Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, davalı bankadan 27.10.2005'te 120 ay vadeli tüketici kredisi kullandığını, kalan tutarı erken ödeme niyetiyle 06.09.2009 taksit tarihi itibariyle toplam 27.186,13 TL yı borcuna karşılık olarak şubedeki vadesiz mevduat hesabına yatırdığını, ancak davalı bankanın kredi sözleşmesinin 8. maddesine aykırı olarak 20.000,00 TL daha ödeme yapması gerektiğini, yatırdığı paranın kredi borcuna karşılık tahsil edilmediğini bildirdiğini ileri sürerek, davaya konu hukuka aykırı ve haksız tutum nedeniyle oluşan faiz ve masraflar dahil oluşmuş ve oluşacak her türlü maddi ve manevi zararın tazminine, borcumun dava tarihi itibariyle tespitine, kredi sözleşmesinin 8. maddesinin iptaline, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir. Davalı banka, davanın reddini dilemiştir....

    Bankası ...vek.Av.... aralarındaki menfi tespit davası hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 11.04.2011 gün ve 260-185 sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Heyetçe incelenmesine gerek görülen 27/10/2004 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi kredi sözleşmesinin tüm sayfalarını içeren onaylı örneği ile varsa taraflar arasında akdedilmiş kredi kartı sözleşmesinin eklenerek birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece, HGK'nun 2004/13-761 Esas, 708 Karar sayılı ilamında kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinin belirtildiği davaya konu kefalet sözleşmesinin belirli bir kefalet limiti içermediğinden geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibinden dolayı davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir. Davacı davaya konu olan genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamıştır. Mahkemece, sözleşmede kefalet limiti olmadığından davanın kabulüne karar verilmiş ise de sözleşmenin ilk sayfasında kredi limiti açıkça 180.000 YTL olarak belirlenmiş olup bu durumda kredi limiti kadar davacının kefil sıfatıyla sorumluluğu söz konusu olacaktır. Kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

        ne 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği kredi kullandırıldığını, iş bu kredinin kullandırılması sırasında müvekkilinin de müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili tarafından kredi müşterisi şirketin ortaklığından ayrılmasını müteakip 29/03/2013 tarihli dilekçe ile 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesiyle kendisini borç altına sokabilecek her türlü yükümlülüğün sonlandırılması için davalı bankaya başvuruda bulunduğunu ancak davalı banka tarafından olumlu ya da olumsuz herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından genel kredi sözleşmesinin bir suretinin verilmesini bankadan talep ettiğini, ancak kefalet tutarı kısmı boş olduğu halde imzalanan genel kredi sözleşmesinin, kendisine verilen suretinde davalı banka yetkililerince hukuka aykırı olarak 875.000,00.TL olarak doldurulduğunun tespit edildiğini, tespit edilen bu durumun düzeltilmesi için ihtarname çekildiğini, ancak davalı banka tarafından yapılan işlemlerin...

          Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, kredi kartı sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kredi kartı sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek, menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kredi kartı sözleşmesinin sureti üzerinden inceleme yapıldığı ve mukayese imzaların da sözleşme tarihinden sonra olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacının sözleşme tanzim tarihinden önceki ve sonraki döneme ait resmi kurumlar huzurunda atılmış imza asılları getirtilip huzurda imza örnekleri de alınıp grafoloji konusunda uzman bilirkişiden sözleşme aslı üzerindeki imzaların davacıya ait olup olmadığı konusunda rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir....

            şekilde kullanılması sebebiyle yerinde olmadığı, davacının imzalamak suretiyle sözleşme hükümlerini kabul ettiği, kredi ödemelerini zamanında yapmamış olması sebebiyle, kredi taksitlerinin sözleşme gereğince kredili mevduat hesabından tahsil edildiği, uygulanan faizin sözleşme ve yasa hükümlerine uygun olduğu ve davacının dava tarihi itibariyle davalı bankaya 24,450,83-TL borçlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

              ın kredi kartı borçlarından da sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin 29. maddesinde “Şirket Kredi Kartı” kenar başlıklı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Davacı ... anılan sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış ise de, davacı dava konusu kredi kartı sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığını iddia etmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu kredi kartlarının anılan genel kredi sözleşmesinin 29. maddesi uyarınca verilmiş şirket kredi kartı niteliğinde olup olmadığı veya davacının imzasının bulunmadığı ileri sürülen kredi kartı sözleşmesi uyarınca verilip verilmediği yönü üzerinde durulup yeterince araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davalı banka ile davadışı ... Su-... ... arasında 16.02.2006 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacının da sözleşmenin müteselsil kefili olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava, kredi sözleşmesinde kefalet limiti belirtilmediğinden sözleşmenin geçersiz olduğu, bu nedenle davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davaya konu işin ticari iş niteliğinde olduğundan davanın Kadıköy Ticaret Mahkemesi' nde görülmesi gerektiğini belirterek işbölümü itirazında bulunmuş, ayrıca kredi sözleşmesinin 1. sayfasında kredi limitinin yazılı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....

                  ./11/2007 tarihli kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede geri ödemede uygulanacak faiz oranının libor + %... (libor altı ayda bir revize edilmek üzere) olarak belirlendiğini, ancak davalının daha yüksek faiz oranı uygulayarak (60.963,29 USD) faiz tahsil ettiğini ileri sürerek, şimdilik ....000,00 USD’nin temerrüt faiziyle, ıslah dilekçesiyle 71.000,00 USD’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, .../11/2007 tarihli sözleşmenin 20/11/2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin eki olup, bağımsız bir sözleşme niteliğinin bulunmayıp genel kredi sözleşmesi hükümlerine tabi bulunduğunu, geri ödemelerde genel kredi sözleşmesi hükümlerine uygun şeklinde faiz tahakkuk ettirildiğini, ek kredi sözleşmesinde kredi faiz oranı libor + % ... olarak belirlenmiş ise de genel kredi sözleşmesinin .... ve .... maddelerinin bankaya faiz oranlarını belirleme yetkisi verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

                    Gıda firmalarına kredi kullandırılırken alınan vergi levhaları, onaylı bilanço ve gelir tabloları, kredi sözleşmeleri, imza sirküleri gibi belgeler ile iş sözleşmesinin feshine dayanak yapılan müfettiş raporuna dayanak oluşturan tüm bilgi ve belgeler dosya içerisine getirtilmemiştir. Öncelikle mahkemece müfettiş raporunun tamamı, ... Bilgisayar, ... Turizm, ... Gıda,......

                      UYAP Entegrasyonu