ÇEK İPTALİMENFİ TESPİT 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 21 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki menfi tesbit- çek iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Dava, çekler sebebiyle borçlu bulunulmadığının tesbiti istemine ilişkindir. Davalı duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermemiştir....
DAVA ŞARTIHUKUKİ YARARİTİRAZIN İPTALİMENFİ TESPİT 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 66 ] 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 72 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı tarafından Çorlu Birinci İcra Müdürlüğü'ne ait 2007/6632 E. sayılı icra dosyası ile aleyhinde takip başlatılmışsa da, takibe dayanak olarak gösterilen sözleşmede imzasının bulunmadığını ileri sürerek, takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, takibin itiraz üzerine durduğunu, bu aşamada davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece, süresinde itiraz edilmeyen dava konusu edilen kredi sözleşmesinin İ.İ.K.'nın 68. maddesinde belirtilen belgelerden olduğu, davacı tarafın dava konusu edilen kredi sözleşmesini ve içeriğini kabul etmiş sayıldığı,davacıların yıllardır süren iş bu kredi sözleşmesine ilişkin takipten de uzun süredir haberdar olduğu, ancak takip kesinleştikten sonra iş bu menfi tespit davasını açtığı, iptalini istediği kredi sözleşmesine süresinde itiraz edilmemesi sonrası kredi sözleşmesinin içeriğini kabul etmiş sayılmakla birlikte bu durumun aksini gösteren delil ve belge de ibraz etmeyerek davasını ispatlayamamış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşmiş olan icra takibine karşı açılmış menfi tespit davasıdır. Alacağın ispatı ilamsız icra takiplerinde alacaklı bankaya ait olup davalının, dava tarihi itibariyle dava konusu edilen icra takibinden dolayı alacaklı olduğunu kanıtlamak ile yükümlüdür....
Mahkemece, davalı bankanın alacaklı olduğunu ispatlamakla yükümlü olduğu, özellikle kredi sözleşmesinin aslını mahkemece ibraz etmesi gerektiği, sözleşme aslının davalı banka tarafından ibraz edilemediğini, Asliye Ceza dosyasında da kredi sözleşmesinin bulunmadığı, gerekçeleriyle davanın kabulüne, davanın davalıya 35.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda genel kredi sözleşmesinin aslının davalı banka tarafından ibraz edilememesi nedeniyle mahkemece menfi tespit davası kabul edilmiştir. Ancak, kredinin davacı tarafa ödenmiş olması halinde genel kredi sözleşmesinin aslı olmasa dahi davacı borçtan sorumludur....
ne kredi kullandırıldığını, davacıların bu kredi sözleşmesinin kefilleri konumunda olduğunu, aynı dönemde kredi sözleşmesine ek olarak davacılardan bir adet davaya konu edilen bononun alındığını, uygulamada alacaklıların isterse asıl borç ilişkisine isterlerse bonoya dayalı olarak takip yapabildiğini, kredi sözleşmesindeki limitin sonradan doldurulduğu yönündeki iddianın yazılı olarak kanıtlanmasının gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece Verilen (İlk) Karar Mahkemece 25.03.2015 tarih, 2019/317 E. ve 2015/149 K. sayılı kararı ile, davacının kefil olduğu iddia olunan dava dışı Ali Rıza Özyurt ile davalı işbankası arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesinin aslının dosyaya sunulamadığı, kredi kartı sözleşmesi ile kredi kartı kefalet sözleşmelerinin tarihlerinin birbirinden farklı olduğu, kredi kartı sözleşmesinin aslının sunulması halinde üzerinde kefalete ilişkin miktarın ve maddelerinin olup olmadığının denetlenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, protokol eki ve ayrılmaz bir cüz'ü sayılan kredi kartı kefalet sözleşmesine hukuken değer atfedilebilmesi için öncelikle kredi kartı sözleşmesinin bulunması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının 20.000,00 TL ile borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir. B....
nun müvekkilinin bilgisizliği ve saflığından yararlanarak kredi sözleşmesinin tahsisi için gerekli belgelerin temini amacıyla noter, banka ve diğer kurum ve kuruluşlara götürülerek buralarda tanıdığı kişiler vasıtasıyla hiçbir şekilde içeriğini bilmediği evrakların imzalatıldığını, davalı banka çalışanları tarafından da yapılan hukuka aykırı işlemler uygun görülerek diğer davalıların iradeyi fesada uğratan davranışlarına ortak olunduğunu, müvekkilinin söz konusu kredi sözleşmesini imzalarken iradesinin sakatlandığını belirterek 15/05/2006 tarihli kredi sözleşmesinin iptali ile müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
, ... seri nolu kredi sözleşmesinin, daha önceden düzenlenmiş bir kredi sözleşmesinin devamı niteliğinde olup olmadığı, sanık ...’in ne miktarda kredi kullandığı, kredi bedeline hangi tarihte sanığın hesabına aktarıldığı, borcu karşılamaya yeterli başkaca bir teminat alınıp alınmadığı hususlarının ilgili bankadan araştırılması ile bunlara ilişkin kayıt ve belgelerin onaylı sureti getirtilerek, dosya içerisine alınması, katılan ... ve müşteki ...’nın kefilliklerini içerir sayfanın sonradan eklenip eklenmediğinin, önceki raporda tespit edilemediğinden gerektiğinde toplanan delillere göre ikinci bir sayfa değişikliği yapılıp yapılmadığının tespiti için bilirkişi raporu aldırılması, delillerin bu şekilde toplanması sonucunda sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümlerin tesisi, Kanuna aykırı olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması...
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, kredi kartı sözleşmesinin fotokopisi üzerinde yapılan incelemede sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, davalının kötüniyetle sahteciliği bilerek kredi kartı çıkarttığının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, imza inkarına dayalı menfi tespit davasıdır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli olmadığı gibi, Yargıtay denetimine de açık değildir. Zira dava konusu kredi kartı sözleşmesi aslının incelenmesi gerekirken, kredi kartı sözleşmesinin fotokopisi üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlendiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, dava konusu kredi kartı sözleşmesi aslı getirtilerek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece itirazın iptali davaları açıldıktan sonra aynı genel kredi sözleşmesine ilişkin olarak davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan, yukarıda açıklandığı üzere davacı yan genel kredi sözleşmesinin yanı sıra taşıt kredisi sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürerek taşıt kredi sözleşmesinin de feshini talep etmiştir. İşbu menfi tespit davasına konu taşıt rehni sözleşmesi davalı banka ile tefrik kararı verilen davacı ... ... Ltd. Şti. arasında akdedilmiş olup, davacının anılan sözleşmede herhangi bir sıfatla imzası bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla, davacı menfi tespit davasına konu taşıt kredi sözleşmesinin tarafı değildir. Bu durumda mahkemece, davacının tarafı olmadığı taşıt kredisi sözleşmesinin feshini talep etmekte aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygundur....