'la 5 senelik kira bedeli 125.000 TL olmak üzere 5 senelik kira sözleşmesi yapıldığını, ... tarafından taşınmaz sözleşmeye uygun kullanılmadığı için aralarındaki sözleşmenin feshi ile taşınmazın tahliyesi konusunda anlaştıklarını,ancak kira bedeli peşin alındığından kira kontratının feshedilmesi ile müvekkilleri tarafından ...'a 4 senelik kira bedeli olan 100.000 TL ödenmesi gerektiğini, ...'ın taşınmazı tahliye edeceği dönemde müvekkillerinin aynı taşınmazın davalı ...'a iş yeri olarak 5 seneliğine kiralanması konusunda anlaştıklarını ve 5 senelik kira bedelini 125.000 TL olarak belirlediklerini, ... ile kira sözleşmesinin yapıldığı dönemde halen kiracı olan ...'ın 4 yıllık (Erken tahliye sebebiyle) 100.000 TL kira bedelinin de ... tarafından ödendiğini, müvekkilleri tarafından, davalı ...'...
A.Ş'nin sözleşme gereğince tüm edimleri yerine getirdiğini, tapuyu devrettiğini, açılan davanın reddi gerektiğini, ayrıca talebe konu tutarın belirli olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, kira sözleşmesinin feshedildiğini, kira garanti süresi dolmadan önce davacının yurt dışında yaşaması nedeniyle telefonla bu durumun kendisine bildirildiğini, sözleşmede belirtilen adrese de ihtarnameyi gönderdiklerini ancak iade döndüğünü, davacının bu yöndeki alacak iddialarının haksız olduğunu, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir verilemeyeceğini belirterek, usul ve esas yönlerden davanın reddi ile ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"Uygulamada çoğu kez "İhtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz" ya da "ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir" şeklinde adlandırılarak kanuna aykırı kararlar verildiği görülmektedir. Bu uygulamaların terk edilmesi ve kanuna uygun uygulamalar geliştirilmesi hepimizin dileği ve görevi olmalıdır. Bu konuda çok iyi bir örnek karar olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 16/10/2012 Tarih, 2012/10789 Esas ve 2012/15112 Karar sayılı ilamında; "İhtiyati tedbir isteyenin para alacağının teminat altına alınması için davalının taşınmazları ile motorlu taşıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, davalının aleyhine ihtiyati tedbir istenilen taşınmaz ile motorlu araçların dava konusu olmaması nedeniyle ihtiyati tedbir istemi reddedilmiştir. (....) Usul ve kanuna uygun hükmün onanmasına..." ifadelerine yer verilmiştir....
İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. ile yapmış olduğu 01/02/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin feshini talep ettiği 18/07/2012 tarihinden sonraki aylara ilişkin kira alacağı için davalı ... İç ve Dış Tic.Ltd.Şti.'nin kendisine karşı girişeceği icra takiplerinin ve kira ilişkisi nedeniyle teminat olarak verilmiş olan 20.000,00 TL miktarlı senet nedeniyle girişeceği icra takiplerinin dava sonuna kadar (20.000,00 TL miktarlı senet için % 15, aylık kira bedeli 10.000,00 TL olduğundan 18/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek kira bedeli olarak toplam 5 aylık kira miktarı olarak 50.000,00 TL kira alacağı için % 15 teminat yatırılması halinde) dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına,” karar verilmiştir. Davalı vekili itirazında, HMK.nun 389 v.d. maddeleri gereğince tedbir talep edebilme şartlarının gerçekleşmediğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu bağlamda mahkemenin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararının gerekçesinin usul ve yasalar ile yüksek yargı uygulamalarına ters düştüğü açıktır. Ancak, yine bilindiği üzere 6100 sayılı HMK'nun 390/3. maddesinde ise; "Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır" hükmü bulunmaktadır. Tedbir talebine konu somut olayda; asıl kiraya veren davalı belediye ile diğer davalı şirket arasındaki asıl kira ilişkisinin ve buna bağlı olarak ihtiyati tedbir talep eden alt kiracı ile davalı asıl kiracı şirket arasındaki alt kira sözleşmesinin sona erip ermediği ve talep edenin alt kira sözleşmesinden doğan kiracılık haklarını asıl kira sözleşmesinin kiraya vereni olan karşı taraf belediyeye (asıl kiraya verene) yöneltip yöneltemeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmakta olup uyuşmazlığın niteliğinin yargılamayı gerektirdiği görülmektedir....
