Somut olayda, davalı-davacı kadın 66.000TL iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup, mahkemece bu talebin 48.000TL‘sinin reddine karar verilmiş olduğundan bölge adliye mahkemesince davalı-davacı kadının iştirak nafakası davasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle, davalı-davacı kadının iştirak nafakasına ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı-davacının çocukla kişisel ilişkinin düzenlenmesi davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı annenin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir....
Davalıya ödenen aylık 300,00.TL yoksulluk, müşterek çocuk 26/11/2009 Zerda ödenen aylık 200,00.TL iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddi yönü ile yıllık yoksulluk nafakası fark miktarı 300,00.TLx12= 3.600,00.TL ve yıllık iştirak nafakası fark miktarı 200,00.TLx12= 2.400,00.TL dir. Dolayısıyla bu rakamlar, her bir birey yönünden karar tarihindeki 5.390,00.TL olan kesinlik sınırının altındadır ve karar istinaf talebinde bulunan davalı erkek yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir. Bu nedenle davacı tarafın, ödenmekte olan yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması dikkate alınarak, HMK.'nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir....
CEVAP Davalı anne vekili dava dilekçesinde özetle; davacı babanın ortak çocuğu tanıma işleminden Eskişehir 3.Aile Mahkemesi 2019/1303 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu iştirak nafakası davasına kadar ne zaman isterse gördüğünü, aleyhinde iştirak nafakası istemli dava açıldıktan sonra ortak çocuk ile iletişimini tamamen kestiğini, iştirak nafakası istemli dava açıldıktan sonra davacı tarafın müvekkilini vazgeçirmek için tehdit, taciz, hakaret ettiğini, bunlara ilişkin soruşturmalar yapıldığını, davacının bu dosyadan mahkumiyet kararı aldığını, müvekkilinin davacının eylemlerinden korkması nedeni ile çocuğunu güvenip teslim etmek istemediğini, ortak çocuğun dört yaşında olduğunu, anneye muhtaç olduğunu, bazı geceler altına kaçırdığını, sabah uyandığında annesini göremediğinde ağladığını, ortak çocuğun babada yatılı kalmasının ortak çocuk için hiçbir şekilde sağlıklı olmadığını, davanın ilk olarak reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise kişisel ilişkinin sadece saatlik olarak ve yatılı olmayacak...
, buna göre, yeniden hüküm kurularak davacı erkeğin iştirak nafakasının azaltılması talebinin reddine, karşı davada davalı/k.davacı kadının iştirak nafakası artırılması talebin kısmen kabulü ile, müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun oranda artırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
çocukları yurt dışına kaçıracağını söyleyerek çocuklarda baba ile görüşmenin kötü bir durum olduğu durumunu yarattığını, müşterek çocuklardan Ayşe'nin o tarihlerde 18 yaşından büyük olduğu için davalının müşterek çocuk Ayşe'yi alamadığını, davaya konu İzara'yı ve Alanur'u iki gün kişisel ilişki kurmak için aldığını ancak ilk aldığı gün olan cumartesi günü icra müdürlüğü teslim işlemini oldukça geç saatte gerçekleştirildiğini, davalının Pazar günü teslim edeceği çocuklarını annelerine de haber vererek çocuklarına alışveriş yapmak istediğini de belirterek pazartesi teslim edeceğini söylediğini, davacının annesinin icra müdürlüğü- savcılık- kişisel ilişkinin kaldırılması davaları ile davalıya savaş açtığını, müşterek çocukların davalıya ağır sözler içeren mesajlar attığını, davalının ilk olarak 2001 yılında yurt dışına gidip ve 2014 yılına kadar yurt dışında kaldığını, davalının 2001- 2014 yıllarına kadar aylık 600 Euro parayı anne T1 adına Halkbankası Karaman Şubesi'ne gönderdiğini,...
