Davalı vekili; taşınmaz makilindeki değikliklerin davalı bankaya bildirilmemesi sebebiyle e-ipotek işleminin yapılamadığını ve kredi teminatlandırılamadığından konut kredisi sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Parası nakit kredi ve şirket kredi kartı düzenlenerek kredi tesis edilerek kullandırıldığını, asıl borçlu şirketin ödemelerinde sorunlar yaşanınca genel kredi sözleşmesinin rehin, hapis ... ile kefalete ilişkin hükümleri uyarınca bloke ve mahsup işlemlerinin yapıldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, davacının 163.YTL tutarında davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu miktar ödenmekle istirdada dönüştüğünden ödenen tutarın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 6.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Genel kredi sözleşmesinin 8. maddesine göre davalı bankanın tahsis edilen krediler nedeniyle komisyon tahsilini talep hakkı var ise de davacının hesabından tahsil edilen komisyon bedelinin kullandırılan kredi bedelinden değil ,kredi limitinin artırılması için yapılan revize işlemine ilişkin olduğu, davacı şirkete kullandırılmayan bir kredi için kredi tahsis komisyonu tahsil edildiği anlaşılmakla kredi revize komisyonu olarak tahsil edilen bedelin iadesi isteminin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle;hükme yönelik olarak davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit - istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan kredi aldığını, ancak Genel Kredi Sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, müvekkilinin asıl borçlu ve kefil olarak 63.000.000.000.-TL. borçlandırıldığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, 500.000.000.000.-TL.nin davalıdan istirdadına, % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili müvekkili ile davacı arasında imzalanan Kredi Sözleşmesinin limitinin 63.000.000.000.-TL. olduğunu ileri sürerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur....
Sayılı dosyasından haciz yolu ile ilamsız takip açıldığı, İ.İ.K. 45. maddesine uygun olarak kefiller aleyhinde başlatılan haciz yolu ile ilamsız takibe kredi borçlusunun dahil edilmediği, borçlu ...`ın kefili olduğu dava dışı ... Ltd. Şti. ile müvekkil banka arasında 26/07/2011 tarihli 300.000,00TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin dışında imzalanmış başka bir Genel Kredi Sözleşmesinin bulunmadığı, ... Tic. Ltd. Şti. ile 18/01/2013 tarihli 300.000,00TL bedelli ve 02/07/2013 tarihli 300.000,00TL bedelli Kredi Çerçeve Sözleşmesi imzalandığı ancak bu kredi çerçeve sözleşmelerine istinaden yeni bir kredi kullandırımının söz konusu olmadığı, bu kredi çerçeve sözleşmeleri, dava dışı ... Ltd....
Çok sayıda yerleşmiş Yargıtay kararında da açıklandığı üzere kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan senetlere dayalı olarak alacaklı banka veya kredi kuruluşlarının kredi sözleşmelerine dayanarak yapacakları ilamsız takibin yanında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla ayrı bir icra takibi yapmaları mümkündür. Bu yönden davalının yaptığı icra takibinde yasal bir engel olmayıp davacı tarafın aksi yöndeki iddiaları haklı görülmemiştir....
Davalı vekili, dava dilekçesinin usule uygun olmadığını,kredi müşterisi dava dışı ... ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin krediyi kullanan müşterinin kullandığı azami kredi limitini belirleyen ve bu kredilerin gelen şartlarını düzenleyen içeriğe sahip olduğunu, davacının bu sözleşme ile 50.000,00 TL limite kadar kredi müşterisine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla kendi rızasıyla kefil olduğunu, sözleşme genel kredi sözleşmesi adı altında düzenlense de kefalet sözleşmesi niteliğinde olup TBK'daki kefalet sözleşmesi unsurlarını taşıdığını, genel kredi sözleşmesinin belirsiz süreli çerçeve sözleşmesi niteliğinde olması nedeniyle kredi müşterisinin sözleşmede belirtilen azami limite kadar kullandırılacak kredilere kefil olduğunu,kefalet limitinin sözleşmede yazı ve rakamla ayrı ayrı yazdığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....
Dosya içeriğine göre, davalı bankada şube müdür yardımcısı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin bankacılık usul ve mevzuatına aykırı işlemleri nedeni ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının, davalı bankanın genel müdürlüğü krediler genelge ve mevzuatına uymayan usulsüz krediler kullandırdığı, şube limiti aşımında kredilerin riske edildiği, dolaylı ve muvazaalı krediler kullandırdığı, yüksek faizli ticari kredi bakiyelerini tasfiye etmek üzere ticari kredi müşterilerine konut kredisi gibi düşük faizli ipotek karşılığı ve kefaletli krediler kullandırarak bankanın faiz kaybına sebep olduğu, üst makamlardan yetki almadan kredi kullandırdığı, bu usulsüz kredilere ait kredi tespit komisyonu karar tutanaklarından bir kısmının düzenlenmediği, birçok kredi tespit komitesi kararlarında imzasının bulunduğu tespit edilmiştir....
Arasında 25.09.2014 tarihli, 300.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu kredi sözleşmesinin 19. Sayfasında ... tarafından müteselsil kefil sıfatıyla 375.000,00 TL limitle sınırlı olarak imzalandığına ilişkin kefalet beyanının yer aldığını, ...'ın kefalet imzasının atıldığı tarih sözleşmede yer almadığını, ...'ın kefalet imzasının bulunduğu Genel Kredi Sözleşmesinin 19. Sayfasında, kefalet tutarı ve kefaletin müteselsil kefalet olduğuna dair beyan el yazısı ile yazılmışsa da kefalet tarihinin belirtilmediğini, kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmediği dikkate alındığında ...'ın kefaletinin TBK.583. maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, gerek İcra dosyası içeriği ve gerekse dava dosyası içeriği, taraflarca sunulan belgeler üzerinde yaptığımız inceleme ve değerlendirme sonuçları aşağıda arz edildiğini, alacaklı banka ile ... Maddeledi Ltd. Şti. Arasında 25.09.2014 tarihli, 300.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu kredi sözleşmesinin 19....
a ilk olarak 02/12/2004 tarihinde davacı banka tarafından 17.000 TL kredi kullandırıldığı, bu tarihin ikinci genel kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonraki tarih olması sebebiyle 12/05/2004 tarihli ikinci genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığı kanaatine varılarak davalıların takibe konu borçtan sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olan davalıların borcundan dolayı alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu konusunda uzman olmayan kişi tarafından düzenlendiği gibi banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılmaması sebebiyle içerik olarak da yetersiz olduğundan hükme esas alınamaz....