(BK 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. (BK 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davacının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hasarların hor kullanımdan kaynaklandığı belirtilmiş ise de, kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının dikkate alınması, hor kullanma nedeniyle zarar gören parçaların yenisi ile değiştirilmesi durumunda yenilenen parçaların başlangıçtaki durumlarına göre yıpranma paylarının hesaplanarak alacaktan düşülmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı kiralananı bir ay öncesinden haber vererek 11.01.2010 tarihinde tahliye ettiğini savunmuş ise de, tahliye ve teslim olgusu birer maddi vakıa olmakla birlikte sözleşmenin feshine yönelik hukuki sonuç doğurduğundan bunun ne şekilde ispatlanacağı hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle belirlenmelidir. Somut olayda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan kira sözleşmelerindeki yıllık kira tutarı senetle ispat sınırının üzerinde olup davalı savunmasında belirttiği tarih itibariyle kiralananı tahliye ve davacı kiralayana teslim edildiğini usulüne uygun delillerle kanıtlayabilmiş değildir. Ne var ki davacı kiralananda 17.01.2011 tarihinde delil tespiti yaptırmıştır. Bu durumun bir sonucu olarak tespitin yaptırıldığı tarih itibariyle kiralananın fiili hakimiyeti davacıya geçmiş kabul edileceğinden, davacının 2011/Ocak ayı kira alacağının bu durum nazara alınarak hesaplanması gerekir....
Davacının 05/09/2014 tarihinde mahkeme aracılığıyla yaptırdığı tespit ile kiralananı teslim aldığı kabul edilmelidir.Kabul edilen bu tahliye tarihine nazaran uyuşmazlıkta TBK'nın 335. Maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. TBK.nın 316 (BK 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334 (BK 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan tahliye tarihi itibariyle belirlenecek birim fiyatları ile sorumludur.Kaldı ki davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı da kuşkusuzdur....
Bu nedenle davada davalının davacı tarafın ileri sürmüş olduğu, kiralananı açıktan açığa fena kullanma hususundaki vakıaları inkar ettiğinin kabulü gerekecektir. Somut olayda; davalı davaya cevap vermemekle kiralananı açıktan açığa fena kullanıldığını inkar ettiğine göre, bu durumda kural olarak, kiralananın davalı tarafça açıktan açığa fena kullanıldığını davacının kanıtlaması gerekir....
Dava makul süre kira alacağının tahsili istemine ilişkindir mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Teslim borcunu gereği şekilde yerine getirmeyen ya da kiralananı tahsis amacına uygun surette arz etmeyen kiraya verene karşı borçlunun temerrütü hükümleri uygulanabileceği gibi, bundan dolayı doğan bir zarar varsa bunun da tazmini yoluna gidilebilir. Davacı kiracı, davada sözleşme gereği ödemiş olduğu kira bedelleri ile kiralanana yapılan imalat bedellerinin tahsilini istediğine göre 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesindeki (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun106. Maddesi) seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yolunda kullandığının kabulü gerekir. Kiracı sözleşmeden dönmekle, sözleşme ilişkisi geçmişe etkili olarak ortadan kalkmıştır. Dönme ile sona eren sözleşme ilişkisi artık bir borç doğurmayacağı gibi, önceden doğmuş olan borçlar da son bulacağından tarafların birbirlerine verdikleri şeyler var ise, bunların karşılıklı olarak geri verilmesi gerekir....
Bu durumda akde aykırılık nedeniyle tahliye davası açma şartları gerçekleşmediğinden istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliyeye karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tic.Ltd.Şti. kiralananı 24.05.2013 tarihinde satın almış olup kiralananı olduğu haliyle görerek satın almıştır. Adı geçen davalı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken esastan red kararı verilmesi doğru değildir. 3-)Davacının yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masraflara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı ... kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu giderlerden alıp götürülmesi mümkün olmayan ve davalı kiraya veren tarafından benimsenenlerin yapıldıkları tarihler itibariyle bedellerini vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteyebilir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları, ...nın kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların yapıldığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek değeri isteme hakkı olduğu yönündedir. Kural olarak bu gibi zorunlu ve faydalı masrafların kira sözleşmesinin başlangıcında yapılmış olduğu kabul edilmektedir....
Sözleşmede, kiralananı süre bitmeden tek taraflı olarak tahliye etme hak ve yetkisi kendisine tanınmayan kiracının, kiraya verenin bilgisi ve rızası olmaksızın ve haklı bir nedene de dayanmaksızın, kira süresinin bitiminden önce kiralananı tahliye etmesi sözleşmeye aykırı davranış (haksız fesih) sayılır; böylesi bir durumda kiracı, kiraya verenin bu yüzden uğradığı zararı tazminle sorumludur. Ne var ki, BK'nın 98 inci maddesi atfıyla sözleşmelerde de uygulanması gereken 44 üncü maddesi uyarınca, kiraya veren de, kiralananı aynı koşullarla yeniden kiraya vermek konusunda gereken çabayı göstermeli ve böylece zararın artmasına sebebiyet vermemelidir. Aksi takdirde, artmasına sebep olduğu zarar tutarını kiracıdan isteyemez....
Kaldı ki davacı kiraya verenin evrak birimi memuruna yapılan anahtar tesliminin hukuka uygun olmadığı kabul edilse bile; kiralananın anahtarının kiraya verenin elinde olduğu, fiilen kiralananı hakimiyeti altında bulundurma olağına sahip olduğu halde anahtar teslimine itiraz edilmesi dürüstlük kuralına da aykırıdır. 3. Bu halde İlk Derece Mahkemesince; kiralananın 18.05.2017 tarihinde davalı kiracı tarafından davacı kiraya verene teslim edildiği göz önünde bulundurulurak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı tarafların istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, 2....