Gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini, resen araştırma ilkesi geçerli olduğundan kişinin ölü ya da sağ olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, ölüm tespiti istenen T17 ölü olduğunun tespit edildiği, ancak ölüm tarihinin tespit edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, kişinin çok eski tarihlerde öldüğü düşünüldüğünde, dinlenen tanıkların ölüm tarihini bilmelerine olanak bulunmadığını, bu nedenle kişinin ölü olduğunun tespit edilmesi yeterli olup ayrıca ölüm tarihinin tespit edilmesine gerek ve olanak olmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ölümün tespiti istemine ilişkindir....
Taşınmazların, kadastro tesbiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalar da kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Dava konusu taşınmazların dosyada mevcut tapu kayıtları ve kadastro tutanaklarına göre, nizalı yerler davacının murisi adına vergi kaydına dayalı olarak tescil edilmiştir. Vergi kayıtlarında ise malik ... oğlu ... olarak görülmektedir. Nüfus Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre davacı murisi dışında ... oğlu ... adında iki kişinin daha bulunduğu, birinin 9.10.1984 tarihinde öldüğü, diğerinin sağ olduğu anlaşılmaktadır. Kayıtlara göre sağ olan ... oğlu ... 'un ve ölü olanın mirasçılarının çağrılıp dava konusu taşınmazlarda hak iddiaları olup olmadığı konusunda dinlenmeleri gerekir....
Bilindiği üzere; asıl olan nüfus kayıtları olup, tapu kayıtlarındaki kimlik bilgileri düzeltilirken, ya da bu hususta bir tespit kararı verilirken kimlik bilgileri nüfus kaydı esas alınarak belirlenir. Somut olayda, tapu kaydında işlem yapan ''... oğlu ....'' ile davacıların murisi ''... oğlu ... '' adı, baba adı, anne adı ve doğum tarihi birbiri ile uyumlu ise de; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 13 hanede nüfusa kayıtlı olan davacılar murisinin 15.03.1945 tarihinde öldüğü, 17.03.1952 tarihinde düzenlenen ölüm kağıdında da ölüm tarihinin nüfus kaydındaki gibi 15.03.1945 olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi, dava konusu taşınmaz murisin ölüm tarihinden çok sonra 08.01.1957 tarihinde tapuda bizzat yapılan işlemle alıcı adına tescil edilmiştir. Ölü kişinin tapuda işlem yapamayacağı açıktır. O halde, davacılar vekilinin 30.05.2012 tarihli dilekçesinde, mirasbırakan ...'...
Davacı tarafça açılan dava tapu kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkindir, bilindiği üzere taşınmazların kadastro tespiti yada tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı, gibi kimlik bilgilerinin kaydı eksik yada hatalı işlenmesi kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur, bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken taşınmaz malikinin değişmemesi diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu taleplerde kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekir. Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazın tapu kayıtları, kadastro tutanakları, kadastrodan sonra edinilmiş ise buna ilişkin tüm belgelerin birlikte değerlendirilir....
Bu nedenle adı geçen davalının ölü olup olmadığı nüfus müdürlüğünden araştırılıp ölü olduğunun anlaşılması durumunda mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile mahkeme kararının mirasçılarına, aksi halde kendisine yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresinin beklenmesinden, 2-Mahkeme kararı davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'a "aynı konutta sürekli ve daimi olarak beraber ikamet ettiğini beyan eden ..." imzası ile; temyiz dilekçesi ise davalılardan ..., ..., ..., ... ve ...'a "aynı konutta sürekli ve daimi ikamet ettiğini beyan eden ...'a tebliğ edilmiştir. Soyadları farklı olan birden fazla kişinin aynı çatı altında ikamet etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan adı geçen davalılara yapılan tebligatların geçerli olup olmadığı hususunda belirsizlik bulunmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 09.08.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir....
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....
Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse ... kayıtlar da istenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir....
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Mahkeme tarafından yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın kadastro beyannamesinde, “...taşınmazın aynı ada 13 parsel ile birlikte ... oğlu ... tarafından tasarruf edilmekte ise de, ...’nin tasarruf eylediği taşınmazın içinde ... oğlu, ...’nın da yeri bulunduğu ve bunu vergi kaydı da ispatladığı için, vergi kaydı hudutlarına göre ayrıldığı ve ayrılan bu kısmın ölü, ... oğlu ... ...nın olduğu anlaşılarak...” yapılan tespitin 29.01.1970 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....