hale geldiğini, kiralayanın bu şartlar altında yeni kira bedelini belirleme hakkı olduğunu, bunun içinde hakim müdahalesi gerektiğini, söz konusu taşınmazın hemen bitişiğinde bulunan taşınmazın kira bedeli dava konusu kira sözleşmesindeki kira bedelinin çok çok üzerinde olduğunu, Cam Ceviz'in yeri, 350 m2'lik bir dükkan olduğunu, ana caddeye cephesi 20- 22 metre civarında olduğunu, bu taşınmazın kira bedeli brüt 15.625,00 TL....
hale geldiğini, kiralayanın bu şartlar altında yeni kira bedelini belirleme hakkı olduğunu, bunun içinde hakim müdahalesi gerektiğini, söz konusu taşınmazın hemen bitişiğinde bulunan taşınmazın kira bedeli dava konusu kira sözleşmesindeki kira bedelinin çok çok üzerinde olduğunu, Cam Ceviz'in yeri, 350 m2'lik bir dükkan olduğunu, ana caddeye cephesi 20- 22 metre civarında olduğunu, bu taşınmazın kira bedeli brüt 15.625,00 TL....
Davalı T6 vekili ilk derece mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının ve davasının kabulünün mümkün olmadığını, haksız ve yersiz tedbir taleplerinin reddine, akabinde haksız ve yersiz davanın reddine, aksi halde müvekkilinin veyahut 3.bir kişinin terekeye temsilci olarak atanmasına, terekenin yediemin sıfatıyla müvekkilde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan 05/01/2022 tarihli ara karar yargılaması sonucunda; Davacılar vekilinin dava dilekçesinde, davalıların mal kaçırdığından bahisle İhtiyati tedbir talep ettiği, 06/12/2021 tarihli tensip zaptının 7 nolu ara kararı ile mal varlığı belirsiz olduğundan ihtiyati tedbir talebinin mal varlığı belirlendikten sonra değerlendirilmesi yönünde karar kurulduğu, davacı vekilinin 11/12/2021 tarihli beyan dilekçesi ile tekrar"davalıların mal kaçırdığından bahisle" ihtiyati tedbir talep ettiği anlaşıldı....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/529 Esas KARAR NO : 2021/598 DAVA : Kira (Uyarlama İstemli) DAVA TARİHİ : 19/08/2021 KARAR TARİHİ : 01/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Kira (Uyarlama İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili olan şirket ile davalı şirket arasında 12.02.2018 tarihli finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkilinin iştigali altında bulunan fırın işletmesi için ihtiyacı olan demirbaşları finansal kiralama yolu ile satın alma konusunda anlaşmış ve bu anlaşmaya ait ödeme planı dahilinde de borç altına girildiğini, müvekkilinin ödeme planına ait kira ödemesinin yapılandırılmasını talep ettiğini ve bu talebinin de davalı tarafından kabul edildiğini ve taraflar arasında yapılandırma sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu yapılandırma sözleşmesine göre ödemesi gereken kira bedellerini ödediğini, ancak Temmuz 2021 tarihinden itibaren müvekkilin sözleşmeye göre...
Her ne kadar davacı taraf taşınmazın tapu kayıt maliklerinden İsmet ve Erol tarafından diğer davacı olan Gönül'e taşınmazın kira sözleşmesi ile kiralandığını ve anılan kira sözleşmesi nedeni ile taşınmazın iş yeri olarak kullanmak marifeti ile zilyedinin T1 olduğunu belirterek Kandıra İcra Müdürlüğü'nün 2017/691 Esas sayılı takip dosyası kapsamında T5 tarafından kiracısı Saim Uslu'ya karşı kira bedeli ve tahliye istemli takipten dolayı kiracı T1 taşınmazda tahliye tehdidi ile karşı karşıya olduğunu iddia ederek eldeki davayı açıp ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ise de ve tahliyeye konu taşınmaz ile iş bu davadaki taşınmaz aynı olsa da Kandıra İcra Müdürlüğü'nün 2017/691 Esas sayılı takip dosyasındaki takibin davacı T1 ilişkin olmayıp eşi Saim Uslu'ya ilişkin olduğu, yine doğal olarak Kandıra İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/13 Esas 2019/20 Karar sayılı kesin olarak verilen tahliye kararının da yine T1 karşı olmayıp takip borçlusu Saim Uslu'ya ilişkin olduğu görüldüğünden davacı tarafın...