanunla değişik Ek madde ...e göre ve 6100 sayılı HMK'nın ......
nın ise şirket müdürü olduğunu, şirket harcamaları hakkında bilgi verilmediğini, yapılan harcamaların afaki olduğunu, şirket idaresinde kusurlu davranıldığını ileri sürerek, 6762 Sayılı TTK'nın 548, 818 Sayılı BK'nın 531. maddesi uyarınca şirket kayıtları üzerinde denetleme hakkının kullanılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının şirketi denetleme hakkını kullanmasına izin verilmesine ilişkin verilen karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır. Bu kez, davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
Davalılar, davacıya dükkan kiralamadıklarını, dükkanın önünü kullanmasına izin verdiklerini, davacının dükkan önüne koyduğu tezgahların belediye tarafından kaldırılınca ... yapamayacağını anlayıp mecuru terk ettiğini, davacının kullanma hakkına kendilerinin engel olmadıklarını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile bayram ikramiyesi, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, davalıya ait iş yerinde 29/02/2012-15/04/2013 tarihleri arasında finans müdürü olarak ayda en son net 3.000,00 TL ücret ile çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız ve hiçbir sebep gösterilmeksizin feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı, bayram ikramiyesi ve yıllık izin ücreti alacağını talep etmiştir....
Davacının iddiasını ispat bakımından başkaca delil sunmadığı gözetildiğinde, usulünce ispat edilemeyen fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Davacı, davalı ile 06.03.1987 tarihli devre tatil sözleşmesi akdettiğini, aralarındaki sözleşmeye rağmen davalı tarafından devre tatil hakkını kullanmasına izin verilmeyeceğinin bildirildiğini ve haksız olarak 2005 – 2006 yıllarında yenileme katkı payı ve devre servis işletme bedelinin talep edildiğini ileri sürerek, devre servis bedeli ve yenileme katkı payından sorumlu olmadığının tespitine, gelecek yıllar için TEFE – TÜFE oranının uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Davacı kendisine ait tapu kapsamında kalan bir kısım taşınmazı davalının kullandırmadığından bahisle dava açmış, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 30.4.2008 tarihli bilirkişi raporunda; elektronik ölçüm neticesinde dava konusu yerin 1,22 m eninde,davacıya ait taşınmazın doğu hududunda kalan kısım olduğu belirlenmiştir.Davalı vekili de keşifteki beyanında dava konusu yerin müvekkilinin tapusu kapsamında kaldığını iddia ederek, bu nedenle davacının dikmek istediği sera direklerine izin vermediğini beyan etmiş ve bu husus davacı tanık beyanı ile de doğrulanmıştır.Dava konusu taşınmaza davalının fiili bir müdahalesi bulunmasa da davacının kullanmasına engel olmak suretiyle bir muaraza oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Davalı, dava dilekçesinin dayanağı hukuksal nedenin açık olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, davacıya yardımcı olmak amacıyla çekişme konusu taşınmazın bedeli karşılığı satın alındığını, taşınmazı davacının kullanmasına izin verdiğini, hatta davacının kredi kullanması için taşınmazın üzerine ipotek konulduğunu, aksi durumun tanık delili ile ispatlanamayacağını, yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur....
ın bir elinde tornavida bir elinde sopa ile kendisine "aşağıya insene lan" diye bağırdığını beyan etmesi ve tüm aşamalarda mağdurun ailesinin yaşadıkları apartmanın ortak kullanım alanı olan terası kullanmasına izin vermedikleri gerekçesiyle aralarında tartışma çıktığı şeklindeki anlatımları karşısında, sanık hakkında TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünün uygulanma olanağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, 3)Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık ...'...
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı olduğu 1873, 268, 269, 46, 272, 274, 275, 276, 279, 377, 380, 503, 515, 1259, 1600, 1647, 1884, 1886, 1899 ve 1900 parsel sayılı taşınmazların 10 yılı aşkın süredir davalı oğlu tarafından kullanıldığını, kendisinin kullanımına izin vermediği gibi herhangi bir kira bedeli de ödemediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmazlarda paydaş olup intifadan men şartının gerçekleşmediğini, .... ilinde yaşadığını, davacının taşınmazları kullanmasına engel olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 1900 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından kullanılmadığı gerekçesi ile bu parsel bakımından davanın reddine; 1873, 268, 269, 46, 272, 274, 275, 276, 279, 377, 380, 503, 515, 1259, 1600, 1647, 1884, 1886 ve 1899 parsel sayılı taşınmazlar bakımından iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....