Bunun yanında iştirak nafakası miktarının yeniden belirlenmesi de mümkündür. Nitekim TMK'nın “Durumun değişmesi” başlıklı 331. maddesi; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır”. Buna göre hâkim ana baba veya çocuğun durumlarının değişmesine bağlı olarak iştirak nafakasının miktarını artırabilir, azaltabilir veya kaldırabilir. Görüldüğü üzere, iştirak nafakası miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri; diğer bir ifade ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir....
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile babalığın tespiti ve hükmen tayinine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarına yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı erkek vekili; kadının kabul edilen davasının tümüne yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, babalığın tespiti ile tedbir ve iştirak nafakası istemlerine ilişkindir. Davacı kadın vekilinin; çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 327 ve devamı maddeleri uyarınca, velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İzmir 10 Aile Mahkemesi'nin 2018/827 E. 2020/329 K. sayılı 09/09/2020 tarihli kararı ile; davanın müşterek çocuk 2004 doğumlu Ayşe Duru Özkan yönünden kabulü ile velayetinin davacı-karşı davalıya verilmesine anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine müşterek çocuk 2011 doğumlu Derin Dua Özkan yönünden açılan davanın reddine, müşterek çocuğun dava kesinleşinceye kadar geçici velayetinin tedbiren mahkemenin 15/06/2020 tarihli ara kararı gereğince davalı anneye verilmesine, müşterek çocuk Ayşe Duru Özkan'ın geçici velayetine ilişkin kurulan ara kararın aynen devamı ile müşterek çocuğun karar kesinleşinceye kadar tedbiren davacı babanın yanında kalmasına, müşterek çocuk Derin Dua Özkan ile davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, karşı dava yönünden tarafların ESD araştırması da dikkate alınarak iştirak nafakası talebinin reddine karar verilmiştir....
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına az yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı da az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, hükmün bu sebeple de bozulmasına karar verilmiştir....
Dosyanın incelenmesinde; davalı-davacı kadın vekilince verilen 06.02.2024 tarihli dilekçede davacı-davalı babanın ortak çocuğa şiddet uyguladığı iddia edilerek bu sebeple baba hakkında ceza yargılaması başlatıldığından bahisle baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için hükmün bozulması talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı annenin iddiaları karşısında çocuk ve baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden değerlendirilmesi, ilgili ceza dosyaları da getirtilerek sosyal inceleme raporu alınması ve çocuğun görüşü de dikkate alınarak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi zarureti bulunmakla hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. VI....
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. (TMK. nun 330/1. maddesi). TMK.nun 176/4.maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarları, nafakalara ÜFE oranında artırılması talebi hakkında karar verilmemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili; reddedilen zina hukuki nedenli boşanma davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemizin 23.03.2023 tarih 2022/11579 Esas 2023/1303 Karar sayılı kararı ile ortak çocuk Hilda'nın baba ile kişisel ilişki sırasında meydana gelen olaylar nedeni ile babanın Bakırköy 14....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların boşandıkları ve müşterek çocuğun velâyetinin anneye tevdiine ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, baba tarafından çocuğa gösterilen bir kısım davranışlar ve babanın sosyal durumu nedeniyle kişisel ilişkinin devamının çocuğun üstün yararına aykırı olacağı değerlendirilerek baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması talep edilmiş ise de üç ayrı sosyal inceleme raporu alındığı ve davalı babanın küçüğün bireysel ve sosyal gelişiminde onu olumsuz yönde etkileyecek, onun üstün yararına aykırı olacak bir hususun tespit edilememiş olduğu, babanın hakkında yürütülen soruşturma dosyalarının kişisel ilişkinin devamına engel durum teşkil etmeyeceği nedeniyle yerleşik içtihatlar da nazara alınarak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin tümden kaldırılması talebinin reddine, kişisel ilişkinin kaldırılması istemi ile ikame edilen davada dosya...
Tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında, müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası da azdır. Fakat bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca, karar miktar itibariyle düzeltilmiştir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların boşanmaları ile 2012 doğumlu ortak çocuk...'nın velayeti davacı annesine verilmiş, davalı baba ile de kişisel ilişki kurulmuştur. Davacı anne, çocuğun baba yanına gittiğinde sağlığının olumsuz etkilendiğini, babanın çocuğu yanına aldığında il dışına götüreceğini, yaşı dikkate alındığında çocukla baba arasında yatılı olmayacak şekilde yeniden kişisel ilişki kurulmasını talep etmiş, mahkemece; çocuğun yaşı gereğince yatılı kalmasında bir sakıncanın bulunmadığı kabul edilerek, çocuk ile baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişki sürelerin azaltılması şeklinde yeniden düzenlenmiştir....