HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/480 KARAR NO : 2022/333 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ILGIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/09/2021 NUMARASI : 2019/536 ESAS 2021/575 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Eşyanın İadesi|Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Eşya Alacağı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl dava dilekçesi: Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken 07/05/2010 tarihli mehir senedi düzenlendiğini, senette belirtilen eşya ve altınların müvekkiline bağışlandığını, eşyaların alındığını fakat altınların alınmadığını belirterek 300 gram mehir altınının bedeli olan 48.500,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, bağıştan rücu sebebiyle taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescilini istenilmesine rağmen temlikin satış suretiyle gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2.İstinaf Nedenleri 2.1....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davacının altınları davalıya verdiğine dair yazılı belge ibraz edemediğinden bahisle davanın ziynet eşyaları yönünden reddine karar verilmiş ise de, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesindeki anlatımı ile mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğinin anlaşıldığı ancak bu ziynet eşyalarının daha sonra davalı tarafça ev yapılırken davacıdan alındığının tanık Bekir'in beyanı ile sabit olduğu, tanık Harun'un beyanın da altınların davalı tarafından alınıp davacıya iade edilmediğini desteklediği, hal böyle olunca altınlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, buna göre mehir senedinde belirtilen eşya ve altınların taraflara müşterek olarak bağışlandığı, davacının mehir senedindeki altınların dava tarihindeki değerinin yarısı olan 55.562,50 TL üzerinden hak sahibi olacağı, davanın kısmi dava olarak açıldığı, ziynet...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davacının altınları davalıya verdiğine dair yazılı belge ibraz edemediğinden bahisle davanın ziynet eşyaları yönünden reddine karar verilmiş ise de, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesindeki anlatımı ile mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğinin anlaşıldığı ancak bu ziynet eşyalarının daha sonra davalı tarafça ev yapılırken davacıdan alındığının tanık Bekir'in beyanı ile sabit olduğu, tanık Harun'un beyanın da altınların davalı tarafından alınıp davacıya iade edilmediğini desteklediği, hal böyle olunca altınlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, buna göre mehir senedinde belirtilen eşya ve altınların taraflara müşterek olarak bağışlandığı, davacının mehir senedindeki altınların dava tarihindeki değerinin yarısı olan 55.562,50 TL üzerinden hak sahibi olacağı, davanın kısmi dava olarak açıldığı, ziynet...
CEVAP Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; imam nikahı sırasında mehir olarak 150 gram altın kararlaştırıldığını, 750 gram altın taahhüdünde bulunulmadığını, imam nikahı sırasında kararlaştırılan 150 gram altının ise düğünde davacıya takıldığını, mehirden kaynaklı herhangi bir borcun kalmadığını, kabul etmemek koşulu ile 750 gram altın taahhüt edildiği düşünülse dahi bakiye 600 gram mehir için bağışlamadan rücu koşullarının oluştuğunu, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 296 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre, ortaya çıkan durumlar itibariyle bağışlama sözünün geri alınması ve ifadan kaçınma koşullarının oluştuğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 08.12.2021 tarih ve 2020/392 Esas, 2021/810 Karar sayılı kararı ile davacı tanığı ...'...
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, sağ iken mal varlığını mirasçılarına dağıtmak amacıyla ve intifa hakkını üzerinde bırakarak üç adet dairesinden birini dava dışı eşine, birini dava dışı küçük oğluna, birini de büyük oğlu davalı ...’a devrettiğini, asıl iradesinin bağışlama olduğu halde tapuda satış şeklinde yapılan işlemin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, devirden sonra eşinin boşanma davası açtığını, davalı oğlunun da kendisine karşı şiddet ve darp uygulayıp tehdit ettiğini, bu hususta koruma tedbirleri bulunduğunu, bağıştan rücu koşullarının da oluştuğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı dava konusu 28 ada 22 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindi. Davacı, maliki olduğu 126 parsel sayılı taşınmazın Diyarbakır Bölge Trafik Denetleme Müdürlüğü binası yapılması şartıyla 03.02.1978 yılında bağışladığını, ancak binanın ilgili idarece yıkılarak Diyarbakır-Elazığ Karayolu üzerinde hizmet vermeye başladığını, şarta bağlı yapılan bağışlamada bağışlanan tarafından bağışlama amacına aykırı davranıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.'nın 244/3. TBK.'nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
Mahkemece temyiz incelemesine esas davada; mehir senedi ve CD'deki görüntüler ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, davalının mehir senedi ile 100 gram 22 ayar altın borcunu yüklendiği, borcun ödendiğini de ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 9.080,00 TL mihir alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; hac-umre alacağı ile salon kira parası istemleri yönünden ise, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından belirtilen talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dava; mehir senedine dayalı ziynet alacağı, hac umre masrafı ile kına gecesi (salon kirası) masrafları istemlerine ilişkindir. Görev kuralları, kamu düzeninden olup, Hukuk muhakemeleri Kanununun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartlarındadır....
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur. Davada dayanılan belge altında davalının imzası bulunmakta ise de, davacının imzası bulunmamaktadır. Bu durumda bu belge ancak kendisi yönünden bağlayıcıdır....