Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazı kullanan dava dışı şirketin kira ilişkisine dair resmi kurumlara ibraz ettiği her hangi bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı araştırılamadan sonuca gidildiği görülmektedir. Ayrıca, davalı ile 3. kişi arasındaki kiracılık ilişkisi bir vaka olup tanık dahil her türlü delille ispatı mümkündür. Hal böyle olunca, öncelikle taşınmazı kullanan dava dışı şirketin resmi kurumlara ibraz ettiği her hangi bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığının araştırılması, kira sözleşmesinin varlığının tespiti halinde davalının imza ihkarının da varlığı gözetilerek bu yönde bir inceleme yapılması, davalı ile 3.kişi arasında kiracılık ilişkisinin tespiti bakımından taraf tanıklarının dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerindedir....

    İlk derece mahkemesi tarafından; TBK'nın 315. maddesi uyarınca kira sözleşmesinin süresinin dolmadığı, iptali yönünden açılan davanın reddi ile yazılı bildirim olmadığından bahisle alacak ve tazminat talepleri yönünden davanın reddi yönünde kurulan hükmün; dava konusu kira sözleşmesinin iptali yönünde açılan davanın kabulü ile muvazaalı kira sözleşmesinin iptaline; muvazaalı olan batıl, yok hükmündeki kira sözleşmesine dayanılarak açılan kira alacağı,tazminat davasının ise bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerektiğinden; Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi suretiyle; Kira sözleşmesinin iptali yönünde açılan davanın kabulüne, dava konusu kira sözleşmesinin iptaline, Davaya, iptale konu kira sözleşmesine dayanılarak açılan alacak, tazminat davasının ise ilk derece mahkemesince kurulan reddin gerekçesi hatalı olmakla birlikte ret kararı doğru olduğundan hükmün gerekçesinin dairemiz tarafından muvazaalı, batıl olup iptal edilen kira sözleşmesine dayanılarak...

      Davalı; sözleşmenin feshinin hukuka uygun olduğunu, kayıp kasalar için kira bedeli ödenmesinin sözleşmeyi çekilmez kıldığını, davacıya iadesi mümkün olmayan kasalara yönelik olarak müvekkilinin satın alma talebinin davalıdan karşılık görmediğini, kabul manasına gelmemek kaydı ile hem kasa bedeli hem kira bedeli istenemeyeceğini davacının kayıp kasalar için talep ettiği 4 Euro+ KDV bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Yapılan yargılama sonucu Mahkemece, sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı nedene dayanmadığı, davalının sözleşme süresi sona ermeden sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, sözleşme süresi sonuna kadar mahrum kalınan kira bedeli ve kaybedilmiş olan kasaların bedelini ödemekle yükümlü olduğu gerekçesi ile kayıp kasa bedeli ve kira bedeli olarak 4.781.305 TL üzerinden itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6....

        Kira sözleşmesinin 13. maddesinde açıkça “kiralanan yerin güçlendirme veya esaslı onarımının kiracı tarafından yapılacağı ve bunun karşılığında bedel talep etmeyeceği...” düzenlenmiştir. Davalı kiracı kira sözleşmesinin 13. maddesi ile kiralanan taşınmazların güçlendirme veya esaslı onarım gerektirdiğini öğrenmiş ve kiralananın bu durumunu bilerek kira sözleşmesi imzalamıştır. Ayrıca dosya arasında mevcut tespit ve inceleme raporları kiralananın mevcut hali ile can ve mal güvenliği için acil tehlike arzetmediği, güçlendirme gerektiği yönündedir. Bu durumda davalının kira akdini feshinin haklı fesih olarak kabulü doğru değildir. Ayrıca, Mahkeme gerekçesinde; Yargıtay 6....

