Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2018/12963 E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, takip dayanağı ipoteğin konut finansmanı ipoteği olup tüketici kredisi niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle ilamlı takibe konu edilemeyeceğini, alacağın tüketici kredisi olması ve ipotek alacağının varlığı, miktarı, muaccel olup olmadığı hususları Tüketici Kanununa tabi olduğundan kayıtsız şartsız para borcu içermediğini beyanla, davanın kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....

İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketici kredisi ve kredi kartı veren kredi kuruluşunun tüketiciye karşı açmış olduğu alacağına yönelik itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında yapılan tüketici kredisi ve kredi kartı sözleşme tarihleri dikkate alındığında uygulanacak olan yasanın 6502 sayılı TKHK olduğu hususu ihtilafsızdır. Gerek 4822 sayılı yasa ile Değişik 4077 sayılı yasa döneminde gerekse yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK'da Tüketici kredi sözleşmesi kurulduktan sonra muacceliyet koşulu şarta bağlanmıştır....

Davalının kredi sözleşmelerindeki adresinin "Kepeci Mahallesi, 115. Caddesi, No: 12 Merkez/Isparta" olduğu, ihtarnamelerin gönderildiği adresin ise "Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü 32090 Gönen/Isparta" adresi olduğu, 1058/7828025 no'lu kredi için çıkartılan kat ihtarnamesinin davalıya bizzat tebliğ edilmiş olması nedeniyle bu kredi yönünden muacceliyet koşulunun oluştuğu, ancak 1058/7827653 no'lu tüketici kredisi için çıkartılan kat ihtarnamesinin ise sözleşmedeki adresine çıkartılmaması ve davalıya bizzat tebliğ edilmemesi nedeniyle muacceliyet koşulunun oluşmadığı anlaşılmaktadır. 1058/7827653 no'lu tüketici kredisi yönünden muacceliyet koşulunun oluşmaması nedeniyle davacı bankanın icra takip tarihi itibariyle vadesi gelen kredi taksitleri ile gecikme faizini talep edilebileceği kabul edilmiştir....

Somut uyuşmazlık, tüketici davacı ile davalı banka arasındaki tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ile davalı banka arasındaki 09.07.2007 tarihli tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz....

    İlk derece mahkemesince; "...nihai taktiri mahkemeye ait olmak üzere dosyada yapılan detaylı inceleme ve açıklamalar ile hesaplamalar sonucunda; davacı bankanın 07.12.2017 takip tarihi itibarı ile davalı borçludan kredi kartı için; asıl alacak 75,44 TL, akdi faiz+temerrüt faizi 79.67 TL, vergi 0.02 TL olmak üzere toplam 155,13 TL, tüketici kredisi için; asıl alacak 1.105,76 TL, akdi faiz+temerrüt faizi 428.86 TL, vergi 0.94 TL olmak üzere toplam 1,635.56 TL talep edebileceği, davacı bankanın tespitlerimizi aşan taleplerinin yerinde olmadığı, tüketici kredisi ve yapılandırılan kredi kartı ile ilgili en önemli farkların muaccel olmayan taksit bedellerine tekabül eden anapara tutarlarınında talep edilmiş olmasından kaynaklandığı, tüketici kredisi için kalan taksitlerin muaccel olmayan anapara tutan olan 10.902,26 TL'nin huzurdaki dava ile istenemeyeceğini, yapılandırılan kredi kartı için kalan taksitlerin muaccel olmayan anapara tutan olan 2.441,11 TL’nin huzurdaki dava ile istenemeyeceğini...

    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.4822 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10. maddesi tüketici kredisi hükümlerini düzenlemiş olup, davacı ile davalı arasında düzenlenmiş bulunan dava konusu sözleşme de, bu düzenleme kapsamında bir tüketici kredisi sözleşmesidir. Anılan yasa maddesinin birinci fıkrasında tüketici kredisinin tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrasında da "Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az 1 hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir" yazılıdır....

      KARAR Davacı Banka, davalılardan ...’a 10.11.1998 tarihli “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” ile 3.995,62 TL ve aynı tarihli Kredili Mevduat Sözleşmesiyle de 2.500,00 TL kredi kullandırıldığını, diğer davalıların da sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 28/11/2000 tarihinde ihtar gönderildiğini, ancak ihtardan da sonuç alınamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Kredili Mevduat Sözleşmesi nedeniyle 45.258,48 TL’ye, Tüketici Kredisi Sözleşmesi nedeniyle de toplam 42.135,02 TL’ye ulaşan alacağın, her bir kredi sözleşmesinin asıl borçlu ve kefillerinden faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ... ve ..., davanın reddini dilemiş, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı, davalı bankadan tüketici kredisi aldığını, sonradan bu krediden doğan borcunu kapatabilmek için başka bir bankadan kredi alarak EFT ile davalı bankaya gönderdiğini, ancak davalı bankanın gönderilen parayı ayrı bir hesapta tutması nedeniyle borcun son bulmadığını ileri sürerek; davalı bankaya tüketici kredisi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir....

          görülmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesinde; “Tüketici kredisi sözleşmesi, kredi verenin tüketiciye faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında ödemenin ertelenmesi, ödünç veya benzeri finansman şekilleri aracılığıyla kredi verdiği veya kredi vermeyi taahhüt ettiği sözleşmeyi ifade eder” şeklinde tanımlandıktan devam eden maddelerde bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir....

            Taraflar arasında yapılan tüketici kredisi, KMH sözleşmesi ve kredi kartı sözleşme tarihleri dikkate alındığında uygulanacak olan yasanın 6502 sayılı TKHK olduğu hususu ihtilafsızdır. Gerek 4822 sayılı yasa ile Değişik 4077 sayılı yasa döneminde gerekse yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK'da Tüketici kredi sözleşmesi kurulduktan sonra muacceliyet koşulu şarta bağlanmıştır....

            UYAP Entegrasyonu