işlemlerinin haksızlığı ile kira sözleşmesinin geçerliliğinin devam ettiğinin tespiti ile muarazanın men'i istemine yönelik davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinin sona erip ermediği noktasında toplanmakta olduğundan ve tahliye durumunda telafisi imkansız zarar oluşabileceğinden Mahkemece öncelikle kiralanan taşınmaza ilişkin varsa 2886 sayılı yasa kapsamındaki tüm ihale evraklarının dosyaya celbinin sağlanarak, 16.03.2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 2886 sayılı yasa kapsamında yapılıp yapılmadığı tespit edildikten sonra ihtiyati tedbir talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması sebebiyle istinaf başvurusunun yerinde olduğu anlaşılmıştır....
TL kira bedeli belirlenmesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, taşınmazın kira sözleşmesinde kararlaştırılan bir yıllık kira bedeli ile piyasa rayiç bedeli arasında misli ile fark bulunduğunu, bilirkişilerce yapılacak araştırma sonucunda akdedilen kira bedeli ile piyasa rayiç bedeli arasındaki fahiş fark ortaya çıkacağını, yapılan saha çalışmasında işyerinin uzun zamandır .... tarafından işletildiğini, kiralama işleminin muvazaalı olduğu aşikar olduğunu, ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlığın esasını çözebilecek nitelikte olduğunu ve dava dosyasına sunmuş olduğumuz delillerin yaklaşık ispat kurallarını gerçekleştirmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş ise de dosya kapsamı detaylıca incelendiğinde yerel mahkemenin vermiş olduğu iş bu kararın isabetsiz olduğunun görüleceğini, tüm bu nedenlerle hukuka ve yasalara aykırı olarak yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Davacının, fesih işleminin müvekkili aleyhine uygulanmasının tedbiren durdurulmasını talep ettiği, talebin yeterli açıklıkta olmaması nedeni ile taşınmazın devrinin önlenmesini talep ettiğinin kabul edildiği, işbu ihtiyati tedbir talebi yönünden taşınmazın davanın konusunu oluşturmadığından tedbire konu edilemeyeceği, ihtiyati haciz talebi bakımından ise İİK 257/1 md. yasal şartları taşımadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. " gerekçeleriyle Davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin bu aşamada ayrı ayrı reddine, karar verilmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin dava konusu taşınmazın tapu kaydına şerhi istemine ilişkindir. Mahkemece tapu kaydına şerh verilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararı davacı vekilince istinaf edilmekle dosya dairemize gönderilmiştir....
Davalı belediye vekili, davacının talebi üzerine tahliye işleminin durdurulmasına yönelik olarak yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak davacının, taşınmazı ihale suretiyle başlayan bir silsile sonucu kiraladığını, kira süresinin idare tarafından uzatılmaması üzerine kiracılık sıfatının sona erdiğini, mevcut durumda verilmiş olan tedbir kararının idarenin tahliye prosedürünün uygulanmasına engel teşkil ettiğini, davacının fuzuli işgalinin sürmesinin kamu zararına neden olduğunu, ayrıca itiraza konu ihtiyati tedbir kararının teminat karşılığı verilmiş olması, davacının fuzuli işgalde olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği gibi söz konusu cüzi teminat miktarının idarenin mağduriyetini karşılamaktan uzak olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği nedeniyle, kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK'nun “ihtiyati tedbirin şartları” başlıklı 389. maddesi "mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme...
Davacı, yazılı kira sözleşmesi sona erdikten sonra davalı İdare ile 21.06.2018 tarihinde beş yıl süreli Sözlü kira sözleşmesi yapıldığını ileri sürmektedir. Davacının kiracılık iddiasına dayanak yaptığı kira sözleşmesinin niteliği ve süresi dikkate alındığında ve davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak ispat edilememiş olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla HMK'nun 389. maddesindeki ihtiyati tedbir koşulları bulunmamaktadır. Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı doğrudur. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
HMK'nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş, meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir....
verilemeyeceğine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir....
ve hukuka aykırı olarak tedbir kararının reddine karar verildiğini, davalının amacının müvekkil ile arasında bulunan kira ilişkisini haksız bir şekilde sona erdirerek davaya konu taşınmazı daha yüksek kiraya vermek olduğunu bildirerek ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....