Davalı ..., kira sözleşmesini oğlu ... adına imzaladığını ve kiralananı 29/01/2004 tarihinde ...'e devrettiğini, kiracı sıfatı kalmadığını beyanla davanın reddini savunmuş, diğer davalı ... ise kiralananın 2004 yılında kendisine devredildiğini, 2009 yılına kadar kira bedellerini eksiksiz ödediğini, 2009 yılından sonra davacının kira bedeli istemediğini, bedelsiz olarak kiralananı kullanmasına izin verdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 1-Davacının alacak istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi gereğince karar, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar....
Ne var ki bu süre sözleşmenin özel şartlar 8. maddesinde '' Kiracı, kiralananı boşaltmak istediği taktirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorundadır '' düzenlemesiyle bir ay olarak belirlenmiştir. Bu durumda bir aylık makul süre kirasına hükmetmek gerekirken makul süre değerlendirilmesinde hataya düşülerek taşınmazın 2 ay 10 gün sonra kiraya verilebildiğinden bahisle 2 aylık makul süreye hükmedilmesi ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarda 2 ve 3 nolu bentte yazılı nedenle makul süreye ve hor kullanma tazminatına ilişkin kısmının BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
(BK 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. (BK 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davacının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasar kalemlerinin hor kullanım nedeniyle oluştuğu belirtilmeş ancak hor kullanma bedelinden olağan kullanmadan doğan eskime bedeli düşülmemiştir. Mahkemece, davaya konu kiralananın yapılış tarihine göre yenilenen parçalar yönünden yıpranma payları düşülerek davalının sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....
Aynı Yasanın 11. maddesi gereğince kiracı kira süresinin bitiminden en az onbeş gün önce kiralananı tahliye edeceğini kiralayana yazı ile bildirmek suretiyle sözleşmeyi feshetmediği takdirde, sözleşme aynı şartlarla bir yıl daha uzamış sayılır. 6570 Sayılı Yasa kiralayana süre bitimi nedeniyle akdi fesih hakkı tanımadığı gibi 7. maddesinde de tahliye sebeplerini sınırlı olarak saymıştır. 6570 sayılı kanunda ve Borçlar Kanunu'nun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinde gösterilen haller dışında tahliye kararı verilemez. Davada 6570 Sayılı Kanunun 7. maddesinde belirtilen sebeplere dayanılmadığına göre, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sözleşmenin özel şartlar 5.maddesinde, “Kiracı, kiralananı dikkat ve ihtimamla kullanmak zorundadır. Kötü kullanımdan doğacak her türlü zarar ve ziyanı kiracı karşılamakla yükümlüdür. Kiracı, kiralananı sağlam olarak teslim almıştır. Normal aşınma ve eskimenin dışında kiracı daireyi teslim aldığı şekilde teslim etmek zorundadır.” düzenlemesine, 9.maddesinde ise, “Kiracı, kiraya verene 8.000 TL depozito ödeyecektir. Tahliye anında herhangi bir hasar, zarar, ziyan ve ödenmemiş para ve fatura yok ise, bu depozito kiracıya en geç 1 ay içinde aynen TL olarak iade edilir. Aksi halde borçlar mahsup edildikten sonra geri kalan iade edilecektir…” düzenlemelerine yer verilmiştir. Davacı tarafından açılan dava ile sözleşme gereğince verilen depozitonun iadesi istenilmiş ve mahkemece de kabul kararı verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir....
Davalı kiralananı 12.12.2009 tarihinde tahliye ettiğini savunmuş ise de anahtar teslimini yazılı belge ile kanıtlayamamıştır. Bunun yanı sıra davacı kiralayan da kiracının hangi tarihte tahliye edilip, taşınmazın teslim alındığını açıklamamıştır. Bu durumda davacıdan kiralananı hangi tarihte teslim aldığı sorulup saptanmalıdır. Davalının bu tarihe karşı çıkması halinde davalı cevap dilekçesinde yemin deliline de dayandığından yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ödeme ile ilgili yemin teklif hakkının hatırlatılması ile yetinilip tahliye ve anahtar teslimi ile ilgili yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kiracı olduğu dava konusu kiralananı davacının 27.06.2011 tarihinde satın aldığını, halen kirada oturan davacının taşınmak istediğini, davalıya konut ihtiyacı nedeniyle ihtar gönderildiğini, 6 aylık sürenin dolmasına rağmen davalının kiralananı tahliye etmediğini belirterek, 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesi gereğince tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde davalının 1986 yılından itibaren 26 yıldır dava konusu taşınmazda malik sıfatıyla ikamet ettiğini, taşınmazı 1986 yılında amcası olan ...'dan 10.000 TL karşılığında satın aldığını, ancak, amcasının tapuda devir işlemini yapmadığını, taşınmazın davalıya ait olduğunu ve davanın reddini savunmuştur. Davacı dava konusu yerde davalının kiracı olduğunu belirterek işbu davayı açmış ise de, davalı vekili cevap dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle kiracılık ilişkisine karşı çıkmıştır. Kiracılık ilişkisinin varlığını ve koşullarını davacının kanıtlaması gerekir....
Taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin 28.1. maddesi “Sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı, kiralananı hasar ve gideri kendisine ait olmak üzere, kiralayanın uygun gördüğü yerde kiralayanın teslim ihbarından itibaren 5 (beş) gün içinde kiralayana iade ekmekle yükümlüdür. Kiralayan yaptığı ihbara rağmen kendisine teslim edilmeyen kiralananı bizzat geri almak için hasar ve gideri kiracıya ait olmak üzere her türlü fiili ve hukuki girişimde bulunabilir ve kiralananın iadesindeki gecikmeden doğan zararın tazminini kiracıdan talep edebilir “ 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 24. maddesi de; “ Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhal vermekle mükelleftir” hükümlerini içermektedir....
Davacı, dava dilekçesinde, davalının oturmakta olduğu kiralananı mülk edinmek için satın aldığım, eski olan binanın her geçen gün biraz daha yıprandığını ve binanın esaslı tamirat ve bakımı yapılarak korunmaya alınması gerektiğinden bahisle satın alma ve esaslı tamir ve tadil nedeniyle tahliyesini istemiştir. Davalı davanın reddini istemiş, mahkemece taşınmazın tadilatının gerekli olduğu ve 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine göre davanın süresinde açıldığı belirtilerek kiralananın tahliyesine karar verilmiştir. Davacı kiralananı 26.04.2004 tarihinde iktisap etmiş, bu tarihi izleyen bir ay içerisinde davalıya 26.05.2004 tarihinde tebliğ edilen ihtarda kiralananda esaslı surette tamir ve tadilat yapacağını bildirerek tahliyesini istemiştir. 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine göre davalıya tebliğ edilen ihtarda kendisinin eşinin veya çocuklarının iktisap edilen yer konut ise oturma ihtiyacının işyeri ise çalışma ihtiyacının bildirilmesi zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili; davalı kiracının taşınmazı tahliye edeceğine dair taahhütname verdiğini, ancak kiralananı tahliye etmediğini belirterek davalının kiralanandan tahliyesini istemiştir. Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını, taahhhütnamenin revize edildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur....