Davacı, dava konusu kiralananı 19/02/2014 tarihinde iktisap etmiş olup 03.03.2014 tarihinde keşide etmiş olduğu noter ihtarı ile de dava konusu kiralananı 19.02.2014 gününde iktisap ettiğini ve işyeri ihtiyaç nedeniyle kiralananı tahliye etmesini muhatap davalıya bildirmiş ve ihtarname 06.03.2014 tarihinde tebliğ olunmuştur. Davacı vekili, dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın da bulunduğu binanın tamamının avukatların mesleki ,kültürel ve sosyal faaliyetlerde yardımlaşma ve dayanışmasını temin amacıyla Ankara Barosuna tahsis edilmek üzere Türkiye Barolar Birliği tarafından satın alındığını , taşınmaza müvekkilinin ihtiyacı olduğunu belirterek taşınmazın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 9.1.2004 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile davalı kuruma ait tarihi Pazar ( Çifte ) Hamamı kira ihale şartnamesindeki açıklamaya göre 1.329.000 TL muhammen onarım bedeli ile restore et- işlet- devret modeli çerçevesinde davacıya kiralanmıştır. Davacı da kiralanandaki restorasyon çalışmalarını 24.8.2004 tarihinde bitirerek kiracı olarak kullanmaya başlamıştır. Ancak kiracılık süreci içinde davacı kiracının kiralananı akde aykırı kullanması ve kira paralarını ödememesi nedeniyle davalı kiralayan 2.9.2010 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini ve kiralananın yedi gün içinde teslim edilmesini bildirmiştir. Bu bildirim üzerine de davacı kiralananı 8.9.2010 tarihli tutanakla davalı kiralayana teslim etmiştir....
Kiracı, kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemek ile yükümlüdür. Bununla birlikte kira bedelinin ödendiğini ve taşınmazın tahliye edildiğini ispat yükü kiracıya aittir. Buna göre inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davacı, dava konusu kiralananı 20/08/2014 tarihinde iktisap etmiş olup 20.08.2014 tarihinde keşide etmiş olduğu noter ihtarı ile de dava konusu kiralananı 20.08.2014 gününde iktisap ettiğini ve işyeri ihtiyaç nedeniyle kiralananı tahliye etmesini muhatap davalıya bildirmiştir.Davalı 25/08/2014 günlü cevabi ihtarla, iş bu ihtarı 22/08/2014 tarihinde tebellüğ ettiğini, satışın muvazaalı olup, ihtiyacın samimi olmadığını bildirmiştir.Bu durumda, davacının iktisabı ve ihtiyacını bildirir ihtarnamesini, yukarıda açıklanan ilkeler ve TBK.nun 351.maddesi doğrultusunda bir ay içerisinde davalıya tebliğ ettirdiği,davanın iktisaptan itibaren yasal altı aylık süre dolduktan sonra 27/02/2015 tarihinde açtığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava süresinde açıldığından mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 12.500.TL 'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Davalının makul süre kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların arasında uyuşmazlık bulunmayan 03.11.2014 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinin 9. maddesinde ''kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde en az 15 gün evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmeyi taahhüt eder.'' düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı kiracının sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri vermesi halinde TBK.nun 325. maddesi gereğince kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/265 E. sayılı dosyasında, “davalının kiralananı hazır etmediğini ve kiralananın kendilerine eksik teslim edildiğini ve bu sebeple kiralananı hazır edemediklerini” beyan ettikleri, neticede hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının kiralananı önceki kararda belirtildiği üzere kullanıma uygun hâle getiremediği, bu yüzden alışveriş merkezinin faaliyete geçtiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu kiralananın bulunduğu alışveriş merkezinin 01.12.2011 tarihinde kullanıma elverişli bir durumda açılıp açılmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalıların 2012 Mart, Nisan ve Mayıs ayları kira bedellerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır....
şirketin kiralananı hiç kullanmadığını, davacıların kötü niyetli olarak kar elde etme çabası içerisinde müvekkili şirketi kandırmaya çalıştığını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir....
Davalı vekili davacı kiracının kendi kusuruyla tahliyeye neden olduğunu bu nedenle muaccel hale gelen kira alacağından da sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir....
Somut olayda, Mahkemece hukukçu bilirkişiden aldırılan raporda, işyerinde tutulan muhtelif tarihli vardiya defteri kayıtları ile davacıya ait izin formları incelendiğinde izin formları ve vardiya defteri kayıtlarının örtüşmediğinin görüldüğü, sözkonusu belgelerde davacının değişiklik yapıp yapmadığı kesin olmamakla birlikte, davacı yanca gerçekleştirildiği kabul edilirse, davacının davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş ilişkisinin işveren açısından devam ettirilmesinin beklenmez bir hal aldığı ve iş akdinin işveren tarafından feshinin yerinde olduğu kanaati bildirilmiştir. Aldırılan bu rapor dosya kapsamı açısından yeterli ve denetime elverişli değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/10/2020 NUMARASI : 2020/166 E 2020/534 K DAVA KONUSU : Evlenen Kadının Önceki Soyadını Kullanmasına İzin Verilmesi KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen mahkemenin kararına karşı, davalı nüfus müdürlüğü tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesine ilişkindir....