HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, eski ... ada ... parsel (yeni ... ada ... parsel) sayılı taşınmazın 1/2 payını 15/01/1997 tarihinde davalı ...'ya bağışladığını, "rücu etmek ve kayıt şartı" hakkının tapu sicilinin beyanlar hanesine şerh edildiğini, kayıtsız şartsız rücu hakkını saklı tutarak devir yaptığını, taşınmazın 1/2 payını devrettikten sonra davalının yanından ayrıldığını ve 1997 yılından itibaren nerede olduğunu bilmediğini, bağıştan rücu şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek, taşınmazın 1/2 payının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Eldeki dava ise, evlilik birliği içinde davalıya bağışlanan taşınmazın ½ hisse bedelinin, bağıştan rücu nedeniyle ödetilmesi istemine ilişkin olup, Aile 2009/13281-12910 Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanununun 4. maddesinde yer alan aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden değildir. Somut olayda, Borçlar Kanununun 244. maddesinde düzenlenen bağıştan rücu koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusundaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümleneceğine göre, davada görevli mahkeme de Aile Mahkemesi değil, genel mahkemelerdir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, hakim tarafından yargılamanın her aşamasında res'en göz önünde bulundurulmalıdır. O halde, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, davacı tarafından mehir senedinden kaynaklı altın ve eşyaların aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin eski kayınpeder olan davalıdan talep edilmektedir. Taraflar Ümraniye 3.Aile Mahkemesinin 20,11/155Esas 2012/832Karar sayılı ilamı ile boşanmışlar, boşanma yönünden verilen karar 14/11/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2016/29578 Esas 2019/11637 Karar sayılı ilamından da belirtildiği üzere; davada, davalının kayınpeder olması nedeniyle taraflar arasında Aile Hukuku kapsamında bir ilişki mevcut olmayıp düzenlenen çeyiz senedinin Borçlar Kanunu kapsamında sözleşme olduğundan davaya Aile Mahkemesinde değil, genel mahkemelerde bakılması gerekir....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dışı oğlu ile davacının evlendiklerini ve 09/11/2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacı ile oğlunun düğünlerinin Çumra ilçesinde yapıldığını, mehir senedinde yer alan ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğini ve davacı tarafından düğünde takıldığını, mehir senedinde yazılı eşyaların da düğünden önce davacı ile oğlunun müşterek olarak yaşayacakları eve yerleştirildiğini, oğlunun davacıdan boşandıktan sonra hiçbir şey almadan evden ayrılarak kendisinin yanına geldiğini, mehir senedinde yazılı bulunan ziynetleri davacıya teslim ettiğini savunarak davanın reddini istemiş; yargılama esnasındaki yazılı beyanlarında ise; mehir senedinde yazılı bulunan takılardan altın setin senette yazılı olmadığını, sonradan eklendiğini, esasen mehir senedinin düğünden önceki son akşama kadar yazılmadığını, davacının babası tarafından son akşamda kendisinin boş kağıda imzası alınmak suretiyle mehir senedinin sonradan doldurulduğunu savunmuştur....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dışı oğlu ile davacının evlendiklerini ve 09/11/2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacı ile oğlunun düğünlerinin Çumra ilçesinde yapıldığını, mehir senedinde yer alan ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğini ve davacı tarafından düğünde takıldığını, mehir senedinde yazılı eşyaların da düğünden önce davacı ile oğlunun müşterek olarak yaşayacakları eve yerleştirildiğini, oğlunun davacıdan boşandıktan sonra hiçbir şey almadan evden ayrılarak kendisinin yanına geldiğini, mehir senedinde yazılı bulunan ziynetleri davacıya teslim ettiğini savunarak davanın reddini istemiş; yargılama esnasındaki yazılı beyanlarında ise; mehir senedinde yazılı bulunan takılardan altın setin senette yazılı olmadığını, sonradan eklendiğini, esasen mehir senedinin düğünden önceki son akşama kadar yazılmadığını, davacının babası tarafından son akşamda kendisinin boş kağıda imzası alınmak suretiyle mehir senedinin sonradan doldurulduğunu savunmuştur....