çocukları yurt dışına kaçıracağını söyleyerek çocuklarda baba ile görüşmenin kötü bir durum olduğu durumunu yarattığını, müşterek çocuklardan Ayşe'nin o tarihlerde 18 yaşından büyük olduğu için davalının müşterek çocuk Ayşe'yi alamadığını, davaya konu İzara'yı ve Alanur'u iki gün kişisel ilişki kurmak için aldığını ancak ilk aldığı gün olan cumartesi günü icra müdürlüğü teslim işlemini oldukça geç saatte gerçekleştirildiğini, davalının Pazar günü teslim edeceği çocuklarını annelerine de haber vererek çocuklarına alışveriş yapmak istediğini de belirterek pazartesi teslim edeceğini söylediğini, davacının annesinin icra müdürlüğü- savcılık- kişisel ilişkinin kaldırılması davaları ile davalıya savaş açtığını, müşterek çocukların davalıya ağır sözler içeren mesajlar attığını, davalının ilk olarak 2001 yılında yurt dışına gidip ve 2014 yılına kadar yurt dışında kaldığını, davalının 2001- 2014 yıllarına kadar aylık 600 Euro parayı anne T1 adına Halkbankası Karaman Şubesi'ne gönderdiğini,...
DAVA TÜRÜ :Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece verilen ilk hüküm tarafların temyizi üzerine, davacı-karşı davalı kadının açtığı iştirak nafakasının miktarının arttırılması ve çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması veya sınırlandırılması davaları yönünden eksik harç alındığı gerekçesiyle bozulmuş, bozma sebebine göre tarafların iştirak nafakasının miktarı ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı yönünde karar verilerek diğer yönlerden onanmış; mahkemece ilk bozma sonrası iştirak nafakası ve kişisel ilişkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması yönünden yeniden hüküm kurulmuş, bu sefer mahkemece verilen ikinci hüküm davalı-karşı davacı erkeğin temyizi üzerine, kadının reddedilen davası yönünden, davalı-karşı davacı erkek...
İstinaf Sebepleri Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu, kadının hakaret içerikli mesajlarının İlk Derece Mahkemesince dikkate alınmadığını, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sömestr tatilinde ve temmuz ayında kurulan kişisel ilişkinin uygulanmasının zor olduğunu, çocuk için yurt dışına çıkış izni verilmesi gerektiğini ileri sürerek; her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....
Davacı vekili ise, istinafa cevap dilekçesinde özetle, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiş, ayrıca iştirak nafakası hükmü yönünden; davacının sosyal ve ekonomik durumuna, ÜFE ve TÜFE oranlarında yaşanan olağan dışı artışlara göre iştirak nafakası miktarının 500,00 TL'ye ya da daha uygun bir miktara indirilmesi, artış koşulunun ÜFE ve TÜFE dışında başka bir parametreye bağlanması veya sabit bir artırım oranı belirlenmesi için katılma yoluyla istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE: Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ve iştirak nafakasının azaltılmasına ilişkindir....
GEREKÇE : Asıl dava, iştirak nafakası ve şahsi ilişkinin kaldırılması ya da azaltılması, karşı dava ise şahsi ilişki düzenlemesinin arttırılması talebine ilişkin olup dosyada tefrik kararı bulunmadığı, gerekçeli kararda karar başlığında dava konusunun iştirak nafakası ve şahsi ilişkinin düzenlenmesi olarak gösterildiği ,şahsi ilişki davası hakkında tefrik kararı verilip verilmediğinin gerekçeli kararda yazılmadığı , terfik kararına ilişkin bir ara kararın da bulunmadığı ancak uyapta yapılan kontrolde şahsi ilişki düzenlemesi davasının tefrik edilerek ayrı esasa kaydedildiği görülmüş olup tefrik ara kararanın dosyada bulunmaması ,dava konusunun yanlış gösterilmesi ve gerekçeli kararda tefrikten bahsedilmemesi nedeniyle yanlışlıklara işaret edinilmekle yetinilmiştir. Davalı-k.davacı vekili istinafında, müvekkilinin ödeme gücünün olmadığını belirterek iştirak nafakası davasının reddine, mahkeme aksi kanaatte ise indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....