Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; reddedilen boşanma davası, kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi tazminat, ziynet alacağı, velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, maddi tazminat ve iştirak nafakası miktarları, ziynet alacağı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadın, davaya konu ziynet eşyalarının aynen...

    Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....

      Davalı erkek tanıkları ise erkeğin, kadından almış olduğu ve bozdurduğu" "setin kolyesi ile 3 bileziğin" karşılığını oluşturacak şekilde yeni ziynet eşyaları satın aldığını ve bunları kadına verdiğini beyan etmişlerdir. Buna göre, davalı erkek kadından aldığını ve bozdurduğunu kabul ettiği ziynetleri kadına mislen iade ettiğini ispatlanmıştır. O halde, kadının ziynet alacağı davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....

        Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (TMK md. 1, 6, 220/1- 1, 222/1, HMK md. 190, YHGK 04.03.2020 tarih, 2017/ 3- 1040 Esas ve 2020/240 Karar). Aksi halde eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır (TMK md. 222/2). Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer....

        Davacı vekili dava dilekçesinde davacının şiddet gördüğünü, eşinin ailesi ile birlikte kaldıklarını, kadının polis eşliğinde evden ayrıldığını, çeyiz ve ziynet eşyaları ile tüm giysilerinin davalıda kaldığını belirterek çeyiz ve ziynet eşyaları ve giysilerinin aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise ziynet eşyalarının davacıda bulunduğunu, para alacağını kabul etmediğini savunmuştur. Dosyada mevcut ... 10. Sulh Ceza Mahkemesi 2011/622 Esas, 2012/361 karar sayılı dosya suretinin incelenmesinden davalı kocanın davacı kadını kasten yaralamaktan ceza aldığı, suç tarihinin 07/07/2011 olduğu anlaşılmaktadır. Davacının şiddet iddiasını bu dosya kapsamı ile ispatladığı anlaşıldığından ziynet eşyalarını ve giysilerini alamadan evden ayrıldığının kabulü gerekir. Mahkemece davacıya ait ziynet eşyaları ile giysilerin miktar ve değeri saptanarak buna ilişkin isteğin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru değildir....

          Karar Düzeltme Sebepleri Davacı kadın vekili karar düzeltme dilekçesinde; müvekkilinin kişisel mal ile taşınmazın edinilmesine katkısının olduğunun sabit olduğunu, davalının iddialarının iddia ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğunu, muvafakatlarının olmadığını, bu iddiaların incelenemeyeceğini, davalının kişisel mal iddialarının ispatlanamadığını, taşınmazın edinildiği dönemde davalının ödül kazanmadığını, bilirkişi raporları arasında çelişki olmadığını, güncel değer esas alınarak alacağın hesaplanmasının doğru olduğunu, fiyat farklılığının enflasyondan kaynaklı olduğunu, Mahkeme kararının doğru olduğunu belirterek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmalık, davacının taşınmazın edinilmesinde kişisel malının kullanıp kullanılmadığı ve ispatı, kişisel mal savunmasının ispatı ve değerlendirilmesi, taşınmazın değerine yönelik raporlar arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır....

            Somut olayda, davacı-davalı kadının 63.113 TL tutardaki ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş olup; bölge adliye mahkemesince reddedilen ziynet alacağı davası yönünden verilen karar kesindir. Bu nedenle, davacı-davalı kadının reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b-Velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk ... ile baba arasında hafta sonları kurulan kişisel ilişki yetersizdir. Hafta sonlarında babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli ve yatılı kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

              HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1302 KARAR NO : 2022/2358 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MAHKEMESİ TARİHİ : 07/04/2021 NUMARASI : 2021/15 ESAS-2021/294 KARAR DAVA KONUSU : Kişisel Eşyanın İadesi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı kadına düğünde takılan 40 adet 19'ar gram 22 ayar balık sırtı bilezik, 2 adet ucu Osmanlı kalın burma bilezik, tam takım Trabzon seti, 5 adet hediyelik bilezik ve 10.000,00 TL paranın davacı kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL ziynet bedelinin davalıdan alınarak davacı kadına verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... ve... yönünden reddine, davalı ... yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 12.04.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ve vekili gelmedi. Karşı taraf adına gelen olmadı....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava kişisel eşyanın iadesine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                UYAP Entegrasyonu