Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, takibe konu ipotek, tüketici kredisi niteliğinde olan konut kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, alacağın tüketici kredisi niteliğindeki konut kredisi olması ve ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanunu'na tabi olmakla kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermediğinden, bu tür bir ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamaz. Ancak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılabilir. Borçluya İİK'nun 149/b maddesi uyarınca ödeme emri gönderilebilir. Ayrıca, takibe konu ipotek konut kredisi alacağına teminen verilmiş olmasa bile, şikayetçi ipotekli taşınmazı takip tarihnden önce satın aldığı için şikayetçiye muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekirdi. Bu durumda mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    “Mevzuatları gereği tüketicilere nakit kredi vermeye yetkili olan banka, özel finans kuruluşu ve finansman şirketleri” kredi veren olarak tanımlanmıştır. T.K.H.K.nun 10. maddesi gereğince “Tüketici kredisi tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” hükmü getirilmiştir. Aynı yasanın 23. maddesinin 1. fıkrasında ise “ bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....

      Mahkemece, davacı bankanın usulüne uygun ihtar ile davalıyı temerrüde düşürmeden takip başlattığı, borcun muacceliyeti açısından temerrüdün gerektiği, dolayısıyla borç muaccel olmadan yapılan takibe itirazın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 4077 sayılı kanunun 10. maddesi tüketici kredisi hükümlerini düzenlemiş olup, davacı ile davalı arasında düzenlenmiş bulunan dava konusu sözleşmede, bu düzenleme kapsamında bir tüketici kredisi sözleşmesidir. Anılan yasa maddesinde “... Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir....

        Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin “Temerrüt ve Geç Ödeme” başlıklı 18/2 maddesi;“Temerrüt veya geç ödeme durumunda tüketiciden sözleşmede yer alan akdi faiz oranının %30 fazlasından daha yüksek oranda bir gecikme faiz oranı tahsil edilemez.” hükmünü içermektedir. Keza taraflarca imzalı Tüketici Kredisi Sözleşmesinin ekindeki Ödeme Planında da temerrüt faizi yıllık %30,2640 olarak belirlenmiş ve bu faiz oranının sözleşmedeki akdi faiz oranının %30 fazlası üzerinden hesaplanmış olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir. Anılan Yönetmeliğe göre bu akdi faizin %30 fazlası %30,2640 olup takip talebinizde talep etmiş olduğumuz faiz oranı yasaya ve sözleşmeye uygundur. Ne var ki somut olayda kullanılan kredi tüketici kredisi olduğundan temerrüt ve gecikme faizlerinin Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir....

        ile beraber bu şirketin ortağı olduğu anlaşılmaktadır.Takibe konu borcun dayanağının nerden kaynaklandığı anlaşılamamaktadır.Kredinin davacının ortağı olduğu şirket adına çekilen teminat mektubu kredisi olduğu takdirde, şirket ortağı davacının şahsen sorumlu olduğuna ilişkin bir taahhüdü olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi,mesleki ve ticari nitelikli kredi nedeniyle davanın öncelikle ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir.Kredinin şirketinin işlerinde kullanılmak üzere davacı yada davalı tarafından çekilen kredi olması halinde,kredinin niteliğine göre,tüketici kredisi ise davanın tüketici mahkemesinde bakılması gerekir.Bu nedenle dava şartlarından olan,öncelikle ve resen gözetilmesi gereken hususlardan olan görev konusunda, mahkemenin görevli olup olmadığının tesbiti için borcun dayanağı olan kredinin ne amaçla ve kim tarafından çekildiğine ilişkin olarak özellikle,krediyi veren şubenin tam olarak tesbiti, nakte çevirdiği bildirilen ......

          Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı banka tarafından davacıların murisine tüketici kredisi kullandırılırken düzenlenen kredili hayat sigorta poliçesinden kaynaklandığı, davacıların murisinin ve dolaylı olarak davacıların tüketici oldukları gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir....

            TÜKETİCİ KREDİSİ 5464 S. BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU [ Madde 44 ] 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 10 ] "İçtihat Metni" Davacı vekili, kredi kartı borcundan dolayı davalı hakkında yapılan takibin vaki itiraz üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın % 40’ından aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Kanunun 10.maddesinden kaynaklanan Tüketici Kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilerek görevsizlik kararı ile dosyanın hüküm kesinleştiğinde Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Niğde Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, davalıların murisinin kullandığı tüketici kredisi ve kredili mevduat hesabı alacağının mirasçılardan tahsiline ilişkin itirazın iptali istemlidir. Mahkemece; "vaktinden evvel açılan davanın usulden usulden reddine" şeklinde karar verilmiş, karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalıların murisi Durmuş Ali Kanur'un davacı bankadan tüketici kredisi ve kredili mevduat hesabı kullandığı, murisin 18/08/2019 tarihinde vefat ettiği, ödenmemiş kredi borcunun bulunduğu hususları uyuşmazlık dışıdır. Davalı mirasçılar; dava konusu kredi sebebiyle hayat sigortası düzenlendiğini, bu sebeple kredi borcunun sigorta teminatı kapsamında sigorta şirketinden karşılanması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Yargıtay 13....

              Çiftlik Şubesinden 21.000 TL tüketici kredisi çektiklerini, 10.10.2007 tarihinde eşi Derya Kahveci adına 34 AP 4894 plakalı otomobil satın alındığını, araç davalı üzerinde bulunduğu halde, taksitlerin vekil edeni tarafından ödendiğini, kredi borçlusunun da vekil edeni olduğunu, kanunen borçlar ve alacaklarda ortak olduklarından bahisle vekil edeninin borç ve arabanın yarı bedeli olan 18.000 YTL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde, dava konusu aracın vekil edeni tarafından parasıyla alındığını, kredi borcunun da aile borcu olmadığını, 17.09.2010 tarihli yargılama oturumunda ise, davacıya karşı kendilerinin de dava açtığını, Samsun 1. Aile Hukuk Mahkemesinin 2010/694 Esas sayılı dosyayla davanın derdest bulunduğunu, her iki dosyanın birleştirilmesine ve davacı ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

                Davalı tarafından konut kredisi kullanıldığı ileri sürülmüşse de, imzası inkar edilmeyen kredi başvuru formunda işyeri finansman kredisi talep edildiği gibi yine imzası inkar edilmeyen genel kredi sözleşmesi kapsamında davalının talebi doğrultusunda işyeri finansan kredisi kullandırıldığı tespit edildiğinden, taraflar arasındaki sözleşmenin tüketici sözleşmesi buna bağlı olarak yapılan işlemlerin, tüketici işlemi olmadığı açıkça anlaşıldığından davalının görev itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin genel işlem koşullarına ilişkin istinaf nedenine gelince; Yargıtay 11....

                UYAP Entegrasyonu