Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı -------- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilinin hiçbir ticari ilişkide bulunmadığını, aralarında ticari nitelikte bir sözleşme de bulunmadığından iş bu davanın Ticaret Mahkemesine görülebilmesinin mümkün olmadığını, görevli mahkemenin ---- Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, ----- yevmiye numaralı sözleşmesinin---------- arasında akdedildiğini, davacının ve müvekkili firmanın bu sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkili firmanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığını, ------- firmasından daire karşılığı iş alan konumunda kaldığını, davacının esasen kurulmamış olan bir sözleşmenin halefi olduğu iddiasının yersiz olduğunu davacının halef olabilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu sözleşmenin tapuya şerh edilmediğini, devir sözleşmesinin 2....

    Hukuk Dairesinin 24.12.2019 tarih, 2018/1422 Esas 2019/12403 Karar sayılı ilamı ile, davacı 3. kişi ve borçlu arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 30.04.2001 tarihinde tapuya şerh edildiği, davalı alacaklının haczinin ise 04.07.2005 tarihinde tapuya işlendiği, taşınmaz üzerindeki elbirliği ile mülkiyetin, mahkeme kararı ile 11.11.2004 tarihinde paylı mülkiyete çevrildiği ve kararın 17.02.2005 tarihinde kesinleşerek, borçlu hissesine düşen 8.986,99 TL' nin davalı idareye ödendiği, davacının dayandığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin, şahsi hak doğuran bir sözleşme olmakla birlikte, tapuya şerh verilmesi halinde kuvvetlendirlmiş şahsi hak niteliğini kazandığı ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülme hakkını sahibine verdiği, davalı idarenin haciz şerhi konulurken bu hakkın varlığından haberdar olduğu, dava konusu taşınmaz satılmamış olsa bile, davacı alacaklının hakkı önce doğduğundan bu hakka dayalı olarak açacağı istihkak davası ile haczin kaldırılmasını sağlayabileceği...

      Somut uyuşmazlıkta dava konusu taşınmaz üzerinde davacının 11 yıllık kira hakkı olduğu, bu hakkın tapuya şerh edildiği, anılan taşınmaz üzerinde tasarruf hakkını 26/03/2019 tarihli bayilik sözleşmesi ile davalıya bıraktığı, tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği, davacının, davalının faaliyetini durduğu ve sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle 15/09/2020 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği, daha sonra taraflar arasında 16/10/2020 tarihli ve 1 aylık süreli yeni bayilik sözleşmesi akdedildiği, davacının anılan sözleşmenin 16/11/2020 tarihinde süresinin dolduğu ve davalının sözleşmeye aykırı davranarak feshine sebebiyet verdiği gerekçesiyle işbu el atmanın önlenmesi davasını açtığı, davalının da davanın reddini savunduğu hususları uyuşmazlık konusu değildir....

        Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tarafların kabulünde bulunan 10/05/2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin TBK’nın 237/2. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmediği için geçerli olmadığı, tapuda sonradan devir yapılmış olsa dahi, başlangıçta geçersiz olan adi sözleşmenin geçerli hale gelmeyeceği, ayrıca taşınmazların tapu sicilinde resmi şekilde yapılan devri konusunda alıcı davacı tarafından taşınmazların tapu siciline adi şekilde yapılan sözleşme ile şerh konulduğunun iddia ve ispat edilemediği, dolayısıyla geçersiz olan bir sözleşmeye dayalı olarak kira kaybına ilişkin alacak istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Şirketi yetkilisi olan sanığın, katılan şirket ile 2006 model Forklifti finansal kiralama yöntemi ile kiralayarak teslim aldığı, kira borcunun ödenmemesi üzerine katılan şirket tarafından sözleşmenin fesh edilerek kiralanan malların iadesi yönünde ihtarda bulunulmasına rağmen, sanığın kiralama konusu olan eşyayı iade etmeyerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilmiş ise de; taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 22.03.2006 tarihinde düzenlendiği, kira sözleşmenin fesh edildiğine dair 15.02.2007 tarihli ihtarın, sanığın belirtilen adreste bulunamadığı şerh edilerek 21.02.2007 tarihinde merciine iade edildiği, sanığın, sözleşmenin fesh edildiği 15.02.2007 tarihinden önce 26.11.2006 tarihinde tutuklanarak Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevine alındığı ve başka bir suçtan da hüküm özlü olduğundan cezaevinde kalmaya devam ettiği anlaşılmakla, atılı şuçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanığın...

