Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil kuruluşun kişilik haklarına basın özgürlüğünün sınırlarını aşan bir saldırı söz konusu olup bu saldırının TMK m.25 uyarınca durdurulması ve düzeltilmesi gerektiğini, içeriğin yayından çıkarılması/erişimin engellenmesi talepleriyle zaten gerekli başvuru yollarının tüketildiği hususunun mahkemece gözden kaçırıldığını, yerel mahkeme tarafından verilen göreve ilişkin kararın hukuka ve yargı kararlarına açıkça aykırı olduğunu, hem müvekkil kuruluşun itibar ve saygınlığına saldırıda bulunulduğu hem de kamuoyunun yanıltıldığını, müvekkili kuruluşun kişilik haklarına saldırı niteliğinde olan bu içeriklerin yayımlanmasına son verilmesi gerektiğini, bu kapsamda söz konusu saldırıya ilişkin sulh ceza hakimliğine başvuru yolları tüketilmişken, eldeki haklı davanın kabulüne değil, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
bu konuda görevli olmadığı, yine TMK'nun 24. maddesinde düzenlenen kişilik haklarına saldırı hususunun da Mahkememizin görev alanında bulunmadığı, HMK'nun 390. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirin esas hakkında dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden talep edilebileceği, SMK'nun 159/1. maddesi uyarınca tedbir kararı verilebilmesi için SMK kapsamında bir tecavüzün söz konusu olması gerektiği, bu sebeplerle Mahkememizce SMK'dan kaynaklanan bir tecavüz yaklaşık olarak ispat edilemediğinden ve SMK'dan kaynaklanmayan haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırı sebebiyle ihtiyati tedbir kararı veremeyeceğinden, ihtiyati tedbir talebinin reddine," karar verilmiştir....
ait sitede yayınlanan yazıların ardı arkasının kesilmediğini, hatta içeriklerin daha da çoğaldığını ve erişim engelleme tedbiri aldırmanın dahi manasız kaldığını, bu nedenle TMK'nın 24- 25. maddeleri kapsamında bu davayı açtıklarını iddia ederek, erişim engelleme tedbiri yetersiz kaldığından öncelikle ilgili saldırıların durdurulması, tekrar kişilik haklarına ve mesleki itibarına saldırıda bulunulması tehlikesinin önlenmesi için dava sonuna kadar tedbir kararı verilmesini, kişilik hakları zedelenen müvekkili hakkında "sahte psikoterapist" şeklindeki ifadeleri içeren veya ima eden yayınların hukuka aykırılığının tespitini, öncelikle tedbir taleplerinin kabulü ile; a.https://eksisozluk.com/cakma-psikoterapist-emel-bas--5314889 b.https://eksisozluk.com/emel-bas--5292916?...
konuda görevli olmadığı, yine TMK'nun 24. maddesinde düzenlenen kişilik haklarına saldırı hususunun da Mahkememizin görev alanında bulunmadığı, HMK'nun 390. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirin esas hakkında dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden talep edilebileceği, SMK'nun 159/1. maddesi uyarınca tedbir kararı verilebilmesi için SMK kapsamında bir tecavüzün söz konusu olması gerektiği, bu sebeplerle Mahkememizce SMK'dan kaynaklanan bir tecavüz yaklaşık olarak ispat edilemediğinden ve SMK'dan kaynaklanmayan haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırı sebebiyle ihtiyati tedbir kararı veremeyeceğinden, ihtiyati tedbir talebinin reddine," karar verilmiştir.İhtiyati Tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;1- Görüldüğü üzere paylaşımlarda müvekkilinin ... markası ve ... terör örgütüyle ilişkilendirildiğini, hem ticari itibarları, hem de marka haklarının ihlal edildiğini, paylaşımların hedefindeki müvekkilinin fotoğraflarının da bu paylaşımlarda...
TMK.nun 24.maddesi "Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse hâkimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına her türlü saldırı hukuka aykırıdır." Manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranmalıdır. Burada kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusudur. Somut olayda davacının şahsiyet haklarına bir saldırının bulunmadığı açıktır. Mahkemece olayda manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin tümüyle reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
hakaret içeren beyanlarla dolu e postalar gönderdiğini, davalı tarafından gönderilen e posta içeriklerinin müvekkili şirketin kişilik haklarını ciddi şekilde zedeler, eleştiri ve ifade özgürlüğünü sınırlarını aşan, suç isnadı içerir beyanlarla dolu olduğunu beyanla; davalının müvekkiline yönelik aşağılayıcı, tahkir edici ve hakaret içeren sözleri ve gerçeğe aykırı somut suç isnadı sebebiyle müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan iş bu saldırının durdurulması için ihtiyati tebdir kararı verilmesine, kişilik haklarına yönelik saldırının tespiti ve kınanmasına, davanın kabulü ile, 100.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İhtiyati tedbir HMK'nın 389. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. HMK'nın 390/1 maddesine göre İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. Somut davada ihtiyati tedbir talebi dava açılmadan önce Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... D.iş sayılı kararı ile ... tarihinde davaya konu çekler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir....
(KILIÇOĞLU; Kişilik Haklarına Basın Yoluyla Saldırılar Bakımından Medeni ve Borçlar Kanunumuzda Yapılan Değişiklikler) Uygulamada ise saldırı tehdidinin gerçek bir saldırıya dönüşmesi ihtimali gözetilerek genellikle saldırının önlenmesi ve saldırının durdurulması davalarının terditli olarak açıldığı görülmektedir. İşbu davanın da saldırının önlenmesi davası olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, Eskişehir 2. İdare Mahkemesinin 2018/50 Esas, 2019/779 Karar sayılı dosyasında dava dışı Kıvanç Çınkıt ve dosyamız davalıları tarafından Sağlık Bakanlığı aleyhine Kıvanç Çınkıt’ın doğumunda gerçekleştirilen yanlış uygulama nedeniyle çocuğun %98 engelli doğmasından dolayı maddi ve manevi tazminat istendiği, yapılan yargılama sonucunda Adli Tıp 7....
Ç.. aleyhine 30/12/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırının durdurulması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmaz, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığı yeterlidir. Somut olayda, dosya kapsamındaki deliller ve iddianın içeriği dikkate alındığında, dava konusu taşınmazda davalı adına tescil edildiği, tahliye emri üzerine davacı tarafın meskeniyet iddiası ile aradaki muarazanın giderilmesini talep ettiği ve tahliyenin tedbiren durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir talep ettiği görülmektedir. İhtiyati tedbir müessesesinin geçici hukuki koruma fonksiyonu dikkate alındığında, dava sonucunda elde edilecek menfaatin, davayı esastan çözecek ve ihtiyati tedbir kararı ile elde edilmesi sonucunu doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığı açıktır. Yargıtay 4....