Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaldı ki; davacının ziynet eşyalarının tüp bebek tedavisinde kullanılması da davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; ziynetlerin kadının elinden alındığı, bir daha iade edilmediği ve tüp bebek tedavisinde kullanılsa dahi ziynet eşyalarının kadına ait olduğu ve davalının sorumlu bulunduğu görülmekle; davacıya ait olup da davalıda kaldığı belirlenen ziynet eşyalarının tespiti yapılarak, tespit edilen ziynet eşyalarının aynen, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

    a hediye olarak verdiği başka bir ifade ile bağışladığı ziynet eşyasına mağdur ...'nün TMK'nun 220. maddesinin 1.fıkrası uyarınca kişisel mal olarak sahip olduğu, eşler arasında çıkan anlaşmazlık üzerine mağdur ... ...'ın üzerindeki kişisel malı ziynet eşyası ile evden ayrılmak isteği, sanık ...'ın ziynet eşyasını bırakıp evi terk etmesini bildirdiği, mağdur ... ...'ın üzerindeki kişisel malı ziynet eşyası ile evden ayrılmak isteği, sanık ...'ın ziynet eşyasını bırakıp evi terk etmesini bildirdiği, mağdur ... ...'ın olumsuz yanıtı ile karşılaşan sanığın kural olarak geri alamayacağı eşyayı mağduru darp edip, silahla tehdit ederek zorla alması şeklinde gelişen eyleminin yağma suçunu oluşturduğu inancıyla suçun hukuki vasfındaki yanılgıdan bahisle CMUK'nun 326. maddesi gözetilerek hükmün bozulması inancıyla sayın çoğunluğun "Onama" görüşüne iştirak olunmamıştır. ... ......

      , yatakları ayırdığını, kocalık vazifelerini yerine getirmediğini, güven sarsıcı davranışlarının olduğunu, 2017 yılı Kasım ayında tehdit edip darp ettiğini, ziynet ve kişisel eşyalarını almak için ortak konuta giden müvekkiline ve kardeşlerine hakaret edip darp ettiğini, ziynet ve çeyizlerin davalıda kaldığını belirterek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 750 TL tedbir-yoksulluk, nafakası ile 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata, ziynet, çeyiz ve kişisel eşyanın aynen iadesine, mümkün değil ise bedelleri olarak şimdilik 1.000 TL'nin yasal faizi ile tahsilini istemiştir....

      Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, 853 ada 2989 parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölümün 16.05.1988 evlenme tarihinden önce babası tarafından alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olup davalının kişisel malı olduğuna, taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı ve kira geliri elde edildiği kanıtlanamadığına, dava konusu otomobil 2005 yılında davalı adına tescil edilmiş ise de davalının kişisel malı niteliğindeki ... plakalı otomobilin satışından elde edilen para ve babası tarafından yapılan para yardımıyla alındığı ve kişisel malı niteliğinde olduğu belirlendiğine göre yerinde görülmeyen davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Davacı vekili ile davalı vekilinin kooperatif üyeliğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu ferdileştirme sağlanmayan 563 ada 1 parsel üzerindeki 12 nolu bölüm 22.05.1997...

        Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu durumda, davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır. Somut olayda; davacı kadın davalının ziynet eşyalarını tarttırıp ,değerlerini tespit ettireceği bahanesiyle aldığını ve sonrasında iade etmeyerek "dükkanda sakladığını" söylediğini, davalı ise savunmasında davacının ziynetlerini müşterek konuttan ayrılırken götürdüğünü beyan etmiştir. Buna göre, dava konusu uyuşmazlıkta ispat külfeti davacı kadında olup, davacı iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir. Davacı tanık beyanları,davalının tevil yollu ikrarı, düğün fotoğrafları ve kuyumcu bilirkişi raporu ile belirlenen ziynet eşyalarının varlığını ispat etmiştir....

        İstinaf Sebepleri Davalı istinaf dilekçesinde özetle; kadının ziynet alacağı davasını tanık ve diğer delillerle ispat edemediğini, miktarlar ve gramların fahiş olduğunu, ziynet ve para alacağı davasının reddi gerektiğini belirterek; ziynet ve para alacağı davasının kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....

          Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.05.2004 tarihli ve 2004/4- 249 E. ve 2004/247 K. sayılı kararında ve 04/03/2020 tarihli ve 2017/3- 1040 Esas No, 2020/240 Karar sayılı kararında aynı ilke benimsenmiştir. 4721 sayılı TMK.nun 220.maddesinde kişisel mallar sayılmıştır....

          Mahkemece; davacının ziynet eşyasının varlığını ve bunların elinden zorla alınarak bozdurulduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, taraflarca temyiz edilmiş ve Dairemizin 21/05/2018 tarihli ve 2018/3187 E. 2018/5538 K. sayılı ilamıyla; davalının temyiz isteminin reddine karar verilerek, davacının bileziklerinin harcandığı ve iade edilmediği yönündeki iddiasını ispat ettiği, davalının bunları iade edilmemek üzere davacının rızası ile verdiğini kanıtlayamadığı, buna göre davacı tarafından varlığı ve bozdurularak harcandığı ispatlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur....

            Davalı; davacının bir kısım ziynet eşyalarını müşterek haneyi terkederken yanında götürdüğünü, bir kısmının ise evlilik birliğinin devamı sırasında davacının rızası ile ve iade şartı olmaksızın müşterek hanenin ihtiyaçları için bozdurularak harcandığını, bir kısım kişisel eşyanın ise kendisinde olup her zaman iadeye hazır olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile adet ve nitelikleri itibari ile tek tek sayılan ziynet ve çeyiz eşyasının aynen iadesi mümkünse aynen, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda toplam bedeli olan 12.948,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....

              Ziynet eşyası evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....

              UYAP Entegrasyonu