Cevap dilekçesi: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mehir senedinin davalılardan Ali'nin borçlu sıfatı ile, Mustafa'nın ise kefil sıfatı ile imzalandığını, davalı Mustafa'nın senette yazılı ev eşyalarını aldığını, ziynet eşyalarının da düğünde davacıya takıldığını, dolayısıyla davalı Mustafa'nın senet yönünden sorumluluğunun kalmadığını, araba alınırken davacının 2 adet bilezik verdiğini, arabayı 3 yıl kullanan tarafların daha sonra arabayı sattıklarını, araba alınırken verilen 2 adet bilezik yerine de 7 adet çeyrek altın alınarak davacıya teslim edildiğini, davacının evden ayrılırken küçük ev eşyaları ve kişisel eşyalarını da götürdüğünü, evde ağır ve taşınması zor eşyaların kaldığını, ziynet eşyaları ile sandık içi çeyiz takımı hariç evde bulunan diğer eşyaları teslime hazır olduklarını belirterek T3 yönünden davanın reddine, T4 yönünden ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, eşyalar yönünden bedel talebinin reddine ve eşyaların aynen teslimine karar verilmesini talep etmiştir...
Davalılar vekili, davada dayanılan mehir senedinin abartılı olarak düzenlendiğini, eşya ve altın olarak düğünde alınanların tümünün davalı ... tarafından alındığını ve davacı ve eşine bağışlandığını, ancak evlenmeden itibaren bir yıl dahi geçmeden davacının davalıların evde olmadığı bir sırada ortak konutu terk ettiğini ve bir daha da geri dönmediğini, düğünde takılan altın ve ziynetlerin davacının yedinde olduğunu, yine söz konusu altınların yarısının davalı eşe ait olması nedeniyle altın ve eşyaların değerinin tespit edilmesinden sonra davalı eşin altınlar üzerindeki hakkı, davacının eşyalar üzerindeki hakkından fazla olduğundan eşya üzerindeki hakkın takas- mahsubunu istediklerini belirterek, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
Mahkemece; davalı ... aleyhine açılan davanın mehir senedinde yazılı bir adet saat dışındaki eşyalar ve çeyiz eşyaları hakkındaki davadan dolayı husumetten reddine, bilirkişinin 04.06.2012 tarihli raporunda belirtilen mehir senedine dayalı eşyaların bedeli olan 6.935,00 TL ve şahsi eşyalara ait bedel olan 2.926,00 TL'nin ve bir adet saat bedeli olan 60,00 TL toplam, 9.921,00 TL'nin davalılardan (davalı ...'in sadece saat bedeli olan 60 TL'den sorumlu olacak şekilde) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen tahsiline, mehir senedinde yazılı mutfak eşyaları yönündeki talebin ise vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti Medeni Hukuktaki, medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin Medeni Usul Hukukunda büründüğü şekildir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1435 esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, müvekkilinin saklı pay sahibi mirasçı olması nedeniyle süresi içinde vasiyetnamenin iptali davasını açtıklarını, bu nedenle vasiyetnameden dönüldüğünden vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar T5, T4 ve Tuğba Tanık vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iptali istenen vasiyetnamenin tüm yasal şartları taşıyan ve usulüne uygun şekilde noter huzurunda ve tanıkların şahadetinde tanzim edilen geçerli bir vasiyetname olduğunu, rücu senedinin geçersiz olduğunu, rücu senedinin murisin üçüncü eşi olan M. Bülent Gündem'in baskısı ve iradesini sakatlaması sebebiyle düzenlendiğini, rücu senedi tanzim edildiğinde murisin 82 yaşında olduğunu, tek başına hukuki hak ve menfaatlerini koruyabilecek durumda olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.02.2010 gününde verilen dilekçe ile bağıştan rücu nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 15 parsel sayılı arsa üzerindeki 20 no'lu mesken cinsli bağımsız bölümü 2005 yılında yüklenici ...'...