Mahkemece, sözleşmenin 6. maddesindeki Belediyeden izin alınarak yapılacak ilave ve eklentilerin olduğu gibi Belediyeye bedelsiz olarak terk edileceğine dair hükmü de nazara alınarak, dava konusu tesisin imal tarihinin tespiti halinde bu tarih, imal tarihinin belirlenememesi halinde ise kira sözleşmesinin başlangıç tarihindeki yapım değerleri üzerinden yıpranma payları düşülerek tarafların aralarındaki sözleşmenin 6. maddesine göre sözleşme sonunda yapının bedelsiz olarak kiraya verene bırakılacağına ilişkin şart bulunduğundan sözleşmenin bitim tarihine göre kullanılan ve kalan süre oranlanarak kalan kira süresi ile orantılı olarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dava tarihine göre yapılan bilirkişi hesabına göre karar verilmesi de doğru olmamıştır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Mahkemece 2010 yılı Mart ayına kadar ödenmemiş kira ve aidat alacağının hesaplanarak bu miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına, anahtar teslim tarihinden sonraki alacak yargılamayı gerektirdiğinden 2010 yılı Mart ayından sonraki alacak yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
olarak kiralananı davalılardan ne devretmiş olup, davalı nin fuzuli şagil olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar kiracının akde aykırı olarak kiralananı başkasına devretmesi halinde kiraya verenin sözleşmeye aykırılık sebebiyle tahliye davası açabilmesi için TBK.’nun 316. maddesi uyarınca kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi halde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve bu bildirimin sonuçsuz kalması gerekiyor ise de, kiracı dışında üçüncü kişi konumunda olan fuzuli şagil hakkında ihtar çekilmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemece davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın her iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekir....
Bu sebeple delil tespit raporunda belirlenen hor kullanmaya ilişkin zarar kalemlerinden yıpranma payları da düşülmek sureti ile tazminat miktarının belirlenmesi ve hor kullanma nedeniyle oluşan zararın giderilmesi için yapılan masraflara ilişkin sunulan faturaların, uzman inşaat mühendisi bilirkişi tarafından " yapılan işe uygun olup olmadığı " değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmektedir....
olduğu dikkate alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Bu nedenle mahkemece,5 nolu bölüm ile ilgili açık ayıp niteliğindeki duruma rağmen kiracının uzun bir süre kiralananı mevcut hali ile kullanması ve bu konuda uyuşmazlık çıkartmaması karşısında kiracının kiralananı mevcut hali ile kabul ettiği şeklinde yorumlanarak davacı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ;Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle Asıl davaya ilişkin davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ,Asıl davada davalı kiralayan ... lehine 1.100 TL vekalet ücreti takdirine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tapu kayıt örneğinden dava konusu kiralananın davacı tarafından 28.01.2014 tarihinde dava dışı İbrahim Urgan'a satıldığı, tanık ifadelerinden davalının sözleşmede kararlaştırılan iki yıllık süre dolmadan kiralananı tahliye ettiği anlaşılmaktadır. Davacı yargılama sırasında, davalının kiralananı 2014 yılı Ekim ayında tahliye ettiğini iddia etmiş; davalı ise 2014 yılı Haziran ayında kiralananı yeni malike teslim ettiğini savunmuştur. Dosya kapsamından taşınmazın ne zaman tahliye edildiği anlaşılamamış olup Mahkemece davalının taşınmazı fiilen terk ettiği tarih belirlenerek bu tarihe kadar olan kira bedelinden sorumlu olacağı, kalan süreye ilişkin kira bedelinden sorumlu olmayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken 2014 yılına ait kira bedelinin tamamının hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, uzman inşaat mühendislerinden oluşan bilirkişi kuruluna delil tespiti dosyalarına sunulan bilirkişi raporlarından hangisine üstünlük tanınması gerektiğini açıklayan, taraf itirazlarını karşılayan, uyuşmazlığı aydınlatan, denetime açık rapor hazırlatılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi kararın bozulmasını gerektirmiştir. 2-) Karşı dava yönünden; Güvence Bedeli (depozito) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK) 342. maddesinde düzenlenmiştir. Depozito (güvence), kira sözleşmesinin başında kiracı tarafından kiraya verene teslim edilir.Çoğunlukla para veya kıymetli evraktan oluşur ve kira sözleşmesi sona erdiğinde kiracının kiralanana verdiği zararların teminatını oluşturur. Davalının kiralananı 15/08/2012 tarihinde tahliye ettiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur....
Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı, belediyeye birtakım dönemlerde ecrimisil bedeli ödendiği iddiası bulunsa dahi bu hususun görevli mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla dava tarihi itibariyle görevli mahkeme Sulh hukuk mahkemesidir. Buna göre mahkemece; uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve görevli mahkemenin Sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
Mahkemece kiralanan dükkana zarar verme iddiası karşısında davacıların malik olmalarından dolayı taraf sıfatının bulunduğu dava dilekçesinde binaya zarar verilmesi suretiyle haksız eylemden kaynaklı alacak talebinde bulunulduğu ancak davalının binaya zarar verdiğine dair geçerli ve alacağın varlığını ispatlayan delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6098 Sayılı TBK.nun 316 (BK 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334 (BK 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. ./.. Davacılara ait binanın üst kiracı......