Davacı, taraflar arasında 12.06.2007 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin teminatı olarak verilen 50.000,00 TL bedelli çekin tahsil edilmiş olması nedeniyle ödenen bedelin istirdatı talebinde bulunmuş, davalılar çekin kapora olarak verildiğini, teminat olmadığını, iadesi gereken para bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, mahkemece; tahsil edilen bu çekin teminat olmayıp kapora olarak verildiği, çek nedeniyle ödenen bedelin iadesi gerektiği, çeki tahsil eden A.. K.. olduğundan bu davalı yönünden davanın kabul edildiği gerekçesiyle tahsil kararı verilmiş olup karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekin teminat olmayıp kapora olarak verildiği gerekçesiyle verilen karar davalı tarafından gerekçe yönünden de olsa temyiz edilmemiş olup, temyiz eden davalılar da çekin teminat olarak verilmediğini iddia ettiğinden çekin teminat olarak verilmediği kesinleşmiş olup buna göre değerlendirme yapılması gerekir. A.....
CEVAP : Davalı *** ve Ticaret A.Ş. vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin toplu konut alanlarında, sitelerde ve apartmanlarda, ortak donatı alanları ile müstakil ve kompleks iş yerlerinde profesyonel işletmecilik, yöneticilik hizmetleri, şehir plancılığı ve kentleşmenin getirdiği her türlü konuda etüt, projelendirme, müşavirlik hizmetleri, sağlıklı kentleşme konusunda yatırımları gerçekleştirmek üzere 2008 yılında kurulduğunu, yanı sıra Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ile *** tarihinde akdettiği "Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na Ait Taşınmazların Emlak Şirketleri Aracılığıyla Satış ve Satış Sonrası Hizmetlerine İlişkin Sözleşme" doğrultusunda TOKİ’nin uhdesinde bulunan taşınmazların açık arttırma ile satışına aracılık hizmeti verdiğini, davacı tarafın *** tarihli 32 iş yeri müzayedesinde Kayseri ***Sitesi’nde yer alan taşınmaz için ikinci en yüksek...
Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taraflar arasındaki konut satış sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesince taraflar arasında yap sat tabir edilen türde daire alım satımında ödenen bedele ilişkin uyuşmazlıktan tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. ... 7. Tüketici Mahkemesince ise uyuşmazlığın taraflar arasındaki daire alım satım sözleşmesinin 17.07.2006 tarinli sözleşme ile sonlandırılarak davalının 250.000,00.-TL'yi davalıya ödemesi hususunda anlaşmaları sonrasında bu bedelin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu taraflar arasındaki ihtilafın tüketici ihtilafı olmaktan çıktığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir....
Bu sebeplerle mahkemece, sözleşme kapsamında ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın mahkemece hüküm altına alınan bedelin cayma bedeli olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Diğer bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır....
Emsal Yargıtay kararlarına göre akdi yapanlardan birisi tarafından, önceden diğerine ödenen pey akçesi (kapora) veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer'i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmadığında fer'i şart da geçersizdir. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (kaporanın) geri verilmesi, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilir. (Yargıtay 3 HD 2017/1137 E, 2018/11653 K, 15/11/2018) Sözleşmenin yukarıdaki açıklamalara göre değerlendirilmesinde; cayma akçesini satış bedelinden düşeceğini kabul ettiği şeklindeki düzenlemeye göre, davacı tarafça ödenen 200.000,TL pey akçesi yani kapora olduğu sonucuna varılmıştır....
Somut olayda her ne kadar sözleşmeye konu taşınmaz hissesinin tapusu davacıya intikal ederek sözleşme geçerli hale gelmiş olsa da, tüm dosya kapsamına göre davalı, taşınmazı fiilen kullanımı için davacıya teslim ettiğini ve davacının sözleşmeden sonra devremülk hakkını kullandığını ispatlayamadığı ve bu şekilde edimlerini yerine getirmediği, davacının tatil hakkını kullanmadığı nazara alındığında cayma hakkının süresinde olduğu ve davacının cayma iradesi nedeniyle devre tatil satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluştuğu kabul edilerek sözleşmenin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmenin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığı, sözleşmenin konusunun katılımcıların ödeme gücüne göre gruplar halinde organize edilerek gayrimenkul sahibi olmalarını sağlayan sistem olarak belirtildiği, gayrimenkul satış vaadinin bir tarafa veya iki tarafa bir taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin yapılmasını isteme hakkı sağlayan bir sözleşme olduğu, davaya konu sözleşme incelendiğinde, sözleşme hükümlerinin gayrimenkul satış vaadi niteliğinde olmadığı..." gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, katılımcıların ödeme güçlerine göre gruplar halinde organize edilerek gayrimenkul sahibi olmalarını sağlayan bir hizmettir. Sözleşmede, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden farklı olarak davalının kurduğu sistem ile katılımcıların ödeme güçlerine göre gruplar halinde organize edilmesi ve neticede katılımcılara gayrimenkul edindirilmesi amaçlanmaktadır....
edilmeden hazırlandığından haksız şart olduğunu aleyhe olan hususların tüketici için bağlayıcı olmadığını, satılan devre mülkün iade edilmediğini ve bu güne kadar inşaatının devam ettiğini belirterek davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmelerin iptalini, ödenen 15.000,00 TL bedelin son ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesini, davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir....
devredilemeyeceği, cayma bedelinin abone lehine olanının uygulandığı, davacıya gönderilen kurumsal tek faturada cayma bedelinin hangi kampanyadan kaynaklı olduğunun açıkça yeraldığı, davacının talebiyle faturadaki ticretlendirmenin incelendiğini 24.03.2017 tarihli mailde 56 adet hattın ücretlendirmede hata olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur....
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçeli kararında nitelendirme ve değerlendirme kısmında taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı ve tapu devrinin de gerçekleşmemesi sebebiyle satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu sabit olduğundan, sebepsiz zenginleşen tarafın bu kazancını geri vermekle yükümlü olduğunu, ancak adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesindeki 1....