Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda; Mahkemece, davacı alacaklı vekiline beyanları açıklattırılıp anahtar teslim tarihi netleştirilerek anahtar teslim tarihine kadar olan kira bedelleri üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yorum ile anahtarların 2014 yılı Temmuz ayında teslim edildiği kabul edilerek bu aya kadar olan kira alacağı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir....

    Bu nedenle Mahkemece borçlunun 2016 yılı Ocak ayına ait 13.01.2016 tarihli kira ödemesi dikkate alınarak, anahtar teslim tarihine kadar olan kiralar yönünden davanın kabulüne, kalan aylar yönünden ise uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tüm kira bedelleri yönünden davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin alacağa yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ÎİK'nun 366. ve 6100 sayılı HUMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca IİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Açıklanan nedenlerle mahkemece, 03/01/2014 tarihine kadarki kira bedellerin sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekirken davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Sonuç olarak, davalı kiracı tarafından, dayanak kira sözleşmesinde tadilat yasağı bulunmasına rağmen kiralayandan izin alınmaksızın kiralanan dükkan içerisindeki tuvaletin kapısının yönünün değiştirilmesi şeklindeki eyleminin hem tahliyeyi gerektirecek önemde bir aykırılık olarak kabulünün hem de kira akdinin uzama dönemlerinden sonra ileri sürülmesinin TMK'nun iyiniyet kuralları kapsamında korunmasına olanak bulunmadığı değerlendirildiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir....

        Sözleşmenin -------- maddesinde,---- ---- belirtilen süre için kiralandığı, düzenlemesi yer aldığı, sözleşmenin ---- bölümünde----- tarihine kadar ------ süre ile akdedildiği hususunun düzenlendiği,------maddesinde kiralananın mülkiyetinin kiralayana ait olduğu ve devam eden maddelerde kiracı, işbu sözleşmede düzenlenen bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak kaydı ile, kiralananı, sözleşme süresi sonunda----- bölümünde belirlenen bedel üzerinden satin alma hakkına sahip olduğu, kiracı kiralayanın yazılı muvafakatini almak, işbu sözleşmedeki tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmek ve kiralananı derhal kiralayana iade etmek şartıyla, kiralananı satın alma hakkından vazgeçebileceği, kiracı, kiralananı satın alma hakkını kullanmayacağını ileri sürerek, kiralayana karşı borç ve taahhütlerini ve bunlara ait masraf, prim, faiz ve teminat faizlerini kısmen de olsa ödemekten imtina edemeyeceği, aşağıdaki hallerde Kiracı, herhangi bir bildirim, ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın...

          Kiralananda mevcut açık nitelikteki bozukluklara karşın kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması, kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir. Böylesi bir durumda kiraya veren ayıptan sorumlu tutulamaz. Hükümden de anlaşılacağı üzere; kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle, kiraya veren davalı, kiralananı başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de bu amacı sağlamak zorundadır....

            Sözleşmede, kiralananı süre bitmeden tek taraflı olarak tahliye etme hak ve yetkisi kendisine tanınmayan kiracının, kiralayanın bilgisi ve rızası olmaksızın ve haklı bir nedene de dayanmaksızın, kira süresinin bitiminden önce kiralananı tahliye etmesi sözleşmeye aykırı davranış (haksız fesih) sayılır; böylesi bir durumda kiracı, kiralayanın bu yüzden uğradığı zararı tazminle sorumludur. Ne var ki, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 98. maddesi yollamasıyla sözleşmelerde de uygulanması gereken 44. maddesi uyarınca, kiralayan da, kiralananı aynı koşullarla yeniden kiraya vermek konusunda gereken çabayı göstermeli ve böylece zararın artmasına sebebiyet vermemelidir. Aksi takdirde, artmasına sebep olduğu zarar tutarını kiracıdan isteyemez. 18. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir....

              Sözleşmenin 4 maddesinde" kiralananın devri yazılı izin olmadan kiracı kiralanan yeri ve kira sözleşmesini kısmen veya tamamen gerçek veya tüzel kişi 3. kişiler devir veya temlik edemez. Kiracı kiralananı bizzat kullanmak zorundadır."şartı bulunmakta olup bu şart geçerlidir. Sözleşmenin bu maddesinde kiralananın devri yasaklanmasına rağmen sözleşmede kiracının yanına ortak alınamayacağına dair yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığı gibi kira sözleşmesinden önce davalı kiracı ile dava dışı ve sözleşmenin kefili olan Teoman arasında gizli bir ortaklık sözleşmesi yapılmış olması kiracının hukuki durumunu etkilemez. Öte yandan kiralananın kiracı Erol tarafından Teoman devir edildiği ve bu şahıs tarafından kullanıldığı da davacı tarafından kanıtlanamadığına göre akte aykırılık olgusu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken deliller yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

                Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, kiralananın sonradan ayıplı hale gelmesi nedeni ile ayıpların tespiti ve giderilmesi konusunda izin ve yetki verilmesi ve ayıp nedeni ile meydana gelen zararların tazmini istemine ilişkindir....

                  Kiraya veren kiralananı kira süresince kullanmaya elverişli bulundurmak zorundadır. Eğer kiraya veren kiralananı kira sözleşmesinde belirtilen kullanma amacına elverişli bir şekilde bulundurmamışsa veya kullanılmasına engel olunmuş ise kiracının iki seçimlik hakkı vardır. TBK 305-306 maddelerine göre kiracının seçimlik hakları ayıbın giderilmesini istemek,ayıp giderilmediği takdirde kira bedelinden indirim yapılmasını yada sözleşmeyi fesih edilmesini istemektir.Davacı kiracı TBK 305 maddesine göre kira bedeli indirimi istemediği gibi sözleşmenin feshini de istememiştir. Üniversite tarafından sözleşmesinin feshi kiracının kendi kusurundan kaynaklandığı ve fesihte üniversite haklı olduğundan ve zarara kendisi sebebiyet verdiğinden tazminat talebinde bulunamaz....

                    UYAP Entegrasyonu