            Mahallesi 237 Ada 6 parsel de kayıtlı 2. kat 5 ve 6 nolu bağımsız bölüm tapuları üzerinde bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığına dair şerhin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine konulan özel bir madde ile taraflardan her birinin sözleşmeyi tapuya şerh ettirilebileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin tüm taraflarının isteği doğrultusunda tapuya şerh verildiğini, müvekkilinin inşaatları tamamlayıp davacıya verilmesi kararlaştırılan 5 ve 6 numaralı 2 adet daireyi eksiksiz olarak teslim ettiğini, davacı dışındaki tüm arsa sahiplerinin yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davacının dükkanda bulunan hissesini müvekkiline ferağ vermeyerek sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, davacının kendi yükümlülüklerini yerine getirmeden sözleşme şerhinin kaldırılmasını talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

              (I)Dava tarihi itibariyle aylık kira bedelinin 8.750 TL olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesince bu bedelin 01/03/2017 tarihinde ödenen aylık kira bedeliymiş gibi esas alması ve buna göre değerlendirme yapması hatalı olmuştur. (II)Davacının sunulan 01/03/2017 tarihli kira sözleşmesini kabul etmediği, kira sözleşmesindeki kira bedeli ile davalı tarafından ödenen kira bedelinin uyumsuz olduğu dikkate alındığında bu kira sözleşmesinin değerlendirmeye esas alınması doğru görülmemiştir. (III)Taraflar arasında ihtilafsız olan kira sözleşmesinin 30/09/2010 tarihli kira sözleşmesi olduğu, davacının yeni dönem olan 30/09/2019 tarihinden önce 02/08/2019 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile kira bedelinin belirlenmesini talep ettiği, bu haliyle TBK'nın 345. maddesi gereğince dava dilekçesinde belirtildiği üzere 30/09/2019 tarihinden itibaren kira bedelinin belirlenmesi gerektiği halde mahkemece farklı bir tarihin esas alınması doğru görülmemiştir....

              Dairesi'nin 22 Mayıs 2015 tarihinde verdiği kararında yaşam alanlarında, eğitim kurumlarında, şehir içinde baz istasyonlarının kurulmasına ve olmasına müsaade eden yönetmeliğin ilgili maddelerini iptal ederek baz istasyonlarının buralarda kurulamayacağını ve insan sağlığını her şeyden üstün olduğuna karar verdiğini, mahkemece daha önce verilen ve istinaf mahkemesince karar kaldırdığında yerel mahkemeye takdir yetkisi tanımadığını, dolayısıyla yerel mahkemece tekrardan görevsizlik kararı verilemeyeceğini, daha önceki yazılı ve sözlü beyanları ile belirtildiği üzere davanın mülkiyet hakkına dayalı olarak açıldığını, davalıların önceki malikle yaptıkları kira sözleşmesi tapuya şerh edilmediği için davacıyı bağlayıcı olmadığını, davalılar ile davacı arasında geçerli bir kira sözleşmesi olmadığı gibi davacıya herhangi bir kira da ödenmediğini belirterek, daha önce verilen istinaf kararı ve dosya kapsamına göre kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

              Davalı ... duruşmadaki beyanında, taşınmazda kendisinin oturduğunu, diğer davalı ...’in oturmadığını, daha önce yapılan kira sözleşmesini devralmak için davacı kuruma talepte bulunduğunu, kira sözleşmesinin devam ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ecrimisil talebine ilişkindir. Somut olayda, dava konusu taşınmaza ilişkin davacı kurum ile davalı ... arasında 16.06.2008 tarihinde 10.06.2008 başlangıç tarihli 31.12.2008 bitiş tarihli kira sözleşmesi yapılmış, sözleşmenin 2886 sayılı Yasa'ya göre yapıldığına dair herhang bir şerh konulmamıştır. Kiralanan yer niteliği itibariyle Türk Borçlar Kanunu'nun adi kira hükümlerine tabi olup 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 327....

                ya vekaleten diğer davalı ... arasında ....04.2006 tarihinde taşınmaz mal satış vaadiyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin, edimlerini büyük ölçüde yerine getirdiğini, davalılar vekilinin sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğine dair noterden keşide edilen 03.....2007 tarihli ihtarnameyi göndermesi üzerine sözleşmenin geçerli olduğuna dair dava açtıklarını, sözleşmenin yürürlükte olduğuna ilişkin kesinleşmiş ilam olmasına rağmen davalı arsa sahiplerinin müteahhitlik yapan diğer davalı ... ile yeni tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını ve tapuya da şerh ettirdiklerini ileri sürerek, bu yeni tarihli sözleşmenin iptalini, tapuya konulan şerhin kaldırılmasını, müvekkili ile imzalanan sözleşmenin tapuya şerhini ve taşınmaza tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu