Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesinden veya satış sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, sözleşme konusu üründe ayıp olup olmadığı, ayıbın oluşmasında kusurun hangi tarafta olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, ürünün bedelinin ne kadar olduğu, sözkonusu ürün ile ilgili olarak sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi seçimlik hak koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır. Ayıplı olduğu ileri sürülen plaka fırın epoksi hattına ilişkin olarak dosyaya sunulmuş bir sözleşme bulunmamaktadır. Sözkonusu ürün ile ilgili tek yazılı belge davalı tarafından düzenlenen 17.01.2017 tarihli 295.550,00 Euro bedelli e-faturadır. Dava konusu ürüne ilişkin yazılı bir sözleşme, proje veya başka bir belge sunulmaması nedeniyle öncelikle sözkonusu ürün nedeniyle taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir....

    Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesinden veya satış sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, sözleşme konusu üründe ayıp olup olmadığı, ayıbın oluşmasında kusurun hangi tarafta olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, ürünün bedelinin ne kadar olduğu, sözkonusu ürün ile ilgili olarak sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi seçimlik hak koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır. Ayıplı olduğu ileri sürülen plaka fırın epoksi hattına ilişkin olarak dosyaya sunulmuş bir sözleşme bulunmamaktadır. Sözkonusu ürün ile ilgili tek yazılı belge davalı tarafından düzenlenen 17.01.2017 tarihli 295.550,00 Euro bedelli e-faturadır. Dava konusu ürüne ilişkin yazılı bir sözleşme, proje veya başka bir belge sunulmaması nedeniyle öncelikle sözkonusu ürün nedeniyle taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir....

      Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, “verdiği bedelin iadesini”, “ayıp nispetinde bedelin tenzilini”, “ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını”, son olarak da “malın yenisi ile değiştirilmesini” isteyebilir. Tüketici kendisine tanınan bu dört seçimlik haktan birini kullandıktan sonra seçimlik hakkını diğer bir hakla değiştiremez. Dava konusu olayda da davacı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebiyle eldeki davayı açmış olup, seçimlik hakkını “aracın yenisi ile değiştirilmesi” yönünde kullandığından, daha sonra bu hakkını 4. maddede açıklanan bir diğer seçimlik hak olan “bedel iadesi” istemiyle değiştiremez....

        nden..... marka aracı 20.585,99 TL TL ödeyerek satın aldığını, aracın tavanının satılmadan önce boyanması nedeniyle aracın ayıplı olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek aracın iadesi ile bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı...., araçta imalat kaynaklı bir ayıbın bulunmadığını, bedel iadesi koşullarının oluşmadığını, araç davacının elinde iken hasar gördüğünü, bunun araç bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, savunarak açılan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile 20.585,99 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, .... tarafından temyiz edilmiştir....

          GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Otokoç Samsun bayisinden 2016 model Volvo XC90 marka ve modelde aracı sıfır km olarak satın aldığını, aracın kullanımı sırasında klima sisteminde gizli ayıp niteliğinde ayıpların ortaya çıktığını, üretimden kaynaklı bu ayıplar nedeniyle müvekkilinin aracın misli ile değişimine yönelik seçimlik hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek dava konusu aracın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: T3 A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu araçta üretimden kaynaklı ayıbın bulunmadığını, ayıbın müvekkiline ihtar edilmediğini, aksinin kabulü halinde dahi misli ile değişim talebinin hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

          UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, konut satış sözleşmesinden kaynaklı, taşınmazın ayıplı olduğu iddiasına dayalı ayıp giderim bedeli ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ilk olarak 09/04/2018 tarihli kararı ile, talimat yoluyla alınan 24/08/2015 tarihli bilirkişi raporunun kesin kanaat verici nitelikte olmadığından 19/12/2013 tarihli değişik iş sayılı dosyadaki bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler doğrultusunda davaya konu makinedeki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davalı yanca bu ayıbın tamirle giderilmediği, bu bakımdan davacının sözleşmeyi feshederek ödemiş olduğu bedelin iadesini talep etmesinin kanuni şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Bu durumda, somut uyuşmazlığa göre ayıbın açık olması halinde de gizli olması halinde de 6502 Sayılı Yasanın 10/1. fıkrası uyarınca tüketici lehine getirilmiş karine geçerli olacaktır. Malın tesliminden itibaren ilk 6 ay içerisinde ortaya çıkan açık/gizli ayıplar bakımından belirtilen yasa hükmü uyarınca tüketicinin ihbar yükümlülüğü ve ispat yükümlülüğü bulunmadığından, sözkonusu ayıbın kullanımdan kaynaklanmadığı kabul edilecek, bunun aksini ispat yükü satıcıya ait olacaktır. Somut uyuşmazlık bakımından davalı üreticinin sunduğu delillere ve tüm dosya kapsamına göre ayıbın kullanıcı kaynaklı olduğunu ispat edemediği görülmektedir. Bu yönden davalının katılma yolu ile istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir. Öte yandan, düzenlenen bilirkişi raporuna göre ürünlerden sandalyelerin satış sözleşmesine uygun üretilmediği, koltuklarda renk farkı olması ve masanın da içe doğru çarpılma olması nedeniyle açık ve gizli ayıplı oldukları anlaşılmaktadır....

            Bu durumda İDM tarafından davacının tüketici işlemi niteliğinde olan konut satış sözleşmesi nedeni ile aldığı konuttaki hukuki ayıbın giderilmesini istediği, nitekim satıcının da davada taraf gösterildiği ve ayıbın giderilmemesi halinde TKHK 11. madde uyarınca sözleşmenin feshi ile bedel istediği gözetilmeksizin davanın salt ipoteğin fekki olarak nitelendirilmesi ile verilen görevsizlik kararı açıklanan yasal düzenlemelere aykırı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kamu düzenine ilişkin yönlerden yapılan inceleme ile kabulüne, kararın kaldırılmasına, kaldırma gerekçesi doğrultusunda davalı Akbank vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            Buna göre tacir satın aldığı bir malda açık ayıp bulunduğunu gördüğü takdirde 2 gün içinde ayıp ihbarında bulunmak ve bunun dışındaki ayıplarla ilgili olarak 8 gün içinde malı muayene ettirip, ayıp tespit edildiği takdirde usulüne uygun biçimde ihbarda bulunmak zorundadır. Ayıp ihbar süreleri niteliği itibariyle hak düşürücü süre olup, re’sen gözetilecek hususlardandır. Bu durumda mahkemece somut olay bakımından, iddia edilen ayıbın süresinde yapılacak bir muayene ile belirlenebilecek nitelikte olup olmadığı, buna göre süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, sonradan ortaya çıksa bile gizli ayıbın öğrenildiği andan itibaren derhal ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususları ile ilgili savunma üzerinde durulup değerlendirme yapılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

              UYAP Entegrasyonu