Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile dava dışı Ahmet Yılmaz arasında 21.01.2013 tarihli K1 000284981 nolu kredi sözleşmesi ve aynı tarihli 56.000,00 TL limitli EK-A Cari Hesap Kredi Sözleşmesi imzalandığı, cari hesap kredi sözleşmesinin K1 000284981 nolu kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir eki olduğunun belirtildiği, davalının ise 21.01.2013 tarihinde ayrıca imzaladığı Kefaletname ile 21.01.2013 tarihli K1 000284981 nolu kredi sözleşmesine 56.000 TL limitle müteselsil kefil olduğu, sözleşmenin 1....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/02/2020 tarih ve 2018/1203 Esas - 2020/128 Karar sayılı kararı ile; " ....dava dışı ... ve davacı tarafından 21.01.2013 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalı ... tarafından 56.000 TL tutar için kefalet sözleşmesi düzenlendiği, 21 01.2013 tarihinde düzenlenen 56.000 TL kredi limitli kredi sözleşmesinin 20.000 TL tutarlı kredinin tamamının dava dışı ... tarafından kapatıldığı, kalan 36.000 TL tutarlı kredinin kredi şartları ve ödeme durumunun dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre tespit edilemediği, davacı ......
Arasında akdedilen kredi sözleşmelerinde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer alarak borcun sorumluluğuna ilişkin tarafımızdan imzalan ve sonradan açık yerlerin banka yetkilileri tarafından doldurularak borçlanmalarına sebebiyet verildiğini, davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra sözleşmenin birinci sahifesindeki tahsis edilen kredi limiti ve sözleşme tarihi sonradan banka yetkilisince doldurulduğunu, yine kredi sözleşmesinin 28. sahifesindeki kefil olunan azami miktar ve sözleşme tarihi banka yetkilisince sonradan doldurulduğunu, çünkü kredi sözleşmesinin 28....
Davalı ..., kredi sözleşmelerine dayalı olarak kefil hakkında yapılan takibin hukuka aykırı olduğunu, kefalet şartlarının gerçekleşmediğini, diğer davalı ... tarafından imzalanan 27/08/2008 tarihi genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını,boş olarak imzalanan kredi sözleşmesinin davacı banka tarafından gerçeğe aykırı bir şekilde 80.000,00 TL olarak doldurulduğunu,bu tutarın nakden veya hesaben kullandırılmadığını sadece bir limit olarak tanımlandığını dolayısı ile tanımlanan limitten herhangi bir miktar kullandırılmadıkça borç ilişkisi doğamayacağını,27/08/2008 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinin önceki sözleşmelerden bağımsız bir sözleşme olduğunu, düzenlenen kredi sözleşmesinin önceki taaahhütname ve sözleşmelerle bağlantı haneleri boş bırakıldığını hakkında başlatılan takibin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali-menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde diğer davalının kredi sözleşmesinin teminatı olarak taşınmazını ipotek ettirdiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip takibe geçildiğini ancak itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, kredi sözleşmesi aslının davalı banka tarafından süresinde sunulmadığı, ayrıca kredi sözleşmesinin sureti üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının sözleşmedeki imzaya itirazı üzerine alınan raporda imza davacıya ait çıkmamıştır. Ancak, anılan sözleşmede davacının kefaleten mi, yoksa asaleten mi borçlu olduğu anlaşılamamakta olup, mahkemece bu yön davalıya veya davacıya açıklattırılmamıştır. Şayet davacı, asıl borçlu ise sözleşmedeki imzanın ona ait olmamış olması, kredi davacıya ödenmiş ise önem taşımaz. Bu durumda kredinin davacıya ödenmiş olduğunun tespit edilmesi halinde davacı kredi borcundan sorumludur. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Hukuk Dairesinin 02/11/2020 tarih ve 2020/458Esas 2020/4608 Karar sayılı ilamı ile; davalı banka her iki kredi sözleşmesinin imzalanmasından önce de davacıya bilgilendirme formu vermiştir. Davacının imzasını havi bilgilendirme formlarında, genel kredi sözleşmesinin 6. maddesinin banka tarafından alınacak masraflara ilişkin olduğu ve aleyhe hükümler içerdiği belirtilmiştir. Bilgilendirme formunda atıf yapılan genel kredi sözleşmesinin 6.2 maddesi ise, “Taraflar kredi ve bankacılık işlemlerinden kaynaklanan tüm masraf ve ücretlerle sair giderlerin işbu sözleşmenin ekinde liste halinde yer aldığını ve taraflarca kabul edildiğini beyan ederler...” hükmünü haizdir. Sözleşme ekinde, “Ticari Kredi Komisyonları” başlığını taşıyan ve banka tarafından alınacak masrafların gösterildiği bir liste olduğu ve listenin davacı şirketin imzasını taşıdığı görülmüştür....
imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine göre şirket lehine, şirket kredi kartı tahsis edildiği, kredi kartlarının şirketin hissedarları olan davacılar ... tarafından alışveriş veya nakit çekimler için kullanıldığını, zira kredi kartı üyelik sözleşmesinde kredi kartlarını kullanacak yetkililerin ... olarak belirlendiğini, raporda da belirtildiği üzere ... genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığından sözleşme gereğince kredi kartı borcundan sorumlu olduğunu, ...'...
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf talebinde bulunan davalı banka tarafından, davacı Duran Yalçın'ın banka ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi'nde kefil olduğunu, kredi sözleşmesinin devamlılık ve bütünlük arzettiğini, ikinci kredi sözleşmesinin kredi limitini artırmak ve ilk kredi sözleşmesine yeni teminatlar katabilmek amacıyla tanzim edildiğini, sözleşmeler arasında bağlantılar bulunduğu ileri sürülerek kararın kaldırılması talep edildiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, menfi tespit davasıdır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır....
Ltd Şti ile davalı banka arasında imzalanan ikinci genel kredi sözleşmesinde ve bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmaması nedeniyle ikinci kredi sözleşmesinde davacı tarafından ödenen taksit miktarları toplamı olan 97.992,15.-TL’nin avans faizi ile birlikten davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı davacının davalıya 58.795,51 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı banka tarafından davacıdan istenen 156.868,74.-TL kredi borcu ve 400.000.-TL’lık teminat bonosundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının bonodan dolayı menfi tespit talebinin kabulüne, krediden dolayı da borçlu olmadığının tespiti ile bu kredi borcu nedeniyle davalı bankaya ödenen 97.992,15....