Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, davacı ... takip borçlusu olmadığından bu davacı yönünden davanın reddine, davacı şirketin kredi lehdarı diğer davacıların müteselsil kefil oldukları kredi sözleşmesi gereğince kullanılan kredi geri ödemelerinin ödenmemesi üzerine hesabın 15.10.1999 tarihinde kat edildiği ve borçluların 22.10.1999 tarihinde temerrüde düştükleri, temerrüt faiz oranının kredi sözleşmesinin 41. maddesine göre % 165 olarak belirlendiği, bu hükümler uyarınca bilirkişi tarafından belirlenen alacak tutarları dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece, HUMK'un 74....
açık olduğu, davacının açtığı davanın 19/02/2016 tarihli menfi tespit davası olduğu, davalının icra takibine itiraz üzerine açtığı itirazın iptali davasının ise 01/04/2016 tarihli olduğu, itirazın iptali davasının menfi tespit davasının sonucunu bekleyebileceği, bu nedenle dava dosyalarının birleştirilmesine gerek olmadığı, davacı bankanın dava dışı şirket ile 25/09/2008 ve 14/04/2014 tarihlerinde iki ayrı genel kredi sözleşmesi imzaladığı, davacının 25/09/2008 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğu, 14/04/2014 tarihli kredi sözleşmesinde ise kefil olarak imzasının bulunmadığı, bu nedenle kredi sözleşmesi ile bağlı olmadığı bilirkişi raporunda açıkça anlaşılacağı üzere icra takibine konu kredinin 14/04/2014 tarihli kredi sözleşmesinden dolayı kullandırıldığı, bu durumda temlik eden bankanın 14/04/2014 tarihli kredi sözleşmesine 25/09/2008 tarihli kredi sözleşmesinin eki niteliğinde hüküm koymasının imzası bulunmayan davacının sorumluluğunu değiştirmeyeceği, bu nedenle mahkeme kararının...
Davalı vekili, davacıların genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarının, kredi sözleşmesinin süresiz olup, kefalet limiti dahilinde kullanılan kredilerden sorumlu olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı banka vekili, genel kredi sözleşmesinin kefili olan davalıların, ihtarnameye rağmen borçlarını ödemediklerini iddia ederek 17.491.002.09 TL.nin % 39 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir....
Yapılan incelemede taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinin tamamının dosya kapsamında bulunmadığı, özellikle masraf ve komisyonlarla ilgili sözleşme hükümlerini içeren sayfaların mevcut olmadığı tespit edilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2006/2381 takip sayılı dosyasına gelince söz konusu icra dosyasındaki takip talebinde takibin dayanağı tüketici kredisi sözleşmesi gösterilmiş ancak eki belge olarak 01.06.2005 tarihli kredi sözleşmesinin bir kısım sayfaları eklenmiş olmakla birlikte yine eki ihtarname içerisinde dava dışı asıl borçlu şirketin 11.04.2005 tarihli genel kredi taahhütnamesi gereğince kredi kullandırıldığı belirtilerek ihtarname çekilmiştir. Bu kredi sözleşmesinin de dosya içerisine getirtilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacının bu icra dosyası ile ilgili talebi yönünden de takip dayanağı genel kredi sözleşmesi getirtilerek dosya içerisine alınmalıdır....
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) DAVA TARİHİ : 15/03/2021 KARAR TARİHİ : 06/06/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2023 DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ...'ın kredi borçlusu ...A.Ş., kredi alacaklısı davalı ... Bankası ... Şirketi olan 1.875.000,00 TL bedelli, 15/09/2014 tarihli, ... sözleşme seri numaralı Genel Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatıyla sözleşmenin tarafı olduğunu, Mevcut Genel Kredi Sözleşmesinin davalı bankanın ...... Şubesinde düzenlenip imza altına alındığını, TBK 583/1 maddesindeki düzenlemenin "... sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile ... tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
A.., kredi kullanmadığı ve sözleşmeye imza atmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davaya konu kredi sözleşmesinin, davalı B.. B.. ve bir kısım kooperatif üyelerince usulsüzlük ve sahte imza atılmak sureti ile düzenlendiğinin Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada dinlenilen sanık, müşteki ve tanık beyanları ve Yargıtay Bozma İlamında tespit edilen hususlar sonucunda anlaşıldığı, davalılardan L.. C.. ve H.. A..'ın kredi sözleşmesinden, icra takibinde yapılan tebligat üzerine haberdar oldukları, söz konusu kredi sözleşmesinde borçlu ve kefil olarak görünmekte iseler de kredilerin bu davalılarca kullanılmadığı, ayrıca kredi borcunun dava açıldıktan sonra davacı tarafından davalı B.. B..'ın gayrimenkulünün satılması ile tahsil edildiği gerekçesiyle davanın reddi ile yargılama giderlerinden dava açılmasına sebebiyet veren davalı B.. B..'ın sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, 17.07.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, takibe konu kredi sözleşmesi ve ipotek belgesindeki imzaların ...'ın eli ürünü olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, kredi sözleşmesindeki imzaya itiraz nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde inceleme yapılabilmesi için davacının sözleşmenin tanzim tarihinden önceki ve sonraki dönemlerine ait ıslak imza asılları getirtilip, huzurda imza örnekleri de alınarak inceleme yapılması gerekir. Somut olaydaki incelemede, kredi sözleşmesinin tanzim tarihinden önceki döneme ait 2002 tarihli imza fotokopileri incelemesi doğru olmamıştır. Davacının resmi kurumlar huzurunda sözleşmenin düzenleme tarihinden önceki döneme ait imza asılları getirtilip inceleme yapılması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/491 esas sayılı dosya bu dosya içerisine getirtilerek, dava konusu ve tarafları aynı olduğu takdirde menfi tespit davası eldeki bu dava dosyasından önce açılmış ise, bu dosyayı menfi tespit davası ile birleştirmek veya menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi gerektiği halde bu araştırma yapılmadan karar verilmesi yerinde olmadığı anlaşıldığından, Fatsa 1....
kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin şekil şartlarının sağlanmaması nedeniyle müvekkili yönünden kesin geçersiz olduğuna dikkat çekmek istedikleri, TBK'nın kefalete ilişkin 581. vd. maddeleri incelendiğinde kefalet sözleşmesinin bazı şekil şartlarına tabi tutulduğu anlaşıldığı, 583....