Eczanesinin reçetelerinin fatura edildiği gerekçesi ile sözleşmesinin 13.12.2004 tarihinde haksız olarak fesh edildiğini, açtığı dava sonucu feshin hukuka aykırı olduğunun tesbiti ile fesih işleminin iptaline karar verilip kesinleştiğini, davalının fesih işlemiyle diğer sosyal güvenlik kurumlarıyla sözleşme yapamaması sonucu kazanç kaybı nedeni ile 6.503.00 YTL zararının doğduğunu, bu zararının faizi ile tahsilini istemiştir. Davalı, müfettiş raporuna göre işlem yapıldığını, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, sözleşmenin feshinin yasaya uygun olduğunu, idarenin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, yoksun kalınan kazanç kaybı tazminat talebinin kabulü ile 6.503.00 YTL.nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Davaya dayanak oluşturan ve hükme esas alınan 01.04.2000 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi kiraya verenler ..., ..., ... ile kiracı ... arasında düzenlenmiştir. Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümü (c) maddesinde "kira kontratında kiracı taraf ...’dır. Ancak iş bu kontratı kiracı tarafından kurulacak limited şirketine devredebilecektir bir başkasına kiralanamaz " hükmü yer almaktadır. Dava, kiracı sıfatıyla İronlar Tekstil Turizm Hediyelik Eşya Mobilya İnşaat ve Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından açılmış, davacı vekili kira sözleşmesinin özel şartlar (c) maddesine göre davacı şirketin kurulduğu 02/05/2000 tarihinden beri kiracı olduğunu, sözleşmede açık hüküm bulunduğundan ayrı bir kira sözleşmesi yapılmadığını beyan etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dosya kapsamındaki belgeler de dikkate alındığında iş bu davanın görevsizlik mahkemesi kararıyla mahkemeye gönderildiği, davaya konu istemin iş yeri devrinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davcının kendisi adına olan kira sözleşmesinin bir yıllık olup, davalı adına yapılan kira sözleşmesinin önceki kira sözleşmesinin süresinin dolmasından sonra yapılmış olduğu, yeni kira sözleşmesinde davacının taraf olmadığı, uyuşmazlığın bütün bakımından ticaret mahkemesi görevli olduğu davacının dava açarken arabuluculuk yoluna başvurmadığı, bu hususun dava dilekçesi içeriği, deliller ve sunduğu belgeler ile anlaşıldığı tazminat davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, TTK 5/A ve arabuluculuk 18/A maddeleri de dikkate alınarak açılan davanın arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
yıl kira bedeli olan 52.858,00 TL'nin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, toplam 61.814,55 TL'nin gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Hukuk Dairesinin 10/03/2015 tarih 2014/13777 E-2015/2365 K sayılı ilamıyla; "...Dava, kiraya veren tarafından kiracı aleyhine açılan kira sözleşmesinin iptali ve kira şerhinin tapudan silinmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, kira sözleşmesinin feshine ve kira şerhinin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili ise karşı temyiz isteminde bulunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu davalar açıkça ve sınırlı şekilde gösterilmiştir. Dava, dava dilekçesinde kira sözleşmesinin feshi şeklinde yazılmış ise de davacı vekili, yargılama sırasında davanın "vekilin temsil görev ve yetkisinin kasten vekil edenin zararına düşünce ve çıkar birliğine girdiği kişiler yararına kullanılması hukuki nedenine dayalı kira akdinin iptali davası olarak" açıklamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.7.2006 gününde verilen dilekçe ile kiracılık sıfatının tespiti, muarazanın men’i, hakimin müdahalesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.5.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, hasılat kira ilişkisine dayalı kira sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti, kiracılık sıfatının tespiti ve müdahalenin ve muarazanın giderilmesi istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava reddedilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir. Taraflar arasındaki 15.10.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hasılat kirasına ilişkin olup, uyuşmazlık anılan sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanmış ve davacı sözleşmedeki kiracı sıfatına dayanarak eldeki davayı açmıştır....
Birleşen dava ise kira sözleşmesinin haksız nedenle feshi nedeniyle dönem sonuna kadar muaccel olan kira parası ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedeli, kira farkı ve cari hesap bakiyesi alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davalı ve davacı ve birleşen davanın davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
feshinin haksız olduğunun ve sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece itirazın iptali davalarının kesinleştiği, davalıya ihtar gönderildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kira akdinin sona erme sebeplerinden biri de kiracının temerrüdü olup kira parasının ödenmemesi veya geç ödenmesi durumunda akdin feshinin biçim ve koşulları 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 315.maddesinde (818 Sayılı BK.nun 260.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre, istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür....
Bilindiği üzere gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle en azı, kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir....