CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma ilamı ile hak kazandığı evlilik soyadını kullanmasına izin kararının kaldırılmasını gerektirir haklı sebeplerden olmadığını, kötü niyetli olarak ödenmeyen nafaka ve tazminat alacaklarının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatmasının yasal hakkı olduğunu, protokolün yerine getirilmesi için yapılan bu işlemlerin dava için gerekçe oluşturmayacağını, davacının anlaşmalı boşanmayı sağlayıp yükümlülük altına girdikten sonra kendi imkan ve yaşam standartlarını değiştirmeyip kendisinin sebep olduğu icra takibi nedeniyle dava açmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, Amerika'da öğrenci olan müşterek kızlarının davalı ile yaşadığı konutun aboneliklerini dahi davacının kapattırdığını, davacının protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirebilecek mal varlığı ve ödeme gücü olmasına rağmen edimlerini yerine getirmediğini, protokol kapsamında olan alacakların tahsilini önlemek için muvazaalı devirler yaptığını, davalının evlilik...
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.06.2011 gün ve 58/271 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 110 ada 19 parsel sayılı taşınmazda dava dışı Hazinenin maliki bulunduğu 48/192 paya karşılık olarak 1984 yılından itibaren ecrimisil bedeli ödediğini ve anılan payı zilyetliğinde bulundurduğunu, öncesinde şehir dışında yaşaması nedeniyle dava konusu yeri nizalı taşınmaza çap komşusu dava dışı aynı ada 20 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olan davalının kullanmasına izin verdiğini, sonrasında davalıdan nizalı yeri terk etmesini istediği halde davalının haksız kullanımını sürdürdüğünü açıklayarak, davalının dava konusu yere elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, davalının kullanmaktan vazgeçtiği ve davacının kullanmasına izin verdiği ve cevap dilekçesi ile teslime amade olduklarını bildirdikleri malzeme bedelinden sorumlu olduklarının kabulü ile 6000,00 YTL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının terk ettiği tespit edilen 17 758 metreküp taş ocağı malzemesine yasa gereği el konulup, bunun köy yollarında kullanılmasına karar verildiğini, davalının da bu malzemenin kullanılmasına muvafakat ettiğini, ancak 8.3.2005 tarihinde malzemenin eksik ve vasıfsız olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek 17 758 metreküp taş ocağı malzemesinin önce teslimini, ıslah ile de bedelini istemiştir....
Ancak; 1) Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan hüküm açısından; Sanığın aşamalarda dedesinden kendisine miras olarak kalan dükkanı babası müştekinin kullanmasına izin vermediğini savunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, 2) Sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu açısından ise; Sanığın müşteki ... ile aralarında çıkan tartışma esnasında havaya doğru silahla ateş etmesi şeklindeki eyleminin, bir bütün halinde, silahla tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturduğu, ancak TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükmü uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçundan hükümlülük kararı verilmesi gerekirken, ayrıca TCK'nın 170/1-c maddesindeki genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması, 3) Kabule göre ise; Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: CMK'nın 225/1. maddesindeki "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olması gerektiği, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, dava konusu yapılan eylemin açıkça ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, bu kapsamda iddianamedeki anlatımın, sanığın, okula ait hurdaları izin almadan satarak görevini kötüye kullanmasına ilişkin olduğu, iddianamede, alınan parayı en kısa sürede Okul Aile Birliğine verip makbuz alması gerekirken bunu ihmal ettiğine ilişkin bir anlatım bulunmadığı anlaşılmakla, bu eyleme ilişkin...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, davacının evlilik öncesi soy ismini kullanmasına izin verilmesi talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, AİHS karşısında Medeni Kanun hükümlerinin bağlayıcı olup olmadığı; varılacak sonuca göre TMK 187 madde hükmüne rağmen kadının evlilik birliği içinde sadece kendi soyadını kullanıp kullanamayacağı noktasında toplanmaktadır. 1982 Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” hükmü yer almaktadır....
izin verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir....
nin araç kullanmasına izin vermiş olması nedeniyle mezkur Müdürlüğün aynı tarihli ve IH 620522 sayılı idari yaptırım kararı ile 2.018,00 Türk lirası idari para cezası uygulandığı ve ...' nin vasisi olan ... tarafından her iki idari para cezasının iptalinin talep edildiği sabit olup Nazilli Trafik Denetleme Büro Amirliğinin 02/08/2018 tarihli ve IH 620521 sayılı idari yaptırım kararının muhatabının İnan Üste olmasına karşın, ... adına düzenlendiği ve aynı tarihte İnan Üste imzasına tebliğ edildiği gibi ... hakkında İnan Üste' nin kullanmış olduğu araç nedeni ile uygulanan idari yaptırım kararına ilişkin herhangi bir tebligat da bulunmadığından yapılan başvuruların yasal süresi içerisinde olduğu anlaşılmakla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Aydın 1....
İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalı şirkete ait, davacının imzasını taşımayan, yıllık ücretli izin kaydı dosyaya sunulmuş, bu kaydın, davacının 2 yıl içerisinde 7’şer günlük 4 bölüm halinde 28 gün yıllık izin kullanmasına göre oluşturulduğu anlaşılmıştır. Yine dosya içerisinde 4 adet izin talep formu bulunmakta olup, talep formlarındaki, izin başlangıç ve bitiş tarihlerinin, yıllık ücretli izin kaydında bulunan izin başlangıç ve bitiş tarihleri ile uyumlu olduğu görülmektedir....
Davalı cevap vermemiş,duruşmada boşanmayı kendisinin de istediğini,çocuk için talep edilen aylık 500 TL.nafakayı kabul ettiğini,ancak davacının kendisi için nafaka ve tazminat taleplerini kabul etmediğini,davacının kendisinin soyadını kullanmasına rızası olduğunu"beyan etmiştir. Mahkemece"...erkek tam kusurlu bulunarak tarafların boşanmalarına,müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine,baba ile kişisel ilişki tesisine,çocuk için hükmedilen aylık 400 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına,karar kesinleştiğide aylık 500 Tl.iştirak nafakasına-kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine-kadın lehine 5.000 TL.maddi tazminata-kadının manevi tazminat talebinin reddine,kadının diğer eşin soyadını kullanmasına izin verilmesine"karar verilmiş,karara karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....