          Davacı dava dilekçesinde, 08/03/2011 tanzim tarihli kira sözleşmesinin batıl olduğunu belirterek iptalini talep etmiş ve mahkemece 5393 sayılı yasanın 34/g, 6098 sayılı Borçlar Kanun'unun 12. ve 27. maddeleri beraber düşünüldüğünde encümen kararı olmaksızın imzalanan 08/03/2011 tarihli sözleşmenin geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir. 08/03/2011 tarihli kira sözleşmesi altındaki imzayı davacı inkar etmemiştir. Anılan sözleşme ile davacı sadece diğer ortakların kiracılık hakkını da devraldığından bu nedenle bir kısım ortakların kira sözleşmesinin tarafı olmaktan çıkması kira sözleşmesinin geçerliliğini etkilemez. Bu durumda; kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun'unun 11. ve 20. maddelerinin (6098 sayılı Borçlar Kanun'unun 12. ve 27. maddeleri) somut olaya uygulanabilme imkanı bulunmamaktadır....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2018/806 Esas KARAR NO : 2021/1156 DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 05/07/2018 KARAR TARİHİ : 02/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: Davacı vekilinin 05/07/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı ------ süreliğine müvekkili şirkete kiralandığını ve kira sözleşmesinin --- edildiğini, anılan kira sözleşmesi uyarınca dava konusu taşınmazın her türlü kullanım hakkının 7 yıl süre ile müvekkili şirkete ait olduğunu, yine dava dışı ----- ---- müvekkili şirket ile dava dışı ----- müvekkilinin kullanım hakkına sahip olduğu taşınmazlar -------ile müvekkili ile ---- feshinden hemen ardından müvekkili şirkete ----anlaşmaları kapsamında davalının --- olarak faaliyete başladığını, müvekkilinin --- hakkına sahip olduğu taşınmazlar üzerindeki ----- dosyalarından --- talepli davaları ikame edildiğini,...

              Bu fesih ihtarı ile müvekkilin yıllardır süren acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini ve müvekkilin maddi manevi zarar görmesine neden olduğunu Bu fesih işlemi hukuka aykırı olduğu için sözleşmenin feshine yönelik işlemin iptali ile muarazanın giderilmesini talep ettiklerini, Davalı şirketin sözleşmeyi haksız yere ve tek taraflı feshetmesinden ötürü, müvekkil mağduriyet yaşadığını, bu mağduriyetin ve muarazanın giderilmesi için hukuki yollara başvuracak olsak da hukuki sürecin uzun sürecek olmasından ötürü müvekkilin mağduriyetinin bir nebze giderilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, sözleşmenin feshinin dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı ile sonuçlarının durdurulması talep ettiklerini, sözleşmenin feshinin iptaline ilişkin işlemin sonucunun durdurulması için tensiple birlikte tedbir kararı verilmesine, öncelikle sözleşmenin feshinin iptali, sözleşmenin feshinin iptali mümkün değilse müvekkilinin müşteri portföyünden kaynaklı maddi zararının...

                Davalı kiracı bir üniversitedir(vakıftır).Kira sözleşmesinin 13.maddesinde açıkça “kiralanan yerin güçlendirme veya esaslı onarımının kiracı tarafından yapılacağı ve bunun karşılığında bedel talep etmeyeceği...” düzenlenmiştir. Davalı kiracı kira sözleşmesinin 13.maddesi ile kiralanan taşınmazların güçlendirme veya esaslı onarım gerektirdiğini öğrenmiş ve kiralananın bu durumunu bilerek kira sözleşmesi imzalamıştır. Ayrıca dosya arasında mevcut tespit ve inceleme raporları kiralananın mevcut hali ile can ve mal güvenliği için acil tehlike arzetmediği, güçlendirme gerektiği yönündedir. Davalı kiracı kiralananı 26.9.2011 tarihli yer teslim tutanağı ile teslim almış,kiralananda esaslı tadilatlara girişmiş ve ancak 5.3.2012 tarihli ihtar ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Bu durumda davalının kira akdini feshinin haklı fesih olarak kabulü doğru değildir. Ayrıca, kira sözleşmesinin iki taraflı sözleşmelerden olduğunda kuşku yoktur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshi ve alacak hukukuna ilişkin davada Bakırköy 9. Sulh Hukuk ile 4. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kira sözleşmesinin feshi ve alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 01.08.2007 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeye aykırılıktan kira sözleşmesinin feshi ile şirkete haksız ödenen 20.000.-YTL talep edildiği, davanın 16.01.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8. maddesine göre kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi veya tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davalarında görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu açık yasa hükmü karşısında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir....

                    Bu nedenle kira sözleşmesinin feshi, haklı olarak kabul edilemez. Bu durum mahkemenin de kabulündedir....

                      UYAP Entegrasyonu