Davacının yoksun kalınan kira bedeline yönelik istemine gelince; kira sözleşmesinin 4. maddesi ile tarafların hedeflediği husus; sözleşme konusu menkullerin (kasaları) sayıca bir kısmının kaybedilmesi veya kullanılamaz duruma düşmesi halinde kiracının kira parasında kesintiye gitmeyip sözleşme sonuna kadar kira bedelini tam ödemesi ve sözleşme sonunda da eksik kasa miktarı kadar (adeti 4 Euro+ Kdv üzerinden) kiraya verene tazminat ödenmesidir. Ne var ki davalı kasaların tamamına yakın bir kısmını kaybettiğini ileri sürmüş olup aksi davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Sözleşmeye konu kasaların tamamının veya tamamına yakın bir kısmının iadesi mümkün olmayacak şekilde kaybedilmesi her iki taraf yönünden sözleşmenin ifasını imkansız kılmıştır. İfa imkansızlığının söz konusu olduğu hallerde (sözleşme konusu şeyin yok olması, telef olması, kaybedilmesi vs.) kira ilişkisi kendiliğinden son bulacağından somut olayda sözleşmenin 4.madde hükmünün uygulanma imkanı da ortadan kalkacaktır....
Davacı dava dilekçesinde, 08/03/2011 tanzim tarihli kira sözleşmesinin batıl olduğunu belirterek iptalini talep etmiş ve mahkemece 5393 sayılı yasanın 34/g, 6098 sayılı Borçlar Kanun'unun 12. ve 27. maddeleri beraber düşünüldüğünde encümen kararı olmaksızın imzalanan 08/03/2011 tarihli sözleşmenin geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir. 08/03/2011 tarihli kira sözleşmesi altındaki imzayı davacı inkar etmemiştir. Anılan sözleşme ile davacı sadece diğer ortakların kiracılık hakkını da devraldığından bu nedenle bir kısım ortakların kira sözleşmesinin tarafı olmaktan çıkması kira sözleşmesinin geçerliliğini etkilemez. Bu durumda; kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun'unun 11. ve 20. maddelerinin (6098 sayılı Borçlar Kanun'unun 12. ve 27. maddeleri) somut olaya uygulanabilme imkanı bulunmamaktadır....
Davalı cevap dilekçesiyle, icra takibine süresinde yaptığı itiraz ile kiralanana faydalı ve zorunlu giderler yaptığını, kira borcunun bulunmadığını belirterek istemin reddini savunmuştur. Mahkemece,taraflar arasındaki 17.1.2008 tarihli kira sözleşmesinin 10. maddesi uyarınca tezyinat masraflarının kiracıya ait olacağının kararlaştırıldığı belirtilerek istemin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içerisinde yer alan 17.1.2008 tarih ve 2 yıl süreli kira sözleşmesinin arka sayfasında kiracı olarak A. G. Pazarlama Ticaret ve Sanayi Limited Şirket ünvanı ile şirket kaşesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kiracının adı geçen şirket olduğunun kabulü gerekir. Davalı A.. E.. kira sözleşmesinin tarafı olmadığından hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu davalı hakkında da esasa girilerek karar verilmesi doğru değildir. Davacı ile davalı A. G....
Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin feshinden önce davalıya ait lojmanda kaldığı tarafların kabulündedir. Yine dosya arasına alınan bordroların incelenmesinde davacıya iş sözleşmesinin feshinden önce yol yardımı adı altında herhangi bir yardım yapılmadığı görülmüştür. Bu nedenlerle davacının yol yardımına ilişkin talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olmuştur. 4-Taraflar arasında kira yardımının hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda her iki tarafın da kabulüne olduğu üzere davacının iş sözleşmesinin feshinden sonra bir süre daha lojmanda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacının lojmanda kalmaya devam ettiği süre yönünden kira yardımının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
Davalı vekili, 30.07.2008 tarihli kira sözleşmesi ile taahhütnamelerin hükümsüz olduğunu, tahliye taahhüdü ve cezai şartın aynı belgede düzenlenemeyeceğini,cezai şart bedelinin fahiş olduğunu ,kira sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş,mahkemece davacı kiracının Belediye'ye müracaat ederken inşaatın bitirildiğini gösteren belgeler, iş yeri açma ve ruhsatları ile yönetmenliğin örnek 2 de belirttiği belgeleri eklemeyerek kusurlu olsa da, inşaat işinin savsaklama veya sürüncemede bırakma gibi davranışlarının tespit edilmediği, işi ciddiye alarak istasyonu bitirmeye çalıştığı bu çalışmasına rağmen bitiremediği anlaşılmıştır gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesinin erken feshi nedeniyle tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesinin haklı nedenle feshi nedeniyle peşin ödenen depozito bedelinin iadesi ve tazminat istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi akdedilerek bir takım mallar davalıya teslim edilmiş ise de, ihtarname tebliğine rağmen kira bedellerinin davalı yanca ödenmemesi üzerine müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini ve kiraya konu malların iadesinin istendiğini oysa davalı yanın buna olumlu yanıt vermediğini belirterek, finansal kiralama sözleşmesinin feshine ve sözleşmeye konu malların aynen teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kira bedellerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak ödendiğini ve akdin feshinin yasal dayanağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesiyle ise davacı yanca malların teslimi konusunda aldırılan ihtiyati tedbir kararı kapsamında zarara uğradığını açıklayarak 6.000.000.000.TL kazanç kaybı ve 2.000.000.000.TL manevi tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....
, davalının öncelikle Rekabet Kurumundan izin almasının gerektiğini, izin sonrası kira sözleşmesinin yapılmasının gündeme geleceğini ancak mahkemece önce kira sözleşmesinin yapılıp sonra rekabet kurumundan izin alınmasının kabul edildiğini, oysa 4054 sk göre birleşme veya devralma öncesi başvuru şartı gerektiğini, izin almadan kira sözleşmesi yapmanın mantıklı olmadığını,davalının kira sözleşmesini başvuru öncesi yapmış olması ve izin alamaması durumunda kendilerinin kira sözleşmeleri ile satış bedelini kaybetmiş olacaklarını, davalının 9 ay keyfi olarak kendilerini beklettiklerini,davalıya sözleşmeden keyfi dönme hakkı verilmesinin TBK'ya da aykırı olduğunu,teamül gereği yeni ve eski kiracı ile mülk sahibinin bir araya gelerek eski kiracı ile fesih, yeni kiracı ile yeni kira sözleşmesi imzalanması gerektiğini, davalının tamamen farklı bir kira sözleşmesi düşünmesinin keyfi davrandığının kanıtı olduğunu,davacının sözleşmeye bağlı kaldığını, borçlunun kusuru nedeni ile zarara uğradığını...
Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazı kullanan dava dışı şirketin kira ilişkisine dair resmi kurumlara ibraz ettiği her hangi bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı araştırılamadan sonuca gidildiği görülmektedir. Ayrıca, davalı ile 3. kişi arasındaki kiracılık ilişkisi bir vaka olup tanık dahil her türlü delille ispatı mümkündür. Hal böyle olunca, öncelikle taşınmazı kullanan dava dışı şirketin resmi kurumlara ibraz ettiği her hangi bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığının araştırılması, kira sözleşmesinin varlığının tespiti halinde davalının imza ihkarının da varlığı gözetilerek bu yönde bir inceleme yapılması, davalı ile 3.kişi arasında kiracılık ilişkisinin tespiti bakımından taraf tanıklarının dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda belirtilen nedenlerle yerindedir....