Sonuç olarak, davalı kiracı tarafından, dayanak kira sözleşmesinde tadilat yasağı bulunmasına rağmen kiralayandan izin alınmaksızın kiralanan dükkan içerisindeki tuvaletin kapısının yönünün değiştirilmesi şeklindeki eyleminin hem tahliyeyi gerektirecek önemde bir aykırılık olarak kabulünün hem de kira akdinin uzama dönemlerinden sonra ileri sürülmesinin TMK'nun iyiniyet kuralları kapsamında korunmasına olanak bulunmadığı değerlendirildiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir....
Doğrudan kefil hakkında icra takibi yapılmış olması davacının kötü niyetli olduğunu kanıtlamayacağından asıl davada kefil olan davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir. 3-) Asıl dava ve birleşen davaya ilişkin karara esas alınan rapora yönelik olarak davacı ve davalının temyiz itirazları yönünden ise; 6099 sayılı TBK.nın 316/1.maddesi (BK.nın 256.maddesi) hükmü uyarınca kiracı kiralananı özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. maddesi (BK,nın 266.maddesi) gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ayrıca sözleşmede de teslime ilişkin kiracıya bir takım yükümülükler getirilmişse kanunun emredici hükümlerine aykırı olmadıkça kiracı sözleşmedeki teslime ilişkin hükümlerle de bağlıdır. Kiracının bu yükümlüklerinin ihlali halinde kiraya veren, bu yüzden uğradığı zarar için giderim isteminde bulunabilir....
Noterliğinin 35291 yevmiye numaralı emanet tutanağı ile emanete bırakıldığını, müvekkili firmanın sözleşmede belirtildiği şekilde sözleşme şartına uygun olarak kiralananı boşaltığını, müvekkili firma ile davalı arasında yapılan kira sözleşmedeki maddenin açık olduğunu, müvekkili de işbu maddeye uygun olarak kiralananı tahliye etmesine üç ay kala davalıya ihtar gönderdiğini, müvekkilinin dürüstlük kuralına uygun olarak davalıya tahliye konusunda ihtar çektiğini hatta davalının sıkıntı yaşamaması adına belirttiği tarihten erken bir tarihte de kiralananı boşaltığını, davalının ise iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak müvekkilin peşin ödediği ve kullanmadığı döneme ilişkin kira bedelini müvekkile iade etmediğini, ilk derece mahkemesi tarafından, taleplerinin makul süre tazminatı olarak kabulünün hatalı olduğunu, zira müvekkilinin sözleşme kuralına uygun olarak kiralananı ihtar çekerek ve belirttiği tarihten yaklaşık bir ay önce tahliye ettiğini, müvekkili firmanın erken tahliyeyi...
Sözleşmenin -------- maddesinde,---- ---- belirtilen süre için kiralandığı, düzenlemesi yer aldığı, sözleşmenin ---- bölümünde----- tarihine kadar ------ süre ile akdedildiği hususunun düzenlendiği,------maddesinde kiralananın mülkiyetinin kiralayana ait olduğu ve devam eden maddelerde kiracı, işbu sözleşmede düzenlenen bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak kaydı ile, kiralananı, sözleşme süresi sonunda----- bölümünde belirlenen bedel üzerinden satin alma hakkına sahip olduğu, kiracı kiralayanın yazılı muvafakatini almak, işbu sözleşmedeki tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmek ve kiralananı derhal kiralayana iade etmek şartıyla, kiralananı satın alma hakkından vazgeçebileceği, kiracı, kiralananı satın alma hakkını kullanmayacağını ileri sürerek, kiralayana karşı borç ve taahhütlerini ve bunlara ait masraf, prim, faiz ve teminat faizlerini kısmen de olsa ödemekten imtina edemeyeceği, aşağıdaki hallerde Kiracı, herhangi bir bildirim, ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın...
Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Hükümden de anlaşılacağı üzere; kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle, kiraya veren davalı, kiralananı başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır....
Bu durumda; Mahkemece, davacı alacaklı vekiline beyanları açıklattırılıp anahtar teslim tarihi netleştirilerek anahtar teslim tarihine kadar olan kira bedelleri üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yorum ile anahtarların 2014 yılı Temmuz ayında teslim edildiği kabul edilerek bu aya kadar olan kira alacağı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir....
Bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak, tespit edilen hasarın normal kullanım ya da hor kullanma sonunda mı olduğunun saptanması, davacının hor kullanmadan kaynaklanan zararları varsa eşyaların yıpranma payı da dikkate alınıp belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. Öteyandan tespit masrafları, yargılama giderlerinden olup, mahkemece hüküm altına alınan yargılama giderlerine eklenmesi gerekirken, alacağa dahil edilerek esastan hükme bağlanması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı ... ise sözleşmenin tarafı olmayıp dinlenen tanık beyanlarına göre kiralananı fiilen kullanan kişidir. Bu itibarla sözleşmeye dayalı olarak istenilen kalemlerden özellikle kira parası ve ortak gider bedelinden sorumlu tutulması düşünülemez. Kiralananı fiilen kullanmış olması davalı kiracının yukarda belirtilen sözleşmenin özel 1.maddesine aykırı davranmasının sonucu olup bu davalı tarafından kiralanana bir zarar verilmesi söz konusu olsa bile davacı bu konuda ancak sözleşmenin tarafı olan davalı kiracıdan tazminat talep edebilir. Kiracının ise fiilen zarar verene rücuu hakkından söz edilebilir. Uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözülmesi gerektiğinden davalı ... hakkında açılan davanın reddi gerekirken hüküm altına alınan alacak kalemlerinden davalı kiracı ile birlikte sorumlu tutulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
(B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde Mahkemece, alınacak ek bilirkişi raporu ile kullanım süresiyle orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip hor kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar miktarından düşülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yıpranma payı dikkate alınmaksızın eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Davacı vekili davalının kira süresi dolmadan kiralananı tahliye ettiğini, yaptırılan tespite göre kiralananda 31.400.-TL zarar ziyan olduğu, 1,5 aylık tadilat süresinden sonra 4 ayda yeniden kiraya verilebileceğinin anlaşıldığını, aylık kira bedelinin en son 3000.-TL olduğunu, 31.400.-TL hor kullanma, 4500.-TL onarım süresi ve 12000.-TL mahrum kira bedeli olmak üzere 47.900.-TL alacağın davalı tarafından verilen 5000 USD güvence bedelinin karşılığı 6.505.-TL'nin mahsubu ile 41.395.-TL'nin tespit tarihinden yasal faizi ile tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davacının kiralananı 12.10.2007 tarihinde satışa çıkardığını, bunun işlerini olumsuz etkilediğini, bu nedenle haklı olarak kiralananı 05.12.2007 tarihinde tahliye ettiklerini, davacının mahrum kalınan kira bedelini isteyemeyeceğini, kiralananda normal kullanım nedeniyle hasarlar olduğunu, çatlakların depremde oluştuğunu, hor kullanmada söz konusu olmadığından davanın reddini savunmuştur....