Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunludur; Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar dikkate alınmaz." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı adına çıkarılan tüketici kredisi hesap kat ihtarnamelerinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiğinin belgelendirilemediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İcra takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı yasanın 22 ile 28.maddeleri arasında tüketici kredisi düzenlenmiş olup, aynı yasanın 28.maddesinde; belirli süreli kredi sözleşmelerinde tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda kredi verenin, borcun tamamının ifasını talep etmek hakkını saklı tutmuşsa tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanabileceği, kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için de tüketiciye en az 30 gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerektiği öngörülmüştür....

Mahkemece, dava konusu alacağın dayanağı Bireysel Kredi sözleşmesinin 4077 Sayılı Yasanın 10. ve 23. maddelerinde düzenlenen Tüketici Kredisi niteliğinde olup, davanın Tüketici Mahkemelerinin görevine girdiğinden bahisle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, banka kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır. 01.03.2006 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44/2 maddesine göre “ kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.” Bu durumda mahkemece işin esası incelenip sonuçlandırılması gerekirken, davanın Tüketici Mahkemesi’nin görevini girdiğinden bahisle, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

    Bu bakımdan, ihtilafın asıl kaynağı olan kredi, nitelik itibariyle tüketici kredisi olmayıp, sözleşme kapsamında bunun bir tüketici kredisi olduğuna dair hüküm bulunmadığı gibi, sözleşme şartları incelendiğinde kredinin ticari kredi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı ile banka arasında 4077 Sayılı Yasa'nın değişik 10/A maddesi kapsamında bir ilişki bulunmadığından, kefil sıfatıyla ödenen paranın tahsiline ilişkin uyuşmazlıkta bu yasanın uygulanması söz konusu değildir. Bu durumda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Ancak bu durumda uygulanacak faiz oranı kredi kartı sözleşmesi uyarınca belirlenen orandan fazla olamaz." hükmünü taşımakta olup, maddede kredi kartlarının hangi durumda tüketici kredisi olarak sayılması gerektiği düzenlenmiştir. 6502 sayılı yasa belirli koşullar altında kredi kartlarını kanun kapsamına almış ve bu kapsamda tüketici kredisi olarak nitelendirmiş, yasanın 22/2 maddesindeki özelliklere sahip kredi kartı sözleşmeleri, tüketici kredisi sözleşmesi hükmüne tabi kılınmıştır. Şu halde alacaklı banka ile "kredi kartı üyelik sözleşmesi" imzalayan, kredi kartı hamilinin edimini yerine getirmemesi üzerine taraflar arasında borcun yeniden yapılandırması ile 6502 sayılı yasanın 22/2 maddesindeki tüketici kredisi ilişkisi oluşmuştur. Böylece ödenmeyen taksitlerin talebinde 6502 sayılı yasanın 28. maddesi gereğince " borçlunun birbirini izleyen en az iki taksiti ödeme temerrüte düşmesi ve tüketiciye en az 30 gün süre verilmesi" gerektiği yönünde muacceliyet şartı aramalıdır....

      Yasa koyucu, bankalardan kredi kullanan bir kısım kredi (tüketici kredisi) lehtarını, bu ağırlaştırıcı hükümlerden ayrık tutmak amacını güttüğünden, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'a 4822 sayılı Yasa'nın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; "Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir" şeklinde tanımlama yapıldıktan sonra, maddede, bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları farklı ve özel şartlara tâbi tutulmuştur. Yasa'ya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, kredi verenin yükümlülükleri de sayılmıştır....

        - K A R A R - Davacı vekili, davalı ile imzalanan kredi kartı sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kartı verildiğini, borcun zamanında ödenmemesi üzerine icra takibine geçildiğini,davalının açılan bu takibe haksız olarak itirazda bulunduğunu belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, kredi kartı borcunun taksitlendirildiğini,taksitlendirmenin tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olduğunu, 30 günlük muacceliyet ihtarının yapılmadığını, istenilen faizin yüksek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

          Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava; davacı ile davalı banka arasında imzalanan iki adet bireysel kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca davacının emekli maaşından yapılan kesinti nedeniyle alacak istemine ilişkindir. 4077 Sayılı Kanun'un 3. maddesinin "e" bendinde tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi, aynı maddenin "h" bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Bu kanunun 10. maddesinde ise tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredinin tüketici kredisi olduğu belirtilmiş, 23. maddesinde de 4077 Sayılı Kanun'un uygulanmasıyla ilgili her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılacağı düzenlenmiştir....

            Somut olayda, davacı, dava dışı banka arasında imzalanan konut kredisi sözleşmesi gereğince davalı banka lehine ipotek konulan taşınmazı satın aldığını belirttiği, uyuşmazlığın konut kredi sözleşmesinden kaynaklandığına dikkate alındığında, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulünün gerekyiği, bu itibarla uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olması nedeniyle..." görevsizlik kararı verilmiştir....

            Yasa koyucu bankalardan kredi kullanan bir kısım kredi (tüketici kredisi) lehtarını bu ağırlaştırıcı hükümlerden ayrık tutmak amacını güttüğünden 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; "Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir." şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları farklı ve özel şartlara tabi tutulmuştur. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10.madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, kredi verenin yükümlülükleri de sayılmıştır....

              TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 12/11/2019 NUMARASI : 2018/695 2019/722 DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : İstanbul 8. Tüketici Mahkemesinin 2018/695 Esas, 2019/722 karar sayılı kararı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında konut kredisi sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşme uyarınca davalıya kredi kullandırıldığını, davalı tarafından kredi taksitlerinin ödenmediğini, davalıya muacceliyet ihtarlarının gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul 4....

              UYAP Entegrasyonu