Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacıların, davalı kiracıdan kiralananın hor kullanılması nedeniyle tazminat isteminde bulunabileceği nazara alınarak, taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen hasarların tespiti noktasında, sözleşme hükümleri de göz önünde bulundurularak, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler de dikkate alınarak, olağan kullanım ve hor kullanım nedeniyle oluşan hasar ve zarar ayrımı yapıldıktan sonra , hor kullanıma konu zarar ve hasarların anahtar teslim tarihi olarak kabul edilen 23/08/2016 tarihi itibariyle değerleri tek tek tespit edilip, hor kullanma bedelinden, davalının kiralananı kullanma süresiyle orantılı olacak şekilde yıpranma payının da hesap edilip düşülmesi suretiyle, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı...
Davacı kiracı vekili dava dilekçesinde; Davalının kiralananın kullanılmasına izin vermediğini, bu sebeple kiralananı çalıştıramadığını, belirterek borçlu olmadığının tespitine ve teminat karşılığında icra takibinde vezneye yatırılan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise 5 m2 lik çay ocağı ve bahçenin 2886 sayılı yasanın 51/g maddesi gereğince pazarlık usulüyle yapılan ihalesine davacının katıldığını, 110.-TL bedelle ihalenin davalının uhdesinde kaldığını, davalının kiralanan alan dışında kalan kısımda faaliyet göstermek istediğinde davalı idarenin yazı ile kiralanan alanda faaliyetine devam etmesini bildirdiğini, davalının kiralananı kullandığını ve işlettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Dosya arasında mevcut bilgi ve belgelerden davacı kiracının dava konusu kiralananı cebri icra ile mi yoksa kendiliğinden mi tahliye ettiği anlaşılamamıştır. Davacı kiracının kiralananı cebri icra ile tahliye edip etmediği araştırılarak cebri icra ile tahliye edilmiş ise buna ilişkin belgelerin ilgilisinden temini ile evraka eklenmesi ve ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 06/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
B..’in ise sözleşmede kefil olduğunu, kiracının dava konusu işyerinden ayrıldığını sözlü olarak bildirdiğini bu davalının kiralananı kullanmadığını, bu durumun sözleşmedeki devir yasağına aykırı olduğunu, haksız işgale son verilmesi, bir hafta içinde teslim edilmesi istemine ilişkin ihtarname tebliğ edilmesine rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini ileri sürerek kiralananın tahliyesini, ayrıca ödenmeyen aidat ve kira bedeli olan 4.750-TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasındaki beyanından; kiracının tebligat göndermeden ve tahliye etmeden kiralananı terk ederek taşınmazı kefile bıraktığını, kiracının tahliye ve teslim sorumluluğunu yerine getirmediğini, bu nedenle de aidat borcundan ve tahliye gerçekleşinceye kadar ki kira borcundan sorumlu olacağını, kiracının sözleşmeye aykırılık, diğer davalının fuzuli işgal nedeniyle davanın kabulünü istemiştir. Davalı kiracı A.. Ç.....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından kiralanana yapılacak tadilat ve tamirat işlerine ilişkin davalıdan yazılı izin alındığı, kiralananın yıkılmasında davacı kiracının herhangi bir kusurunun olmadığı, kiraya verenin kiralananı sözleşmede kararlaştırılan şekilde kiracının kullanımına hazır şekilde bulundurmadığı gerekçesiyle; 18.04.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, 326.491,25 TL'nin 29.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar 1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
(B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334 (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp, münhasıran kötü kullanma nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak ek bilirkişi raporu ile değişecek parçaların yaşı gözetilerek kullanma süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip, alacaktan düşülmesi gerekir. Mahkemece gerçek zararın açıklanan şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
Konu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı TBK.’nun 325.maddesinde düzenlenmiş olup buna göre kiracı sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarda gerekli çaba gösterilerek kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Mahkemece davacının erken tahliye tazminatına yönelik isteminin yukarıda açıklanan koşullar çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının gereken çabayı göstermediğinden bahisle ret kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda Mahkemece; davalılardan ... ile ilgili delillerin toplanarak taşınmazı kiracı sıfatı ile kullanmasına davacı kiraya verenin yazılı rızası bulunup bulunmadığının araştırılması, kiraya verenin yazılı rızasının bulunmaması halinde ilgili davalının fuzuli şagil olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durumda da Türk Borçlar Kanunu'nun 316.maddesinde belirtilen otuz gün süreli eski hale getirme ihtarnamesinin sadece kiracılara gönderilmesi gerekeceğinin belirtilmesi karşısında, kiralananı fuzuli işgal eden davalı için ihtar gönderilmeden tahliye istenebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulmalıdır....
Ancak kira sözleşmesi yenilendikten sonra davalı yenilenen kira sözleşmesinin süresi dolmadan kiralananı erken tahliye edip, kiralanana ait anahtarları icra takip dosyasına 26.12.2012 tarihinde teslim etmiş ve teslime ilişkin ihtarname davacıya 31.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda taşınmazın anahtarlarının 31.12.2012 tarihinde teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davalı şirket kiralananı erken tahliye ettiğinden anahtar teslim tarihine kadar kira bedeli ile anahtar teslimi tarihinden sonra ise TBK.nun 325. maddesi gereğince makul süre kira bedeli ile sorumlu tutulması gerekir. O nedenle mahkemece anahtar teslim tarihine kadar kira bedeline hükmetmek, geri kalan kısım yönünden uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunamamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Davacı vekilinin kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince ; Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir....