. - 2016/192 K. sayılı kararında, mahkemenin, vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden kanuna aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Dosya kapsamından dava konusu ... köyü 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 27/1/2004 tarihinde kadastro sonucu 7200 m2 yüzölçümü ve ... vasfı ile davacı ... adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu ......
. - 2016/197 K. sayılı kararında, mahkemenin, vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır....
. - 2016/191 K. sayılı kararında, mahkemenin, vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden kanuna aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır....
Dava, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile güven duymalarını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununun haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur. Öte yandan; imar uygulamasının sicile yansıtılmasının tapu müdürlüğü tarafından yapılacağı tartışmasızdır. Tapu kütüğünün oluşturulması aşamasında kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, TMK'nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur....
e ait 1936 tarihli tapu kaydı kapsamında yer aldığı gözetilerek, oluşan çifte (mükerrer) kayıt nedeniyle ...tarafından açılan dava ile tapu kaydının iptal edilmesi sonucu davacının zararı 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinin "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur" ilkesi gereği Hazineden tahsil edilmelidir. Açıklanan nedenlerle; davacı adına olan tapusu iptal edilen 590 parsel sayılı taşınmazın 04.03.1956 tarihli tapu kaydı kapsamında kalan 8273 m²'lik bölümü yönünden açılan davada işin esasına girilerek davacının oluşan zararının tespiti ve bu miktar için davanın kabulü yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir” denilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 29643,75....
) 302/5 maddesine göre; "Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydı ile kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de ilk derece mahkemesince yapılır" hükmü gereğince dosyanın kesinleşme şerhi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 362/1- a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
Tapu Müdürlüğü adına Hazine vekili cevap dilekçesinde; somut olayda davacının diğer hissedar kardeşleri ile birlikte 3. şahsa satış için birlikte kardeşleri Mahir'e yetki verdiklerini, kendisine yetki verilen tarafından Uğur Zorluya taşınmazın satıldığını, vekil kardeşin kendi hissesi ile birlikte diğer hisseleri aynı bedelle satığını, diğer hissedarların bu satışa karşı çıkmadıkları, davacının kendi hissesine düşen bedelini usûlsuz satış nedeniyle kardeşi Mahir Karaaslan'dan istemesi gerekirken, devletten ve idareden istemesinin doğru olmadığını, bu nedenle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün somut olayda herhangi bir sorumluluğu olmadığını, davanın MK'nın 1007. maddesine göre açılmış bir tazminat davası olduğunu, zarardan davalı idarenin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olması gerektiğini, olayda tapu sicilinin tutulmasından önce veya sonra bir yanlışlık yapılmadığını, evraklar henüz işlenme safhasında iken kardeşin satış işlemini...
Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir. Emredici nitelikte olan CMK’nın 226. maddesi gözardı edilerek, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, TCK’nın 58. maddesinin uygulanması yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, sanık hakkındaki hükmün bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum. 26/12/2019...
Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir. Emredici nitelikte olan CMK’nın 226. maddesi gözardı edilerek, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, TCK’nın 58. maddesinin uygulanması yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, sanık hakkındaki hükmün bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum. 11.04.2018...
Adli sicil kayıtlarında birden fazla hüküm bulunduğunda, bu hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğu konusunda Mahkemelerin bile zaman zaman yanıldığı, tekerrüre esas olmayan hükmün tekerrüre esas alındığı, nitekim incelenen dava dosyasında da; kesin nitelikte olduğundan tekerrüre esas olmayan hüküm tekerrüre esas alındığı dikkate alındığında, hakim ve Cumhuriyet savcılarının bile uygulamada yanıldıkları bir konuda sanıklardan adli sicil kayıtlarındaki hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğunu bilmesini beklemenin doğru olmayacağı kanaatindeyim. Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir....